NEREYE KADAR?

Ufuk ERSOY2023-12-08 08:51:41

Biraz kilosu var aslında,

Saçlarına ak düşmüş, yaşı rahat ellisinde var.

Körük gibi inip kalkıyor göğsü.

Kan ter içinde, nefes nefese…

Merdivenleri çıkarken üzüldüm.

“Serdar, siparişleri neden sen getirdin?” Diye sordum.

“Çırağı çıkardım hocam” dedi.

“İkisini de mi?”

“İkisini de…” dedi.

Evlere kendisi servis yapıyormuş.

Mahalle arasında 20 metrekare küçük bir market.

Vatandaş AVM’lerden, zincir marketlerden alış veriş yapıyor çoğunlukla.

“İşi zor dönderiyorum.”

“Bir çırağın masrafı sigortası dahil 20 bin TL.”

“Ne yapayım? Nasıl yapayım?” diye sordu.

***

Konuştukça dert kustu.

Konuştukça kanadı gizlediği yaraları.

Çıkardığı çırakların ikisi de boştaymış.

Evde çocuklarına bakan karısı yardıma geliyormuş.

İşyeri kira.

Elektrik, su başa bela.

Maliyetler gün gün artıyor.

Bugün üçe aldığın ürünü, yarın beşe rafa koyamıyorum dedi.

***

Döndü arkasını vurgun yemiş gibi boynu bükük merdivenleri inmeye başladı.

Arkasından seslendim.

“Ne olacak bu işin sonu?”

Acı acı gülümsedi. Alnında biriken teri avucunun içine hapsetti.

“Böyle giderse kapıya kilit vururuz. Daha fazla götürmeye gücüm yeter mi Allah bilir.” Dedi.

***

“Gücüm yetmez…” dedi.

Ayakta durmaya çalışıyor.

Bugün patron, aynı zamanda çırak, yeri geldiğinde temizlik elemanı.

Tek başına, düşüyor, inatla ayağa kalkıyor ama…

Nereye kadar?

Nereye kadar?

Anasayfa