Yeni eğitim öğretim yılına girerken Risâle HABER'den Ali IRMAK'ın köşesi ve Hasan Fahri TAN'dan bir alıntı yazıyı sizlerle paylaşacağız.
Ama ondan önce şöyle bir kısa girizgâh yapmaya çalışalım.
*TÂLİM-TERBİYE'DEN EĞİTİM-ÖĞRETİM'E*
Osmanlı döneminde bunun adı TÂLİM-TERBİYE idi. Şimdi Eğitim-Öğretim deniyor. Ne olmuş canım; işte Türkçesi denebilir. Ama hiç te öyle değil. Şimdi AHLÂK yerine ETİK deniliyor. Sizce aynı şey mi? Etik hiç te ahlâkın ciddiyet ve de bize âidiyetini akla getirmiyor. Tıpkı bilginin TÂLİM ve İLMİ, eğitimin de TERBİYE'yi, dolayısıyla EDEB'i, ÂDÂB'ı akla getirmediği ve de mensuplarını İLME, ÂLİM'e ve de ALÎM olan Allâh'a görülmediği gibi.
*TERBİYE RABB'E GÖTÜRENDİR*
Terbiye, Mürebbiye kelimeleri RABB kelimesi kapsamında; aynı köktendirler yâni. Terbiye yerine Eğitim diyenler hiç te iyi niyetle yapmamışlardır bunu.
*EĞİTİM DEĞİL; FULBRİGHT*
Terbiye Rabb'ten gelip Rabb'e gitmeyi amaçlar, ya eğitim? İşte bu ruhtan kopunca bugün gelinen nokta ortada. Amaç sonuçta buydu.
İtiraz edenler varsa; Amerika'nın "Milli Eğitimi Esir Alan Anlaşması Fulbright" olarak bilinen dayatma esasları okuyup incelemelerini tavsiye ederiz.
Rabbimiz bu şeytânî bağlardan ülkemizi de, nesillerimizi de kurtarsın; *EĞİTİMİMİZ TERBİYE OLSUN*
"Hz. Ömer ne de güzel söylemiş “Edep ilimden önce gelir.” diye. Günümüz insanı ne kadar da muhtaçtır bu söze. Edeb, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlâk, hayâ, nezaket, zarafet gibi manaları içinde barındırır. Edep haddi aşmamaktır. İnsanlara iyi muâmelede bulunmak, sünnet üzere yâni Peygamber Efendimizin (sav) buyurduğu ve davrandığı gibi hareket etmektir.
*EDEP GÜZEL AHLÂKTIR*
Kısaca edep güzel ahlaktır. Onun için ilmin önünde zikredilmiştir. Edeb olmadan ilim yavan kalır, bir şey ifade etmez. Fayda sağlamaz. Aksine insana/insanlığa büyük zararlar verir.
*EDEBİN YERİ YOK; YURDU DA!*
Eğitim-öğretim açısından ise edeb kavramı, öğretmen ile öğrenci ilişkisini esas alan ahlâkî kuralları da içine alır. Günümüz eğitim sisteminin geldiği son noktada bu durum işlevini kaybetmiştir.
*MUALLİM ÖĞRETMEN OLMUŞ*
Öğretmen sadece bilgi veren, müfredatı öğreten konumuna gelmiş, edebi önceleyen eğitim anlayışı kaybolmuştur. Ortaya çıkan durum ise endişe verici bir hal almıştır.
*EDEBİN NE ZARARI OLUR Kİ?!*
Okullara edep dersi konulsa nasıl olurdu? İçeriği de Hz. Ömer’in anladığı gibi doldurulsa fena mı olurdu? O kadar lüzumsuz dersin yanında böyle hayati önem taşıyan bir dersin konulması kime ne zarar verir? Böyle bir dersi alan öğrencilerin bir kaybı olur mu? Veya şöyle bir değişiklik yapsak. “Eğitim-Öğretim” yerine, “Edeb-İlim” desek biraz uçuk mu kaçar?
*EDEPSİZ TERBİYE OLUR MU?*
İleri eğitim sistemlerinin de geldiği nokta iç açıcı mıdır sizce? Kaç kişi verilen eğitimden memnundur?
Günümüzde, toplumun her katmanında etik eğitimleri verilmekte, etiklik sözleşmeleri imzalatılmakta hatta bu konuda yeminler ettirilmektedir.
*ETİKTEN EDEP ÇIKAR MI?*
Gelinen nokta buysa biz neden okula başlar başlamaz çocuklarımıza edeb dersi vermiyoruz? Bunun pratik örneklerini göstermiyoruz? Eğer bunu başarabilirsek, ilimden önce edebi verebilirsek ancak o zaman ileride yaşanacak sıkıntıları büyük ölçüde önlemiş oluruz. Bunu başarabilirsek etik eğitimlerine ya da ne olduğu belirsiz farklı yaklaşımlara gerek kalmaz.
*EDEP OLUNCA GERİSİ TEFERRUÂT*
Önemli olan işin özüne inmektir. İçi boşaltılan eğitimimizin, sağlıksız yetişen gençliğimizin kurtarılması için bu gereklidir. Edebi öğrenen tahsil ettiği ilmi nerede, nasıl kullanacağını da bilir. İnsanlığa fayda sağlayan ilimler üretir.
*ÂCİL İHTİYÂCIMIZ NEDİR?*
Eğitim anlayışımızın tekrar gözden geçirilmesine acilen ihtiyaç vardır. Eğitimimiz ilk önce edeble süslenmelidir. Öğretim edeble yapılmalıdır. Ancak o zaman öğretilen ilim, ilim olur.
