KONYA GÜNLERİ; ORDUDAN ADANAYA, DİYARBAKIR KİTAPLARI...

NURİ KAHRAMAN2023-10-18 09:46:35

 

2'si akşamı otobüse binip 3'ü sabâhı indiğimiz Konya, adına, tadına, târih ve coğrafyasına yakışır bir kültürel zenginlikle karşıladı bizi.

Daha önceki yıllarda ŞİVLİLİK GÜNLERİ'ne tevâfuk etmiştik. Şimdi de 6-15 Ekim arası süren KONYA KİTAP GÜNLERİ düştü nasîbimize. O da, geçtiğimiz pazar günü sona erdi.

Zaman zaman kimi safhaları günlük paylaştık ama bu gün bir genel çerçeve çizerek yazı ajandamıza not düşmek düşüncesindeyiz.

Daha önce söz ettim mi bilmiyorum; KİTAP GÜNLERİ başladığı gün daha oraya gitmeden semt câmiinin girişine cumâ sonrası bir poşet içerisinde eski-üskü, yırtık-pırtık üç kitap bırakmışlar. Görevli arkadaş ne yapalım falan derken akşama kadar bekletti bırakılan yerde. Belli ki kimse almıyor, sâhip çıkmıyor, çünkü kitap iyi de olsa eskiliği, yıpranmışlığı dolayısıyla şimdilerde kimse böylesinin yüzüne bakmıyor, bakmazlar, belki de geri dönüşüme gidebilir diye biz aldık.  Hattâ birini de okuduk. Oradan kimi irfânî sözleri sosyâl medyada paylaştık.

Kitap; Ahmed er'Rufâî'nin El-Hikemür'Rufâiyye'si. Abdülkadir AKÇİÇEK tercümesi. Küçük, Gazâlî'nin o zamanların popülerlerinden EYYÜHEL'VELED cep kitabı gibi risâle boyutunda. Ama 70'li yılların kokusu ve heyecânı var kitapta. Bir solukta okudum. Sanki o günlerin içinden geçtim.

Bu kitap hiç yıpranmamış olup en düzgünlerindendi. Diğer ikisi; M. ARABÎ'nin TASAVVUF YOLU, Ömer ÖZTÜRKMEN'in "İSLÂM -Gözyaşı Medeniyeti-" biraz değil bayağı hırpalı. Karton kapaklar koptu kopacak. Bantlarla yapıştırılmış.  Bunlardan ilkinde Ahmet BİLGE ismi, 2.12.1973 Pazar târihi ve 47. P. Al. 2.TB. 4. BL. DİYARBAKIR adresi de yazılı.

Şimdi, biraz değerlendirmek gerekirse; bu kitaplar niye elden çıkıyor? Bu vâkıayı hepimiz yaşıyoruz. Artık evlerde kitaplara yer yok. Önceden alanlar da vermeye yer arıyor.

Nitekim fuarda karşılaştığımız eski tanıdık bir Prof. hocamızın kitap imzasında kendisi de kitaplarının bir kısmını İmam-Hatip Lisesine verdiğini söyledi. Bu noktada biz de arayıştayız. Çocuklar sahiplenmezse yapacağımız şey bir yere, ya da ben okurum diyenlere vermek. Nitekim; meselâ ta İmam-Hatip yıllarında, tercüme eden Sâlih (UÇAN mıydı?) Hoca'nın bizzat Ordu'ya gelip tanıtarak kampanya yaptığı süreçlerde aldığımız Seyyid KUTUB'un FÎ ZILÂLİL'KUR'AN Tefsir kitabını bir arkadaşın delâletiyle, okuyacağına söz veren bir avukat arkadaşa, Ünye'ye gönderdik.

Fatsalı Vehbi AÇIKSÖZ Hoca'ya da, şu an hayatını okuduğum Ömer Nasûhî BİLMEN'in ISTILÂHÂT-I FIKHİYYE KÂMÛSU kitabı sözümüz vardı. O ara yurt dışına gitti. Bunu fırsat bilip üstüne yatmak istedik ama dönüş ziyâretimizde hatırlattı. Artık kaçış yok. İnşâllâh ilk fırsatta tevdî edeceğiz. Psikoloji bu. İnsan yine de vaz geçemiyor ama, bizim kütüphânede adetâ süslükçesine duruyor kitaplar. Onun okuyup değerlendireceğinden eminiz.

Lâfın gelişi, diğer kitaplar için bu söz. Yoksa hocamızınkini söz verdiğimiz günlerde mukavva kutuya paketlemiştik. Öyle duruyor. İnşâllâh Ordu dönüşü hem muhabbetini alır, kitabı da teslim ederiz.

*KİTAPLAR ve O GÜNLER*

Diğer yandan, bu kitaplarda adı ve adresi yazan arkadaş mâşâllâh iyi risk almış. Çünkü kitapların muhtevâsı belli. O zamanların söylemiyle hepsi de İRTİCÂ kitabı. Adres askeriye. Bölge o zamanlar neredeyse anarşinin başkenti kabul edilen bir yer. Bu kitaplar sâhibini, hem o zamanların, irticâcı dediği dindarları mevcûdiyetinin yegâne sebebi addeden askeriye, hem de ateist, marksist PKK terörü nezdinde hedef tahtası yaptıracak, mahkum ettirecek, çilelere, hattâ katle sebebiyet verdirecek keyfiyette. Gerçekten tebrik ve takdîre şâyan.

