Karşında Gazze, sen kanal değiştirip bu insanlara, senin kardeşlerine soykırım uygulayan Siyonist ve onlara göz yuman, hattâ pervâsızca destekleyen Hristiyanların eğlence manzaraları eşliğinde bir nevî onlarla kolkolaymışçasına hareket edeceksin. Allâh CC 'ın sana lûtfettiği mâsum geceyi o eli kanlı, zihni kirli, rûhu canavarlarla berâber günâhlara boğacaksın! *BİR İNSANCIL, HATTÂ HAYVANCIL OLARAK!* Hele bir düşün; en azından insancıl ve de hattâ hayvancıl, vicdanlı bir insan olarak! Olacak şey mi? Yazıya, yaklaşık yarım asırdır Avrupa'da yaşayan bir kardeşimizin sözleri, tespitleri, tanıklıkları ve tavsiyeleriyle devam ediyoruz: *EY CÜMLE IRKLARDAN KARDEŞLERİM!* "Yılbaşı kutlamalarında kertenkele deliğine giren Türk, Kürt, Arap veya Müslüman kardeşlerim. 3 yaşında geldiğim Almanya’da 48 yıldır yaşıyorum. Başlangıçta, anne-babamın ve tabii ki hocalarımın rehberliğiyle, kendi kültürümüzden ve dinimizden uzaklaşmadık." *YABAN ELDE ÖZÜ KEŞFETMEK!* "Aynı zamanda, toplum olarak unuttuğumuz güzel özelliklerimizi de Alman toplumunda yeniden keşfettik:" *İYİLERİ ALDIK, KÖTÜLERİ TERK!* "Dürüstlük, çalışkanlık, sözünde durma, işi ehline verme, işini en güzel şekilde yapma, kişilere ve fikirlere saygı gibi güzel hasletler. Gurbette yaşadığımız süre boyunca bize ait olmayan adetleri veya kötü huyları taklit etmedik." *SON YILLARDA ÜZÜLÜYORUM!* "Ancak, son yıllarda maalesef vatanımda, özellikle körü körüne taklit edilen bir şeyi görmekten üzülüyorum. Öyle bir taklit ki, gülünç duruma düşüren, güler misin ağlar mısın dedirten bir taklit: Yılbaşında çam ağacı süsleme, hediyeleşme ve Noel kutlama taklidi." *YILBAŞI, NOEL, ÇAM AĞACI* "Noel kutlaması, Hristiyan dünyasının Hz. İsa'nın doğumunu kutladığı bir gündür. Avrupa'da 24 Aralık, ABD'de 25 Aralık ve Ortodoks ülkelerde 6 Ocak'ta kutlanır. 19. yüzyılda Almanya'da başlayan çam ağacı süslemeleri, dünya geneline yayılmıştır. Sonuç olarak, bu bir Hristiyan bayramı ve yılbaşı ile bir ilişkisi yoktur." *İĞRENÇ ÂDETLER, GÜLÜNÇ DURUMLAR!* "Ülkemizde, batının her yaptığını bir maharet zanneden garip insanım, bu hrıstiyan adetini kopyalamış ve yılbaşına adapte etmiş. Çok gülünç duruma düştüğünüzün farkın varın." *TAKLİT ZAAFTIR, KÜÇÜLTÜR* "Kardeşlerim, sahip olduğumuz medeniyet, kültür ve tarihle öyle bir zenginliğe sahibiz ki, başkalarını taklit etmek bizi yüceltmez, aksine küçük düşürür. Kertenkele deliğine girmekten vazgeçelim ve kendi kültürümüzü, medeniyetimizi tekrar keşfedelim." (Adem TATLI) *İLİMDE DEĞİL DE FİLİMDE TAKLİT!* Yukarda anlatıldığı şekliyle, toplumun batıyı sanayi ve teknolojide taklid etmeyip örf adette ve eğlencede taklid etmesi çok büyük, şuursuzca bir çelişki. Bu şu hikayeye benzer: *KARGA İLE GÜVERCİNİN HİKÂYESİ!* Karga güvercine özenmiş, üzerine güvercin tüyü sürmüş güvercinlerin arasına gitmiş. Güvercinler bu haliyle kargayı yadırgamışlar. Gerisin geri kargaların yanına gidince onlar da içlerine kabul etmemişler... Nitekim; bugün hepsi de ilk 5'in dışında kalan, ekonomik olarak ta geliş(e)memiş 3. dünyâ ülkelerinin insanları onlara özenmekten kendileri de olamamışlar, öz benliklerinden uzaklaşmışlar, özellikle İslâm gibi yegâne ilâhî gerçekliğin safında olduğunu iddiâ eden müslümanlar genel anlamıyla müptezel bir durum arz eder olmuşlardır. *ÖZELDE DUYARSIZLIK, GENELDE AYARSIZLIK!* O halde bizi bizden eden yılbaşı çılgınlık ya da sıradışılıkları toplumsal bir duyarsızlığın nişâneleridir. Meşhur ifâdesiyle mutlu ve de putlu bir azınlık eğlenip bir kaç kişi para kazanırken, açlık, sefahat, kıtlık, kaos ve iztıraplar kişilik ve kimliği oturmamış, mânâ ve ahlâk sefîli toplumların hem ceplerine, hem mâneviyatlarına zarar veren beyhûde çabaları olmaktadır. *ÖZEL ATIF BİR TERCİH, YAPILANLAR SAPMADIR!