ÇANAKKALE GÜNLÜĞÜ-2 (İNTİBÂLAR, GÖZLEMLER)

NURİ KAHRAMAN2023-09-21 09:43:44

 

Evet; Çanakkale'de merkez noktamız Necippaşa Câmii avlusu oldu. Misâfirhâne'den 2 dakîka var-yok yürüme olarak.

*TAHİNLİ KURÂBİYE*

Kahvaltımızı da genelde orada yaptık. Yöresel gıdâları tercih ettik. Börekçide baktım TAHİNLİ KURÂBİYE yazıyor. Ondan da tatmak adına aldık. Hakîkâten güzeldi.

*CÂMİLER HER MÂNÂDA SIĞINAK*

Câmiin bahçesi güzel zâten. Târihî camilerin mâlum geniş avluları oluyor ağaçlı, çiçekli, bakımlı. Burası da öyle. Güzel masa, sandalye ve banklar da koymuşlar.

Câmiler her anlamda sığınak.

*HERYER İÇE SİNMİYOR*

Heryer öyledir belki ama, yabancı yerde hiçbir yer içinize sinmiyor. Özellikle yeme-içme mekânları. Hele burada halk tipi, nezih, sâde bir yer bulmakta zorlanıyorsunuz.

*HERŞEY TURİSTE GÖRE!*

Biraz da burası turistik ya; herşeyin dizaynı, elemanları, kıyâfetleri onlara göre. Kendinize yakınlık hissedemiyorsunuz. Yiyeceklerden ya da katkılarından emin olamıyorsunuz. Fiyat ta öyle. Tanımadığınız bir yer sonuçta.

*ÇAYCI YABANCI DEĞİL*

İşte bu anlamda da câmi sığınak. Çay ocağındaki arkadaş kimse olmadığında müezzinlik te yapıyor. Demiştik ya Koyulhisarlı diye; Ordu'daki ALANLAR âilesinden; adı-soyadı Cengiz ALAN.

*MELET IRMAĞI'NDAN ÇANAKKALE BOĞAZI'NA*

Köyleri bizim Ordu İmam-Hatip Lisesi'nden emekli Tâlip CAN Hocaların köyünün karşılarına düşüyormuş. Melet Irmağının doğduğu yerler. Köyün adını da GÜMÜŞLÜK demişti yanlış hatırlamıyorsam.

*SİVAS, İSTANBUL; NECİPPAŞA*

84'de İstanbul'a göçmüşler. Emeklilikten sonra 2017'de de Çanakkale'ye gelip yerleşmişler. Önce arâzî alıp CEVİZ dikmiş ama olmamış, ağaçların yarısı kurumuş falan; sonra da bu çayocağının işletmesini üstlenmiş ama burası hiç boş kalmıyor.

*SABAHTAN YATSIYA*

Sabah namazında açılıyor, akşam yatsı sonrası müşteri kesilene kadar.

Cenâzeler burda kılınıyor dedik ya; namaz sonrası baylı-bayanlı bütün masalar doluyor.

*NEZİH ÇEVRE, SÂKİN ORTAM*

Câmiler ve çevreleri her anlamda nezih oluyor. Bizim için başta içki olmaması, sonra çayın kalitesi, baştan-beyinden eden müzik olmaması. Sanırım câmi cemaatı olmayıp gelenler de belki fiyatından, nispeten kafa şişmeden sohbet edebilme imkânından dolayı tercih ediyor olabilirler.

*NE KADAR ŞÜKRETSEK AZ*

Ama nerden bakarsanız bakınız câmiler adı gibi cem edendir; toplayandır, bağrına basandır. Rabbimize; bizlere câmi eksenli bir hayat lütfettiği için ayrıca şükrediyoruz.

*DUÂDAN UNUTMAMAK LÂZIM*

Hattâ, sâdece burada değil gittiğimiz her câmide yapan, yaptıran, emeği geçen, bir şekilde katkısı bulunan, gelip-geçen  görevli ve emektarlar, içinde kendimiz de dâhil olmak üzere cümle namaz kılanlar için duâ ediyoruz.

*SİZ DE BİZİ UNUTMAYIN*

Burda da dualarımızın kabûlü için sizlerden duâ talep ederek öğle namazı için câmiye geçiyoruz.

Namaz sonrası, dün görüştüğümüz, kızımızın arkadaşı Dt. Gökçen ATAİBİŞ Hanımın muâyenehânesine tekrar gidiyoruz.

*DÂVETE İCÂBET, HAKKA RİÂYET*

Hem şehri dolaşmak hem de kızımızın tekrar dâvetine icâbet etmek adına.

Ben günlük köşemiz için Müşteri bekleme salonuna geçtim. Onlar doktorumuz ve asistan kızımızla berâber sohbetlerine dün kaldıkları en güzel yerden devam etmiş olmalılar.

