ÇÖZ DE ARTIK YÜKÜMÜ(zü)N KÖRDÜĞÜM OLMUŞ BAĞINI!

Millî Şâirimiz Mehmet Âkif ve onun GAZZE MİSÂLİ yok edilmek istenen milletin mefâhir ve müktesebatından öte Ümmet-i Muhammed'e uzanan diriltici soluğu ve etkileri anlatılmakla bitmez. Sene-yi devriyesi bağlamında kendisini rahmet ve minnetle anıyor, mekânı cennet, makâmı âlî, durağı sıkça telâffuz ettiği şühedânın otağı olsun. Âmin.
*DÜN ÇANAKKALE, BUGÜN GAZZE!*
Şimdi, başta ayetlerden ve vecîzelerden iktibaslarla berâber şâirimizin mısrâlarıyla irfan dünyâmızda dolaşmaya, duygu ve düşüncenin kanatlarında idrâk ufuklarında gezinmeye çalışacağız. Bu arada belki Gazze taraflarına uğrar, bir gün taşın altına elini sokmak adına taş yeri kollar,  oralara dâir söylem geliştirip lâf attığımız gibi, taş atacağımız günlere de yol arayıp bulmaya çalışırız.
*YARDIM ETMEYE YARDIM!*
Ne kadar da dolaştırdık lâfı değil mi? Hâlbuki orada durum çok âcil.
Ne diyeyim? Allâh'ım yardım  et. Önce onlara, sonra da onlara yardım edecek azim, karar ve imkân noktasında bize. Âmîn dedikten sonra sizleri tefekkür ve hissiyât bağlamında söz ve mısrâ bahçelerinde dolaşmaya dâvet ediyoruz. Buyrun; birlikte olsun:
*SÖZ ÇOK, YOL UZUN, YÜK AĞIR*
*Biz emâneti* göklere,
yere ve dağlara teklif
ettik de onlar, bunu
yüklenmek­ten çekindiler, (mes’ûliyetinden) korktular.
Onu insan yüklendi.
Doğrusu o, çok zâlim (ve) çok câhildir.
(Ahzâb Suresi:72.Ayet)
*YÜKÜMÜ DEVELER ÇEKEMEZ!*
Tam da burada Sâlih DÂNE Hoca Bey Kardeşimize kulak verelim:
" Yükümü develer çekemez"  Yükün çok mu ağır? Evet yüküm çok ağır; ağırda ne demek. Senin yükün hafifse benim yükumden birazını al. Ama almazsın ki ve de alamazsın ki. Bu yükü taşımak için önce yükü tanımak lazım belki senin yükün benim yükümden fazla.
*ANNELİK YÜKÜ, BABALIK ve de HOCALIK?*
Eskiden kantar vardı, batman vardı, okka vardı,  karaokka vardı, dirhem vardı. Yükler bunlarla tartılırdi. Yükün çekimi deve ile, at ile, eşek ile, katır ile, öküz ile yapılırdı. Pekiyi, amelinizi neyle tarta tarta tartacaksiniz? Günahınızi neyle tartacaksiniz? Annelik yükünüzü, babalık yükünüzü, hocalık yükünüzü, evlatlık yükünüzü, yöneticilik yükünüzü neyle tartacaksiniz?
*HZ. ÖMER'İN ÇUVALLA İŞİ NEYDİ?*
Sahi siz hiç sorumluyum ben diyor musunuz veya çevrenizden böyle bir şey işittiniz mi veya merak ettiniz mi?
Hz Ömer niye sırtında un çuvalı, elinde yağ tenekesi karanlık gecelerde çöllerde ne arıyordu?Uyumak, dinlenmek O yaşlı adamın hakkı degil miydi? Peki Hz.Peygamber (SAV) neden *"BENİ HUD SURESİ İHTİYARLATTI!"*
diyordu. Bundan bana ne diyebilir misin? Unutma! Devin ve devenin yükü ağırdır. Sen çile yumağısın, sen bir kulsun. Sesli geldin, sessiz gideceksin. Sen hem insan, hem mümin, hem halifesin.
*EY MÜSLÜMAN İNSAN; SEN HERŞEYSİN!*
Hem devlet, hem milletsin. Senin yükünü dağlar taşlar 7 kat gökler tasiyamadi onu sen yüklendin sen taşıdın.