* Ayrıca, yılbaşı gecesi deyip herşeye bol vererek yabancılara ayak uydurmak sûretiyle, onları taklîden içine düşülen sarhoşluğun ya da çılgınlığın etkisiyle meydana gelen polisiye ve adli vakaların, mala ve cana sataşmaların, ırza tasallutların, trafik kazalarının, dolayısıyla mânevî olduğu kadar madden uğtanan zararların da haddi hesabı yok. *DEVÂ DEĞİL, DÜPEDÜZ HEVÂ ve HEBÂ!* Çılgın eğlenceler, sarhoşluklar ne açlığı giderir, ne iç ve dış barışı sağlar, ne de kalkınmayı. Ne de cari açığı kapatır... *TAKLİT HASTALIĞI, AŞAĞILIK KOMPLEKSİ* Müslüman toplumunların fert ve toplum olarak belli bir kimlik kazanmaları, kendi şahsiyetlerini korumaları ve kendilerine güven duygusunu geliştirmeleri gerekirken başka inanç ve toplumlara benzemeye ve onları taklide yeltenmek, benlik ve şahsiyetleri mahveder, başkalarının kölesi haline getirir. *AHLÂKEN BENZEME, ZİHNEN DÖNÜŞME!* Şekli benzeşme fert ve toplumu sonuçta itikadı benzeşmeye götürür. Magluplar, galipleri taklid etme psikolojisini yaşarlar. İnsan ancak sevdiğini, takdir ettiğini ve büyük gördüğünü taklit eder. *ŞEKLÎ TAKLİT, ÎTİKÂDÎ TAKLİDE GÖTÜRÜR* Hiç şüphe yok ki, milletler, millî örf ve adetleriyle tanınırlar ve onlarla yaşarlar. Millî örf ve adetleriyle tarih sinesindeki şerefli mevkilerini korurlar. Çünkü, millî örf ve adetler, bir milletin millî kültürünün ve dinî inancının aynasıdır. *MİLLÎ KİMLİK, İSLÂMÎ KİŞİLİK* Millî örf ve adetler, bir milletin şahsiyeti ve tanıtıcı vasfıdır. Sağlam millî örf ve adetlere sahip milletler, dinî bağları kuvvetli ve millî kültürü yüksek olan milletlerdir. Milletlerin örf ve adetlerine, millî kültürleri ve dinî inançları güç verir ve şekil kazandırır. Hatta dinden de kuvvetli olur. *YERİMİZ BELLİ; DURAĞIMIZ DA OLMALI!* Bu sebeple hiçbir Müslüman milli kültüründe olmayan, dinî akidesine ters düşen özentilere hayatında yer vermez. Toplumumuzun, Batı'nın kültür ve gelenekleri altında nasıl değiştiği ve giderek o toplumla bütünleşmeye başladığı iyi izlenirse toplumumuza yabancı kültürlerden taşınan veya yabancı toplumlara özenti şeklinde başlayan örf ve âdetlere karşı duyarlı olunmasının önemi daha iyi anlaşılır. *DAHA DA BİR KENDİMİZE DÖNMELİYİZ!* Bunun için kendi kültürel mirasımızdan ve dini anlayış ve heyecanımızdan kaynaklanan değerleri, gelenek ve âdetleri iyileştirerek yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmak vazifemiz olmalıdır. *RABBİMİZ UYARIYOR!* Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de bir yandan onların bu durumlarını açık ederken bir yandan da inançta tevhid ve toplumda vahdet özellik ve erdemine yönelik olarak Ehl-i kitaptan gelecek tehlikelere karşı Müslümanları uyarıyor. *İŞTE ÂYETLER* Bu gerçekleri âyet-i kerimeler şöyle dile getirmektedir: “Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezası dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir? Kıyamet gününde de azabın en şiddetlisine itilirler. Allah gâfil değildir, herkesin ne yaptığını bilir.” Bakara; 85. âyet. Bir diğer âyet te şöyle: “Ey mü’minler!. Ehl-i kitaptan bir gruba uyacak olursanız, onlar sizi imanınızdan vazgeçirip yeniden kâfirler haline döndürürler.” *HZ. PEYGAMBER'İN UYARISI* Geçmiş din mensuplarının (ehl-i kitab) durum ve tutumları ne kadar bozuk olursa olsun, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, sosyolojik bir etkileşim sonucu zamanla Müslümanların onlara benzemeye çalışacaklarına dikkat çekmiş ve şu uyarıda bulunmuştur: Ebû Said el-Hudrî (v. 74) radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: *KELER DELİĞİNE GİRSELER DE!