KELÂMIN KİBÂRI, KİBÂRIN KELÂMIDIR...

NURİ KAHRAMAN2023-08-18 09:58:02

Kelâm, söz demek. Burada KİBÂR'da cinas yapılmış. 1.si sözün incesin, derini, anlamlısı; yâni bir mânâya büyüğü demek. Evet SÖZÜN BÜYÜĞÜ, kimin kelâmıdır? Elbetteki BÜYÜKLERİN sözüdür. KEBÎR, büyük demek; KİBÂR da onun çoğulu; yâni BÜYÜKLER demek; ez cümle:

*SÖZÜN BÜYÜĞÜ, BÜYÜKLERİN SÖZÜDÜR*

Elbetteki EN BÜYÜK SÖZ, EKBER olana, yâni EN BÜYÜK olana; Cenâb-ı Allâh'a âit olandır; sonra da Efendimiz SAV in buyurdukları. AYETLER ve HADİSLER yâni. Sonra da bu ikisinin ruhuna ters düşmeyen; sahabeden bugüne büyüklerimizin söylediği, inşâd ettiği türden kitap, makale, vecîze, nükte, şiir türünden sözlerdir. 

*VECİZ SÖZLER, HİKMETLİ ŞİİRLER*

Biz bu gün ilhâmını Kitap ve Sünnetten alan hikmetli söz ve şiirler arasında bal arısı misâli dolaşacağız inşâllâh. İyi seyirler, istifâdeli dolaşmalar; hadi bakalım, buyrun:

*SÖZ OLA KESESAVAŞI*

"Evvela söz vardı idi, Her şey bir OL sözüyle başladı. Sakın sözü küçümsemeyesin, Zira;

     Söz ola kese savaşı

     Söz ola kestire başı

     Söz ola Ağulu aşı

     Yağ ile bal ede.

Söz bilir isen sohbet eyle ibret alsınlar, söz bilmez isen  sükut eyle, adam sansınlar.

[Enver BAKIRCI/Gaziantep]

*YÛNUS EMRE’M VAR YÂRINA...*

 Yûnus Emre’den birkaç nasîhat:

Meşhur tasavvuf şâiri Yûnus Emre’nin güzel bir sözü var: 

“Ana rahminden geldik pazara/

Bir kefen aldık döndük mezâra.”

*Yine Yûnus Emre’nin dediği gibi: 

*BU DÜNYÂDA MİSÂFİRİZ*

“Bu dünyâya gelen kişi/

Âhir yine gitse gerek./Müsâfirdir, vatanına/

Bir gün sefer etse gerek.”

*Yine Yûnus Emre demiştir ki: 

“İnsanoğlu bir fener, âkıbet bir gün söner/

Harâp olmuş bir kalbi ta’mîr etmektir hüner.”

*Bunun tâm şekli ise şöyledir: 

"Kimseye bâkî değildir mülk-i dünyâ, sîm ü zer [gümüş ve altın]/

Bir harâb olmuş kalbi ta’mîr etmektir hüner."

*Buna fânî dünyâ derler, durmayıp dâim döner./Âdemoğlu bir fenerdir, âkıbet bir gün söner!”

*Bunun şu şekli de vardır: “Mâl ü mülke olma mağrûr, deme var mı ben gibi?/

Bir muhâlif yel eser, savurur harman gibi!/

Kimseye bâkî değildir, mülk-i dünyâ sîm ü zer [gümüş ve altın],/

Bir harap olmuş kalbi ta’mîr etmektir hüner.” 

 

*Ölüm herkese mukadder olduğu için, Yûnus Emre, nazargâh-ı İlâhî olan gönül yıkmaktan şiddetle sakındırır:

*BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE*

“Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil,/

Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”

*DURMA KAZAN; YE, YEDİR*

Yûnus Emre [rahimehüllah], birçok şiirinde, gönül kırmamaya dikkat edilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Meselâ onun tavsiyelerinden biri de şöyledir:

“Durma kazan, ye, yedir;/Bir gönül ele getir./

Yüz Kâbe’den yeğrektir,/Bir gönül ziyâreti.”