*BU İKSİRDEN İÇTİYSEN, KORKMA!*
İşte evrene yük taşımak, sorumluluk yüklenmek için geldin. Bana düşen şey sadece kolay gelsin demek gerisi senin sorunun. Anlayis ve arayış pınarından ictiysen korkma, sırlar birer birer çözülür. İşte böyledir, böyle döner bu devran.
*BİR MUSİBET BİN BELAYI DEF EDER*
Biz Allahdan geldik ve yine O'na döneceğiz. Duada buluşalım efendim...."
*SÂLİH DÂNE'DEN ÖMER ÖZDEMİR'E*
Bu kısmı iktibas ettiğimiz
İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden Sâlih DÂNE ve söz seçkilerini paylaştığımız Ömer ÖZDEMİR Bey kardeşlerimize teşekkürlerle  hikmet deryâsında gezinmeye devam:
*DÜNYÂ KÜÇÜK, CENNET BÜYÜK*
*Hatalar*,tecrübeler,
çocukluk, gençlik,*ihtiyarlık*,
sevgi, aşk, nefret, iş hayatı,
her duygu *insana dair*
ve her birimiz bu duyguların *sınavlarından geçiyoruz.*
*NEYİN DERDİNDEYİZ?*
Hayat beni kırmış,
incitmiş olsa da
*güzelliklerine* sığınıp
ömrü kimseyi bilerek
kırmadan *tamamlamanın* *derdindeyim*.
Bilirim ki dünya küçük,
cennet büyük,*Allah en büyük.*
*AZ KİŞİLER, ÇOK SÖZLER; ACELELER!*
Çok kişiyle konuş, az kişiyle düşün, tek başına karar ver. *Konfüçyüs*
…………………………………………….
Daha sonra düzeltilmesi olanaksız bir takım yanlışlara düşmemek için bir insanı değerlendirirken hiç acele etmemek ve ona karşı son derece dikkatli, temkinli davranmak gerek. *Dosyoyevski (suç ve ceza)*
*İNSAN NASIL SABR'EDER?*
Dervişe sormuşlar,
**insan nasıl sabreder? **
-*Unutursun*,sabredersin, bu en güzelidir.
-*Kabul edersin*,sabredersin, bu en doğrusudur.
-*Vazgeçersin*,sabredersin bu en zorudur.
-*Allah’a havale eder* sabredersin bu da en yücesidir.
*MEHMET ÂKİF'TEN SEÇMELER*
Ahmet SEZGİN Bey Hocamıza teşekkürler, Millî Şâirimize rahmetle...
***** RESMİM İÇİN *****
-I-
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyûlâyı da er, geç silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir?
-II-
Bir canlı izin varsa şu toprakta, silinmez;
Ölsen, seni sırtında taşır toprağın altı.
Ey gölgeden ümmîd-i vefâ eyleyen insan!
Kaç gün seni hâtırlayacaktır şu karaltı
-III-
Dış yüzüm böyle ağardıkça ağarmakta, fakat,
Sormayın iç yüzümün rengini: Yüzler karası!
Beni kendimden utandırdı, hakîkat, şimdi,
Bana hiç benzemeyen sûretimin manzarası!
-IV-
Şu serilmiş görünen gölgeme imrenmedeyim...
Ne saâdet, hani ondan bile mahrûmum ben.
Daha bir müddet emînim ki hayâtın yükünü,
Dizlerim titreyerek çekmeye mahkûmum ben.
Çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş bağını,
Bana çok görme, İlâhî, bir avuç toprağını!...
*** Mehmet Âkif ERSOY ***
*MERHAMET YURDU, GÖNÜL COĞRAFYASI*
*Allah’ım !*
Rahmetini, Bereketini, *Nusretini*
Müminlerden, Ümmet-i Muhammed'den, Gönül Coğrafyamız ve insanlığın, hâsseten mazlumların ümîdi ülkemizden *Esirgeme*.
Bu duâya, Âminlerle berâber
Bugünlük te bu kadar sevgili dostlar diyor,
*GAZZE'Yİ UNUTMADAN, ŞUURU UYUTMADAN!*
Gazze'yi unutmadan, yalan-yanlış yollar tutmadan, yükü sırttan atmadan; tam bir mesuliyet duygusuyla bir hayat sürmeye ve lütfuna ermiş olarak huzuruna gelmeye ve de tüm sevdiklerimizle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmaya bizleri muvaffak kılması niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor;
*CUMÂ'DAN SONSUZA GÜZEL GÜNLER*
cümleye hayırlı cumâlar, bereketli günler, haftalar dileğiyle sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...