Düşünülürse cami avluların da ve şehir meydanlarında güvercinler sıklıkla görülür ve onlar ile ilgilenen yaşlı insanlar görürüz. Çünkü onlar birbirine muhtaçtır ve her ikisinin de düşünceleri karınlarını doyurmak o günlerini de doymuş olarak geçirmiş olmalarıdır.
Bu manzara yaz ve kış değişmez. Güvercinlerle yemciler soğuk ve yağmur demeden orada olurlar ve 'Hayırlı ellerin' kendilerinden yem alıp atmalarını beklerler.. Aç Güvercinler, ezilme tehlikesine rağmen, ayaklarımızın dibinde dolaşarak adeta 'Açız ne olur bizi doyurun' der gibi şeyler söylerler...
Atılan yemleri yiyen Güvercinler, meydanın bir köşesindeki küçük su birikintisinden su içerken, "Allah a şükredermiş gibi" başlarını göğe kaldırırlar.. Yem satan ihtiyarlar da, o günkü kazancına birkaç kuruş ekleyen hayır severlere dua ederler…
Güvercinler doymanın, yaşlılar da birkaç kuruş kazanmanın sevinciyle mutludur.. Ancak asıl kazançlı olanlar "Başkalarına yardım etmenin verdiği huzurla" yoluna devam eden yardımsever kişilerdir... Çünkü güvercinler ve yem satanlar bedenen mutlu ve diri olsa da, bugün yalanın, dolanın, arsızlığın, hırsızlığın, bencillik ve çıkarcılığın akıllılık sayıldığı bu yalan dünyada, ne mutlu onlara ki, hala vicdan sahibi olan bu yardımsever geçip giden yolculardır yani Ruhen diri olanlardır...!