*EDEB İLİMDEN ÖNCEDİR*
Edeb insanlık adabıdır. Ve ilimden önce öğrenilmesi gerekir. (İmam Malik). Çocuklarının eğitimi ile ilgilenen herkes akademik başarıdan önce çocuklarına insanlık adabını öğretmek zorundadır.
*TÜM DÜNYÂNIN İHTİYÂCI*
Sadece bizim değil içinde yaşadığımız dünyanın da buna ihtiyacı vardır. Çocuklarımıza okutulan o kadar faydasız bilginin yerine edeb dersleri konulmalı edeb yazının başında verilen içerik doğrultusunda öğretilmelidir.
*SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ*
Bu taleplerimizin yerine ulaşmasını, vicdanlarda makes bulmasını ve “ilimden önce edeb gelir.” sözünün hayata geçirilmesini bir eğitimci olarak sabırsızlıkla bekliyorum."
Ali IRMAK Bey'in bu fikirlerini teyid eden bir canlı iktibasta şimdi sıra:
*BABAMIN ÖLÜMÜ DOLAYISIYLA*
"Merhaba,
Babam 10 yıl önce 11 Eylül 2013 günü vefat etti. Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun.
*BABAM MEDRESE HOCASIYDI*
Babam Of ilçesinde medrese hocasıydı. Çok öğrenci yetiştirdi. İlim ile hitabet birleşince Of merkez camisinin fahri vaizliğinide üstlenmişti…
Babamla yaşadığım bir anım:
Medresede yeni bir öğrenci grubu oluşmuştu.
*BENİ DE GRUBA DÂHİL ETTİ*
Beni de bu gruba dâhil etti. Eğitime başladık. 15 gün boyunca Kuran’dan, namazdan hiç bahsetmedi.
*DERSLERİN DERSİ; EDEB!*
Anlattığı konular:
1. Terbiye,
2. İnsanlar ve toplum ile
iletişim kuralları,
3. Büyüklerin yanında
oturma kuralları,
5. Dinleme kuralları,
6. Konuşma kuralları,
7. Helal ve haramı bilme,
*ÂDÂB-I MUÂŞERET YÂNİ*
Kısacası adabı muaşeret kurallarını anlattı. 15 günün sonunda sınav yaptı. Sınavdan geçer not alanlar medresede öğrenci oldu.
*BABAMA GÜVENDİĞİM İÇİN?!*
Ben babama güvendiğim için önemsemedim sınavı geçemedim. Dolayısıyla öğrenciliğe kabul edilmedim.
*İKİNCİ İMTİHANDA GEÇTİM!*
İkinci 15 günlük adabı muaşeret sınavından sonra medresede öğrenci oldum.
Aradan yıllar geçti üniversitede hoca oldum. Osmanlı eğitimini araştırdım.
Araştırma neticesinde Osmanlı Eğitiminde:
*İLMİN DE ŞARTLARI VAR!*
1. Dinlemeyi öğretmek,
2. Okumayı öğretmek,
3. Konuşmayı öğretmek,
4. İletişimi öğretmek,
5. Helal ve Haramı
öğretmek,
6. Adabı muaşeret kurallarını öğretmek.
*BUNLAR OLMADAN ASLÂ!*
Osmanlı eğitiminde ilim sahibi olmak isteyenlere yukarıdaki altı maddeyi ihtiva eden bilgiler ısrarla öğretilirdi, sonra detaylara geçilirdi…
*NEDEN BÖYLE YAPTIN BABA?*
Yıllar sonra babama sordum. 15 gün boyunca niye adabı muaşeret kurallarını anlattın?
Öğrenmek istemeyenleri, öğrenciliğe niye kabul etmedin?
“ Adabı muaşeret kurallarını bilmeyenler kendisine, hocasına, büyüklerine, ilme, vatanına, dinine saygısı olmaz. Helal ile haramı bilmez. Bu nedenle adabı muaşeret kurallarını anlattım.
*İLİM EDEPLE BAŞLAR*
Hocaların, öğretmenlerin, ilim adamlarının adabı muaşeret kurallarını bilecek ve öğretecek.
Liyakat, beceri veya irfan sahibi ilim nakletmekle veya ezberletmekle değil adabı muaşeret kurallarını öğretmekle başlar.
*HELÂL-HARAM, İLİM-İRFAN*
Helal ve haramı öğretmeyen eğitim yuvaları liyakatli ve irfan sahibi insan yetiştirmez.”
Babamın bana miras bıraktığı eğitim anlayışı:
*BEN DE HEP ÖYLE YAPTIM*
Eğitim fakültesinde ilk 15 gün boyunca ders anlatmazdım. Adabı muaşeret kurallarını anlatırdım. Helâl, haram ve kul hakkını anlamak için Adabı muaşeret mecburi ders olmalıdır.
Babam ile yaşadığım bir anımı, eğitime katkı olur diye anlattım. Selam ve yargılarımla"
(Ahmet Yaşar ZENGİN)
*BİR AN EVVEL; İNŞÂLLÂH*
Yüce Mevlâ'mızın edep-âdap ruhlu, ilim-irfan eksenli tâlim-terbiye sistemini bir an önce bugünkü ve gelecek nesillerimize nasîp etmesi, bizlere de görmeyi lûtuf buyurması niyâzıyla yeni Eğitim-Öğretim yılının bu minvâlde bir merhale ve de böylelikle, bu ve benzeri mukaddesleri uğruna fedâ-yı can eyleyen şehitlerimizin rûhlarının şâd olması temennîsiyle Çanakkale'den cümleye sevgiler-saygılar wes'selâm...