*YARATILMIŞI SEVERİZ, YARATAN'DAN ÖTÜRÜ*

Merhûm Yûnus Emre şunları da söylüyor: “Elif okuduk ötürü,/Pazar eyledik götürü,/Yaratılmışı severiz,/Yaratandan ötürü.”

*KİN TUTANIN YOKTUR DÎNİ!*

O, işin püf noktasını kendisi kavramış ve bizlere de şöyle tavsiyede bulunmuştur:

“Giderdim gönlümden kini,/Kin tutanın yoktur dîni/

Ey yârenler! Ben bu sözü,/Uludan işittim ahî.”

*GÖNÜLLER YAPMAĞA GELDİM*

Onun şu dörtlüğü de, târihte olduğu kadar, günümüz için de çok mühimdir: 

“Ben gelmedim da’vî [kavga] için,/

Benim işim sevi [sevgi] için,

/Dostun evi gönüllerdir,

/Gönüller yapmaya geldim.”

*KÂLPLERE SÜRÛR VERMEK*

Kalp nazargâh-ı İlâhîdir. Onun için Peygamber Efendimiz, îmândan sonra en kıymetli işin, kalplere sürûr vermek olduğunu (Taberânî) beyân buyurmuşlardır.

Evliyânın, Allah dostlarının büyüklerinden olan Bâyezîd-i Bistâmî [kuddise sirruh] de, ulaştığı yüksek mertebeye ne ile ulaştığını soranlara, bu cevâbı vermiştir. Ya’nî “insanların kalplerine sürûr vermekle” buyurmuştur. Hattâ kabr-i şerîfinde [türbesinde] bu ibârenin yazılı olduğu ifâde edilmektedir.

*ÜMİT VERMEK, DERDİYLE DERTLENMEK*

Günümüzde, hayâtın çeşitli zorlukları ve sıkıntılarıyla karşı karşıya olan insanlara ümîd vermek, kederlerini gidermek, onlara müsbet enerji aşılamak son derece önemlidir.

*GELİN TANIŞ OLALIM!...*

Yûnus Emre, şu iki dörtlüğünde de, son derece önemli husûsları vurgulamaktadır: 

“Gelin tanış olalım,/İşi kolay kılalım,/

Sevelim sevilelim,/Dünyâ kimseye kalmaz.”

*HANİ BUNUN İLK SÂHİBİ?*

“Mâl sâhibi, mülk sâhibi,/Hani bunun ilk sâhibi?/Mâl da yalan, mülk de yalan,/Var biraz da sen oyalan.”

[Göksel Mürsel GÜDÜCÜOĞLU/Lüleburgaz]

*EN  İYİ  ARKADAŞ  KİM  OLABİLİR?*

 1) Bir elbise ile kalp kırdın mı aynı elbise ile gönül al ki, elbisen senden şikayetçi olmasın.

(Muhyiddin İbnü'l-Arabî Hz.)

 2) Arkadaşların en iyisi, Allah'ı hatırlatandır. (Hasan Harakânî Hz.)

 3) Nefsi en iyi dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık, uykusuzluk. (Feridüddin Attar)

*HUYLAR, KARAKTERLER, IŞIKLAR*

 4) Fikri fikrinizle uyuşmayan insanlarla fazla meşgul olmayınız. Zira, fikirdeki ayrılık kolay giderilmez. (Hz. Ali Ra.)

 5) Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. 

Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa, güle dokunmanıza çok az kalmış demektir. (Hz.Mevlâna)

Rabbimiz, yaşamımızın zorluklarıyla birlikte hakiki güle ve gülün sunduğu hakiki saadete kavuşmayı cümlemize nasib etsin…

Selâm ve dua ile Allah'a emanet olun. AMİİİN.

[Hasan DEĞİRMENCİ/Emekli Müftü/Trabzon]

*GÜZEL İNSANLARLA BERÂBER*

Hocamızın duâlarına biz de Âmîn diyor; Mevlâmızın bizleri yukarda adı geçen ve sözlerine muttalî olduğumuz güzel insanlarla berâber sevdiklerine katıp Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşturması niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar wes'selâm...

 

Anasayfa