* “Sizden öncekilerin yolunu karış karış, adım adım takib edeceksiniz. Hatta o kadar ki şayet onlar bir keler deliğine girseler siz de arkalarından girmeye kalkışacaksınız.” Râvi Ebû Said diyor ki: - Böylesine kendilerine uyacağımız bu bizden öncekiler Yahudi ve Hıristiyanlar mıdır, ey Allah’ın Resûlü? diye sorduk. - “Onlardan başka kim olabilir ki?” buyurdu.(Buhârî-Müslim) *BUGÜN, TAM DA BU DEĞİL Mİ?* Ama bugün hakîkâten genel anlamıyla tam da bu manzara arz edilmiyor mu çarşıda-pazarda. Hattâ mezarda! Çelenk diyelim; gerisini siz anlayın. Bir de aynen Hristiyanlar gibi, Müslüman değilcesine namaz kalmaksızın uzaktan ayakta seyretmeler! Bakınız, yılbaşı şu-bu derken azdan-çoktan nerelere savrulmuşuz?! Tabuttan ötesi de bu manzaraya göre olursa ebediyen yandık dostlar! Allâh CC korusun. Bizleri ve de nesillerimizi. Sevgili dostlar. Konu çok mühim ve hassas. Kimsenin eğlencesinde falan gözümüz yok. Efendimiz SAV: *"KİM BİR KAVME BENZERSE ONDANDIR!"* buyuruyor. Rabbimiz bizlere inancı, ahlâkı, örfü, eğlencesine biz olarak yaşamayı nasip eylesin. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ne diyor: "Savaş yenildiğinde değil düşmana benzeyince kaybedilir!" İslâm dünyâsının bu günkü durumu belki de onlara çok benzemelerinin sonucudur. *TAKLİT GAYRIYA ÖZENMEKTİR* Çünkü taklit bir defâ; karşındakinin büyüklüğünü, dolayısıyla yenilgiyi kabuldür. Filistin'de yaşananlar ortada. Özenilen, bir geceliğine de olsa ayak uydurulmaya çalışılanların cinsi, cibilliyeti, tînetleri ortada. *HİÇ YAKIŞIR MI Kİ SANA BU?* Bu canavarlarla, insanlıktan nasîbi olmayan cânîlerle aynı kareleri yaşamak bizi kendi medeniyetimiz ve onun fazîletlerinden koparıp meçhullere savurur. Onlarla uygun adımlık, insanım diyen insana yakışır mı hiç? *GAZZE'Yİ UNUTMADAN, KENDİNİ UYUTMADAN!* Sevgili dostlar; taklit edilecek medeniyet varsa, o da bizim kadim medeniyetimizdir. Alnımız ak, yüzümüz pak. Onların geçmişi de kirli, bugünleri de ortada. Biri, bunca açıktan zulmü yapıyor, diğerleri seyretmekle kalmayıp açık desteklerini ortaya koyuyorlar. *SELE KAPILMA, YANACAK KÜTÜK OLMA!* Dünyâda bir sel var. Akıyor. Önüne geleni sürüklüyor. Biz sürüklenen değil sürükleyen olmalıyız. Bize akıntıya TESLÎMİYET değil, Hak adına direnç ve CEDEL, yâni Allâh CC ve Rasûlu adına MÜCÂDELE yakışır. *VARLIK GÂYESİ, HAKK'IN PÂYESİ* Hayâtın mânâsı ve de nihâî kazanç ta ordadır. Tıpkı bu gün Hak uğruna fedâ-yı can eden Gazze'lilerin en özgür ve kazançlı bahtiyârlar oldukları gibi. *AÇIKTAN ZULÜM, BİLE BİLE LÂDES!* Dolayısıyla batılıların taklit edilecek nesi var? Onlarla ayna safta gibi hareketlere kalkışmak ya da onların safında gibi onlara eklenmek size ne kazandırırır açık mânevî felâket ve de maddî zarar ve sıhhî kayıptan başka? *SAFLAR NET, İSLÂM RAHMET* Rabbimiz, Gazze'yi de unutmadan ve bu olay üzerinden dünyâ gerçeklerini yeniden gözden geçirerek safımızı netleştirmeyi ve önümüze gelen olaylara bu açıdan bakıp müslümanca tavır alarak *HUZÛRA MÜSLÜMANCA VARMAK* Rabbimizin huzûruna inancı, örfü, ahlâkı herşeyiyle iyi bir müslüman olarak varmayı, tüm sevdiklerimizle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmayı lûtfeylesin diyor, *GEÇMİŞTEN GELECEĞE* geçmiş günahlarımızı affeyleyip, geleceğimizi geçmişimizden daha hayırlı kılması niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...