Lâkin, bugüne geldiğimizde, ortada gerçek bir serbestlik var ama bu defâ kıymetini bilen yok. Hele yenilere bunu nasıl anlatacaksınız? Onların nezdinde bu kitaplar neyse ve en azından eskiliği ve yıpranmışlığı meyânında çöpe gitmeye lâyıksa, o günler, o süreçler de dönüp bakmaya değmez. Çünkü şimdikiler sâdece işine bakıyor. Gerisi teferruat...

Bizim nezdimizde kitap kitap. Eskiden neyse şimdi de o. Nitekim bunları da okumaya niyetlendik ama fırsat kalmadan Selçuklu Kongre Merkezi'ndeki kitap deryâsına boğulduk. Ama, niyet kurduk ya; okuyacağız inşâllâh.

KONYA KİTAP GÜNLERİ'ne gelince; çok güzel izlenimler edinip gözlemler yapma fırsatı bulduğumuz bu süreç için yazacak çok şey var. Ama mümkün olduğunca özet geçmeye çalışacağız.

Bir defâ, müthiş, büyük bir organize. Konya, sosyo-kültürel belediyecilikte bir numara denecek ölçüde bir hizmet kapasitesinin sâhibi. Bugün deprem bölgesine gidin; herkes önce KONYA diyor. Konya halkı ve belediyesinin hâlâ bir eli oralarda. Bunu biz de biliyoruz, herkes de söylüyor.

Gelelim KİTAP GÜNLERİ'ne: Belediye bu süreçte 243 yayınevi ve 220 yazarı ağırladı. 350 etkinlik yaptı. Organizenin flaş sloganı, Mevlânâ'nın;

*BÜTÜN KİTAPLARIN ÖNSÖZÜ İNSAN!* vecîzesiydi.

Daha içeri giremeden söz uzadı. Uğradığımız standlar, dinlediğimiz konuşma, gittiğimiz programlar ve detaylar ve de gözlemler, değerlendirmeler için yer oldukça daraldı. Öyle ya; bu cesâmette bir organizeyi bir yazıya sığdırmak olası değil.

Diğer genel değerlendirmeler için inşâllâh diyerek, burada hiç olmazsa, orada sürpriz olarak karşılaşıp sohbetine de özellikle gittiğimiz, dinledikten sonra kitaplarını da imzalattığımız, kendisiyle 2012'de Basın İlan Kurumu Müdürü olarak Ordu'da bulunduğu dönemde tanıştığımız Dr. Çetin ORANLI Bey'e hemşehrilik ayrıcalığıyla kısaca yer vererek  yazıyı çok uzatmadan sonlandırmaya çalışalım.

Bizden sonra Tokat'a, oradan Mersin'e gitti müdür olarak. Şimdi Adana'da. Bu arada akademik ünvan da elde eden yazarımız, doktorasını Kayseri Erciyes Üniversitesi'nde yapmış. Son üçünü burada imzalattığımız, öncekileri daha önce yayınlandığında elde ettiğimiz  kitaplardan ilki DEMİR KEPENKLİ EV ta o zaman okuduğumuzda çok ilgimizi çekmiş, hikayelerin yerel oluşu tarafımızdan ayrı bir takdir mevzûu olmuştu.

Şimdi son kitabı;

"Her Mevsim Baharı Yaşayan Şehir ADANA"yı okumaya başladım. Diğer, ilkinin devâmı olan, yerel oluşu dolayısıyla özellikle ilgimizi çeken diğer iki hikâye kitabını da okuyacağız, belki onlar için de ayrı bir deperlendirme yapacağız ve de yapmalıyız inşâllâh.

Gerçekten güzel olan bu çalışma, gayret ve eserleri, yayınevi bağlamında, konuşması esnâsında kendisine memleketi ORDU için de böyle ADANA gibi bir kitap düşünüp düşünmediğini sordum. İnşâllâh, plânlarımda var dedi.

Biz daha sözü uzatmadan bu 6. Kitabından dolayı kendisini tebrik ediyor, içerisinde ORDU da olmak temennîsiyle berâber daha nice eserlere imza atmayı Mevlâ'mızın kendisine lûtfetmesi, ülkesine vefa borcunu onun hikâyeleri ve beldelerinin anısını canlandırma gayretiyle göstermeye devâm ederek herkese örnekliğini sürdürmesi niyâzıyla kendisini tekrar tebrik ediyor, hayırlı başarılarının daha da bereketlenmesini diliyor, inşâllâh diğer KİTAP GÜNLERİ intibâ ve tespitleri muhtevâlı yazılarda buluşmak üzere Konya'dan cümleye sevgiler-saygılar; Allâh'a emânet olunuz wes'selâm...

 

Anasayfa