*ÜNSİYETSİZ İNSANLIK OLMAZ*

Bunu şunun için yazıyorum. Hep bir iş için değil, böyle hasbî ziyâretlere ve misâfir ya da ziyaretçi kabullerine, en azından hayâtı tekdüzelikten, kapılmışlıktan kurtarmak açısı başta olmak üzere her anlamda çok ihtiyaç var.

*ÇAN'DAN MERKEZE*

Meselâ biz çok memnun kaldık. Çok iyi oldu. Tâzelendik. Çanakkale'ye dâir gözlemlerimiz zenginleşti. Aslen buranın ÇAN ilçesinden olduklarını, termik santralle birlikte hayâtın orada zorlaştığını, kardeşinin de burda çalışıyor olması bağlamında Anne-baba orada yalnız kalınca onları da buraya alarak tamâmen merkeze yerleştiklerini anlattı. Böyle çok âileler varmış.

*GÖÇ ALAN BİR YER*

Çanakkale dış vilayetlerden de çok göç alan bir yermiş. Nitekim bunu biz de uğradığımız her yerde gözlemledik. Daha sonra tekrar değineceğiz bu konuya İnşâllâh.

*ONLAR DA MEMNUN*

Evet, sonuçta onlar da ziyâret ve sohbetlerden memnuniyetlerini belli etmenin ötesinde kızımla paylaşmışlar, o da bize telefonda iletti.

Kim olursa olsun, insanların birbirine ihtiyaçları var, birbirlerinden alacakları şeyler olabilir.

*BEŞER BÜŞRÂ'DAN, İNSAN ÜNSİYET'TEN*

İnsan ünsiyetten gelir. Ünsiyet olmayan hayat kısır döngüden, yapay zekâ misâli yapay nefes-alıp vermeden ibârettir. Buradan onlara tekrar teşekkür ediyoruz; nezâketleri, hasbîlikleri, mütebessim yüzleri temiz kâlpleriyle her türlü güzel duâları hak ettiler. Rabbimiz de onlara ikram etsin ve kaderleri her iki dünyâda da onlara gülsün... Âmin...

*YARIN EZİNE; AMA NASIL?*

Buraya ziyâretimizi yarın yapacakken Ezine işi araya girince bugüne alınmıştı. Şimdi de yarın Ezine'ye nasıl gideceğiz, vâsıtaya nerden bineceğizin keşfi için sora sora bir adrese doğru giderken ikindide ARSLANCA CÂMİİ'ne tevâfuk ettik. Müezzinlik yapmak ta nasîp oldu.

*ARSLANCA CÂMİ; HOŞ TEVÂFUKLAR*

 Namaz sonrası tanışınca müezzin arkadaş bak şu çıkanlar hep senin meslektaşların yetiş te tanış istersen dedi.

Hakîkâten de âdetâ bir hazîneyle karşılaştık.

*EKMELEDDİN İHSANOĞLU, HİLMİ GÜLER*

Davut Gâzi BENLİ Bey Ak Parti kurucularından. Partinin ilk meclis grup başkanlarından. Ekmeleddin İhsanoğlu, Zehra Taşkesenlioğlu, bizim Mehmet Hilmi GÜLER gibi popüler isimlerle çalışmışlıkları var. Ak Parti'den millet vekilliği adaylıkları var. Yalnız vaktimiz yoktu. Çok konuşamadık.

*DAVUT GÂZİ, NECDET GARAN*

Akşama dâvetliyiz. Ayrıca yarın vâsıtaya bineceğimiz noktayı görmek istiyoruz.

Tanıştıklarımız içinde İzmir Yüksek İslâm'dan, bizim Ordu İmam-Hatip Okulu'nun 66 yılı kurucu müdürü Necdet GARAN Bey'in talebesi bir ağabey de vardı ama isim almamışız.

*AKŞAMA DÂVET, SOHBETE NİHÂYET*

Her neyse; vedâlaşıp ayrılıyoruz. Yarın vâsıtaya bineceğimiz yeri öğrendikten sonra Çanakkale Belediyesi'nin oraya gelince sağa dönüp misafirhânenin hizâsına geldiğimize kânî olduğumuz yere kadar sâhile muvâzî olarak yürüyoruz. Sonra oradan aşağı dönüyoruz.

*FAKÜLTEDEN MİSÂFİRHÂNEYE*

Bir yanımız Eğitim Fakültesi. Az ileride sağda misafirhâne karşımıza çıkıyor. Biz de nizâmiye ya da avludan içeri girip odamıza çıkıyoruz. Epey yürüdük. Saat yedide bizi almaya gelecekler. O zamana kadar biraz istirahat...

*YARIN YİNE DEVÂM*

Bu arada epey bir koşuşturmayla berâber bugünkü yazının da sonuna geldik. İnşâllâh, bir sonraki yazıda buluşup kaldığımız yerden devâm etmek üzere cümleye sevgiler-saygılar wes'selâm...

Anasayfa