SELÂMI SEVENLERE SELÂM OLSUN...

NURİ KAHRAMAN2023-09-01 09:50:05

Rabbim onları es'SELÂM ismiyle iki cihanda da selâmetlere erdirsin.

Rabbimiz ayrıca “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız." buyuran Âlemlere Rahmet Efendimiz SAV in şefaatine nâil eyleyip, Kur'an'da adı Dârüs'SELÂM olarak geçen cennetine koymak sûretiyle iki cihan güneşimizin komşuluğunda buluştursun. Âmîn...

*SELÂM'DAN SONRA BİR KAÇ TA KELÂM*

 "Hiçbir şey boşuna değildir.

 Allah murat etti mi

Sebepler yaratır.

Cemal Enginyurt adındaki vatandaşı (!..)

Meclis Kürsüsünden,

“Selam karşıtı” olarak gösterir.

Ona inat;

Birçok insan, “Selamun alayküm” diyerek

Selamı yaygınlaştırır..."

(Mustafa K. TOPALOĞLU)

*SELÂMSIZLAR İYİ OKUSUN!*

Selâma karşı çıkmak akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Diyecek kelime bulamıyorum. Atalarımız CÂHİL CESUR OLUR derler. Türk atalaramız demeye   gerek yoktur sanırım.

*SELÂMSIZ KELÂM DA OLMUYOR!*

Biz de SELÂM o kadar önemlidir ki;

*ES'SELÂMÜ KABLEL'KELÂM*

 Türk milletinin bir darb-ı meseli hâline gelmiştir.

*SELÂM, KELÂMDAN ÖNCEDİR*

anlamına gelir. Ancak bizde kelâm da selamsız olmaz. Yâni selâm kelâmın bir mânâda besmelesi ve ruhudur.

*SELÂM GİDERSE SELÂMETİMİZ GİDER*

Demek istediğimiz, selâmı değiştirdiğinizde her şey değişir. Herşeyin adıyla birşikte tadı da değişir. Kendinizi kaybeder, savrulur gidersiniz.

*KUŞAKLAR ARASI, DİL YARASI*

Artık anlaşamazsınız. Nitekim kuşaklar arası uçurumun sebebi de budur. Her neyse sadede gelelim:

*ARAPÇA OLMAZSA KONUŞAMAYIZ*

Arapça diyerek selâma yaptığımızı dile yaparsak ne olur? İsterseniz biraz değerlendirelim.

Meselâ, bir eksiğiniz olsa *“tedarik”* edemez, bir yanlış yapsanız *“telafi”* edemezsiniz.

Arapça olmasa *“özür”* dileyemez, bir *“mazeret”* sunamazsınız.

Birisi öfkelenip parlasa *“teskin”* edemezsiniz  :) *“Vaaz”* - *“nasihat”* *“fayda”* vermez. *“Takdir”* , *“tekdir”* de her zaman iş görmez.

Bir defa Arapça olmasa “Efenim, *şey..”* diye bile kekeleyemezsiniz  :) *Zira* *“şey”* Arapçadır. İsteğiniz olsa *“recâ”* ederim  :) diyemezsiniz.

Birbirinizi *“teselli”* edemez, *“kader-i İlahi”*dir, *“mahzun”-“mükedder”* olma, *“sabr”et, “akıbet”i “hayr”* olur, diyemezsiniz.

 *“Nüfus”* cüzdanınız *“kayb”* olsa ( *aslı, “gâib”*) “ilan” veremez, efenim şööyle  :) *“lezzet”*li bir yemeği *“iştah”la “mide”*ye indiremezsiniz.

Canım sıkıldı, *“haber”*leri dinleyeyim. Yok. Bir  *“kitab”* a sardırayım. Olmaz. Kendimi *“sokağa”*, *“cadde”*ye atayım. *“Mümkün”* değil. Çıkıp *“etraf”*a bir bakayım, şu *“civar”* da bir turlayıp geleyim; yemez! Köyüme gideyim, bir *“hava”* değiştireyim! Yapamazsınız.

Köy değil ama köyün bağlı olduğu *“kasaba”*, *“nâhiye”*, *“belde”*

*VATAN, MİLLET, MEMLEKET DAHÎ*

 Arapçadır. Ülke değil ama *“vatan”, “memleket”* Arapçadır.

Beyler, işi *“ciddi”* ye alın. Kişinin *“hadd”*ini bilmesi büyük *“fazilet”*tir. *“Talip”* ne der: Kişi *“noksan”*ını bilmek gibi *“irfan”* olmaz.“ *İnsaf*”, “ *Ya hu* ”!

