GELELİM İSRAİL’E

NURİ KAHRAMAN2023-12-12 08:43:28

Görmek gerekir ki, İsrail,

Ortadoğu’da bir bakıma küçük bir Avrupa’dır.

İsrail Devleti, Avrupalı, Amerikalı fertlerden bir araya gelen yeni bir devlettir. Fransa’da, İngiltere’de, Almanya’da, Amerika’da ve İstanbul’da doğmuş, oraların iktisadi, kültürel, hatta siyasi hayatına karışmış bir takım kimseler, ırk değişikliği ve iki bin yıl önceki yurt hayali iddiasıyla Filistin’e gelip orada bir devlet kuruyorlar. Artık bu devleti, bir topluluğun, tabii gelişmesini tamamlıya tamamlıya vardığı normal ve tabii bir sonuç kabul etmeye imkân yoktur.

İsrail Devletini, görünüş ve iddialar

ne olursa olsun, aslın da, Avrupalıların Ortadoğu’yu istila edebilmek ve elde tutabilmek için, içinden gönderdiği bir takım kişilerin askeri ve siyasi bir karargahı gibi düşünmek zorundayız.

Avrupa böylece bir taşla iki kuş birden vurmaktadır. Hem, içinden, iktisadi bakımdan memleketi sömürebilecek bir ırkı yavaş yavaş çıkarmış olmakta, hem de tutunamayıp koğulduğu Ortadoğu’ya, İsrail paravanası arkasında tekrar sokulmaktadır. 0nun için bütün gücüyle, gizli veya açık, İsrail'i destekleyecektir.

Birinci İsrail savaşında İngiliz ve Fransız uçaklarının ve donanmasının İsrail ordusunu koruyucu kanatlarının altına alması bundandı.

İkinci büyük savaşta da, Fransız uçakları ve Amerikan donanması İsraili başarı yolunda iyice destekledi.

Rusya’nın Arapları desteklemesi görünüştedir. Ciddi ve tesirli hiç bir yardımı görülmemiştir.

İsrail, işte bu özel durumdan faydalanmaktadır. Nasıl olsa Avrupa ve bütünüyle Batı, silinmesine hiç bir zaman göz yummayacaktır.

Her İsraillinin Avrupa’da veya Amerika’da henüz akrabası vardır ve bunlar kendi içlerinden birinin Ortadoğu’ya bir nevi bir batı akıncısı gibi gitmiş olduğunu düşünmektedir.

Yarın İsrail devleti, Ortadoğu’da bir imparatorluk halini alırsa,

bu emperyalizmin yemişlerinden yalnız israilliler değil, batılılar da faydalanacaklardır.

Ortadoğulu bir devletin görünüşü altında, Batı, Ortadoğu’yu yepyeni bir metotla el altında tutma denemesine girişmiştir.

En büyük soğukkanlılıkla İsrail’in beklenmedik başarılarını bu açıdan görmek gerekir. Yani, bütün Ortadoğu’nun karşısında olan, gerçekte, yalnız İsrail değil, İsrail görünüşü altında bütün bir Avrupa ve Batıdır.

Rusya da danışıklı döğüş içindedir.

Bu gerçekleri insan bilmeli, ama yine de umutsuzluğa kapılmamalı.

Batı hangi plandan hareket ederse etsin, yüz milyonluk bir kütleyi köleleştiremiyecektir.

Ne kadar kayıp olursa olsun,

en sonunda bu topraklar emperyalizmin her türlüsünü çiğneyebilecektir.

Er veya geç bu olacaktır.

Cezayir bir örnektir.

Vietnam bir örnektir.

Müslümanlar aralarındaki basit ve köksüz ayrılıkları ortadan kaldırıp

bir tek vücut gibi

düşünmeye başladılar mı,

artık, korkacak bir nokta kalmaz.

Acı tecrübeler ister istemez müslümanları bu kopmaz

birlik çizgisinde toplayacaktır.

Herhalde İsrail’in ve onu arkadan destekleyenlerin Ortadoğu’da kurmak istedikleri imparatorluk hayali

bir gün iflas edecektir.

Yeter ki Müslümanlar tehlikeyi

iyice görüp birleşsinler

ve bir tek vücut olsunlar.

O zaman Allah ta yardım edecektir.

Aslında, İsrail de, Batının

bu kışkırtıcılığına uymakla

büyük hata 5etmektedir kendi hesabına. Geçici başarılar başını döndürmektedir. Halbuki yarın şu veya bu sebeple

Batı kendisini yalnız bırakırsa

İsrail için durum hiç te iç açıcı olmaz.

Yüz milyonluk kütleyi

kuvvetle ezmenin de imkânı yoktur.

Üstelik, müslümanlar,

her zaman Yahudiler için

en müsamaha gösteren insanlar olmuşlardır.

Rusya’da, İspanyada, Almanya’da yurdum

yahudi katliamları olunca

kaçanların sığındığı tek ülke,

yine Müslümanların yurdu olmuştu.

Müslümanların içinde asırlarca sulh, reſah ve emniyet içinde yaşamışlar, zengin olmuşlar, adeta bu memleketlerin ekonomisini ele geçirmişlerdir.

Müslüman ülkelerde öbür ülkelerdeki gibi hiç bir zaman bir yahudi katliamı görülmemiştir.

Bu hoşgörüyü unutmamak lazımdır.

Yahudiler eğer bir intikam almak ihtiyacında iseler herhalde en son öç alacakları insanlar müslümanlar olurdu.

Halbuki şimdi yalnız hınç konuları müslümanlardır.

Bütün hınçlarını müslümanlardan çıkarmak istiyorlar.

Bu eski yahudi gururundan doğuyor.

Bu gururun cezasını çekerler.

Bunu bir gün anlarlar ama iş işten geçer.

Allah, Kutsal Kitabında,

kendilerine verdiği nimetleri hatırlatıyor, bunu inkâr ettikleri her sefer çarpıldıkları cezaları bir bir gösteriyor. Bunu unutmamak lazımdır.

Müslümanlar, Allah’ın insanlığa bağışladığı bir nimettir.

Bu nimetin değerini bilmeyenler,

tarih te şahittir ki, belâların en belasına çatmışlardır.

Biz müslümanlar kendi suçlarımızın cezasını çekiyoruz.

Amma bize sataşan da

kendi cezasını çeker.

(Sezai Karakoç,1967, Sütun, sf. 220)

Zâlimlerin zulmü elbette karşılıksız kalmayacaktır. Üstâdımıza sonsuz teşekkürler, mekânı cennet, makâmı âlî olması temennîsiyle Rabbimizden niyâzımız, Kahhâr ismiyle tecellî ederek zâlimlerin yıkılışını dünyâda ve de tez elden göstermesi; dolayısıyla insanlığa bir ibret, Ümmet-i Muhammed'e de müşahhas bir ders ve motivasyon olması.

Bu duygu ve düşüncelerle cümleye üzerine düşenin idrâkinde olarak geçireceği bir hayât, bizi sevdiklerimizle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşturacak bir memat diliyor, kâlbî sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...

Anasayfa