*HAYÂ, İFFET, AKIL, ŞEREF*

“ *Din* ”, *“iman”*, *“vatan”*, *“ar”*, *“namus”*, *“haya”, “iffet”, “izzet”, “şeref”, “akıl”, “iz’an”*... Hepsi Arapçadır.

Kötü bir durum var. *Etraf “hain”*den, -afedersiniz- *“fikir fahişe”* sinden geçilmez *“hal”*e gelmiş. *“Haysiyet”* *“cellat”*ları köşeleri tutmuş.

*SAMÎMİYET, AHLÂK, EDEP*

Nerden türedi bu kadar *“asıl”*sız, *“nur”*suz, şu güzelim ülkede.. Bunlarda *“ahlak”, “edep”* yok. Yüzlerine tükürsen *“iltifat”* sayacaklar! *“Rezalet”* diz boyu. Her yol *“mübah”* sayılır olmuş. Kepazelik *"arş"*a çıkmış. *“Haya”* sızlık, *“cesaret”* adı altında *“arz”-ı endama* durmuş.“ *Samimiyet*” yok. *“Münafık”* ağızlar, sahte *“surat”*lar, iğreti *“tebessüm”*ler, *“muzdarib”* görünen *“müstehzi”* çehreler, *"zahmet"*siz *dimağ"*lar…

*KADER, ADAM, ISLAH, HUZUR*

*“Kader”* mi diyeceğiz? *“Şüphe”*siz öyle de bu “ *adam”* ların/bu *âdemlerin*  :) bizim hiç mi *“kabahat*”imiz yok. Ne diyelim. Allah *“ıslah”* etsin.

İnsanların iç *“huzur”*u yok. *“Kanaat”* duygusu kaybolmuş. Kendisine biçilene *“razı”* olan yok. Büyük bir *“hırs”, “tamah”* var insanlarda. Toplum, *"tehlike"lice “kutup”*lara ayrılmış; birbirlerine *“nefret”* gözüyle bakıp *“husumet”* besler olmuşlar. *“Hakaret”, “küfür”* bini bir para!

*AHBAP, HASBİHÂL, MERHABÂ*

Hadi *“aşk”ı-“meşk”*i, *“ahbap”*lığı bir *“taraf”*a bırakalım; içtenlikle *“hasbihal” *edemez, birbirimize bir *“merhaba”* da mı diyemeyiz.

Meğer ne çok şey borçluyuz şu Arapçaya..

*HAYAT, SAADET, EBEDİYET*

*“Hayat”*da Arapçadır, *“vücud”* (varlık) da.. *“Ebediyet” de “saadet” de; “bereket” de “huzur” da..“İstikbal”e “dair”* *“emel”*lerimiz de Arapçadır; *“mazi”ye “ait” “tahassür/tahassüs”*lerimiz de.. *“Ân”a “ait” “efkâr” ve "buhran"*ımız da

*İLİM, FEN, DERS, SANAT*

..Arapça olmasa *“ilim”, “fen, “sanat”* olmaz, Efendiler! Daha da ileri giderek sizi *“temin”* ederim ki, hiçbir *“faaliyet”* yapılamaz. *Nokta*  :)))

*NOKTA, FİKİR, İLİM, EDEBİYAT*

Bu arada, *"nokta"* da Arapça :) O olmasa, ne *“mütefekkir”*imiz ne *“ilim”, “edebiyat” ve “tarih”* adamımız olur. Ne *“mefküre” sahibi idealist “siyaset”çi ne “dava”* adamı kalır.

*HESAP, NESEP, ASKER, NİKÂH*

Ne *“esnaf”-“ticaret” “erbabı”, ne “hizmet”li “sınıf”ı, ne “amele”* , ne de düşmanın kalbine korku ve *“dehşet”* salacak *“asker”*imiz kalır. Çocukların *“mürüvvet”*ini göremez, *"nikah"* yapamayız. Böylece, ne *“aile”* olur; ne *“sülale” ne “nesep”*.Bu *"kadar"*ına da pes, *“yani”*! *“İsim”, “fiil”, “harf”, “kelime”* hepsi Arapça dostlar!

*KELÂM, NAZAR, MÂŞÂLLÂH*

Arapça olmasa iki *“kelam”* edemeyiz şurada!Bu kadarı da *“fazla”* mı diyorsunuz. Eh, *“nazar”* değmesin, *“hatta” “Maşallah”* diyelim o zaman. Bir *“kusur”, "hata"* etmişsek *“af”* ola :))

(İKTİBAS)

Görüyorsunuz ya selâm gidince herşey gidiyor. İstikâmet şaşıyor. Rabbimiz bizi SELÂM'dan ayırmasın. Öbür dünyâda da cümle sevdiklerimizle berâber DÂRÜS'SELÂM'ına koysun. Âmîn wes'selâm...

Anasayfa