İSLAMDA EVLİLİK; NİŞANLILIKTAKİ NİKAH MESELESİ

HÜSEYİN DENİZ2023-08-04 09:41:07

İslâm dininde nikah olayı  çok önemli bir yere sahiptir.İslâm’a göre nikâh ve âile müessesesi; nesil yetiştirmek, evlât terbiyesi, neslin muhâfazası ve insanlık haysiyetinin korunması bakımından son derece önemli ve vazgeçilmez bir değerdir

İslam'da evlilik hayatının başlaması için belli başlı meşru daireler içersinde nikâh prosedürünün tamamlanması ile başlamış olur. Ancak bu nikâh, karşılıklı olarak karı-kocanın bütün hukukunu karşılayacak ve nikâhın gaye ve hedefini gerçekleştirecek şekilde olmalıdır. Nikâhın en önemli gayelerinden birisi neslin çoğalmasıdır. “Evleniniz, çoğalınız. Ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim.”(Ahmed b. Hanbel, I, 412) buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nikâhın bu yönünün altını çizmiştir. Nikâh akdi, erkeğe de kadına da birçok hak temin etmiş ve onları güven altına almıştır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde birtakım iyi davranışa dayalı hakları vardır.”(Bakara suresi, 2:228) Kıyılan nikâh, evlenen bu insanların bütün haklarını korumalıdır. Evlenecek kişiler arasında kıyılacak nikah ve nikâh akdi cinsel arzuların tatmini, neslin çoğalması, babalık ve analık duygusunun tadılması, şefkat ve sevgi hislerinin gelişmesi, sorumluluk duygusunun oluşması, çocuk eğitimi ve çalışma hayatının düzene girmesi, akrabalık bağlarının gelişmesi ve güçlenmesi gibi birçok hikmeti beraberinde getirir.

Evlenmeyi diğer akitlerden ayıran özelliklerden biri bu akitten önce genellikle bir nişanlanma döneminin geçirilmesidir. Taraflar bu süreç içinde birbirlerini daha iyi tanımakta, karşılıklı hediyeler alınıp verilmektedir.Bu dönemde nişanlıların mahremiyet ölçülerini gözetmek kaydıyla birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur. çiflerin nikah olmasınada gerek yoktur. Fakat nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde olmamalıdır.eş adaylarının dedikoduya mahak verecek şekilde ki yerlerde baş başa kalmaları uygun görülmemiştir. İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir (Tirmizî, Fiten 7; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned) Eğer bu gibi konulara riayet edilmeksizin yaşanan hayat tarzı zinaya tevessül etmiş olurlar.Zina dinimizde büyük günahlardandır.Zina  hadisesini de  Kur'an'ı Kerimde şöyle açıklar. "Zinaya yaklaşmayın. Zira zina yapmak, bir hayasızlık olup çok kötü bir yoldur.(İsra,Ayet 32) buyurmaktadır.

Nikah denince mutlaka resmi nikâhın kıyılmış olması şarttır bu her iki taraf içinde  hak ve güvencesidir.Ancak gençler yetişkin yani(reşit) olduklarında bu engellide aşmaktadırlar. Günümüz gençlerinin gerek velîlerinden izinsiz olarak gerekse velîlerin bilgisi dâhilinde nişanlılık döneminde  güya dînî hassasiyetleri gözetmek amacıyla resmi nikâhı yapmadan halk arasında “dînî nikâh” olarak bilinen merasimi yapmakta ve sonuçta hiç de arzu edilmeyen üzücü hadiseler meydana gelmektedir.Nikâh akdinin alenî olması, kişilerin evli olduklarının toplum tarafından bilinmesi ve bunun için gerekli prosedürün tamamlanması şart koşulmuştur.Hz. Peygamber’in (s.a.) “Nikâhı ilan edip etrafa duyurun!” (Tirmizî, Nikâh 6; İbn Mâce,) Nikâhın nikah olabilmesi için; eşlerden başka iki adaletli şahit;olması gerekir.Bunlar olmadıkça nikâh geçerli sayılmaz” (İbn Hıbbân, Sahih nikâhta alanilik yani (herkes tarafından bilinmesi duyulması) vardır .Gizli nikâhta bu yoktur gizli nikâh nikâh değildir.âlâni olması ve herkesin bu olaydan haberi olması gerekir.

Nikâhta böylesine gizli veya dinî yapılan akitlerin güvence altına alınmamasıdır.Bu tür olayların yaşanmaması için yapılan nikâh akitlerinin mutlaka kayıt altına alınıp hukuki güvenceye kavuşturulması gerekir. Çünkü dindar olduğunu söyleyen gençler veya aileleri, resmî tescilin(resmi nikâhın) olmadığı durumlarda çok kere, aralarında akdedildiği ifade edilen akitlerin gereğini yerine getirmemekte,her hangi bir olumsuzluk olduğunda, taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur duruma düşmektedir. Böylece, dinimizin nikâhtan gözettiği ulvî gaye gerçekleşmek şöyle dursun, insanlar din adına birbirlerine zulmeder hâle gelmektedirler.Nikâh ahdinin mutlaka  güvence altına alınması gerekmektedir.

Nikâh kıyıldığında dînen evlilik hayatı başlar ve karı-koca arasında mehir, nafaka, miras gibi birtakım haklar ve sorumluluklar tahakkuk eder. Günümüzde bu haklar, evlilik resmen tescil ettirilmeksizin korunamadığından, evlenecek kişilerin “resmî nikâh” kıyılmadan halk arasında “dînî nikâh” ya da “imam nikâhı” olarak bilinen geleneksel merasimi yapmaları uygun değildir. Burada atledilen nişanlı çiftlerin baş vurduğu yöntemi çoğu kere  Üniversitelerde okuyan öğrencilerin ve  dost hayatı yaşayan  bireyler arasında yapıldığına çok kere duymakla kalmadık görevimiz icabı şahit olduk.

Son olarak şunları da ifade etmeliyim:İskâmın öngördüğü hikmetleri taşımayan, sadece şehevi arzuların tatmini için bir erkekle bir kadının iki şahit huzurunda “aldım/kabul ettim” demeleri ile nikâh akdi tamamlanmış olmaz. Bu olsa olsa iki insanın birbirini nikâhla aldatması olur ve nikâhın hukukunu korumayan bu akdi doğru bulmak mümkün değildir. Bununla birlikte, başka insanlara ilan edilmeden dar bir çerçevede kalınarak yapılan evlilikler de İslam’ın öngördüğü evlilik modelinden uzaktır. Dolayısıyla Müslümanlar olarak evlenirken nikâhın bütün gereklerine dikkat etmeli ve nikâh hususunda çok titiz davranmalıyız.

Hepinize Selam,sevgi,Saygı ve mahabbetlerimle. .

İlahiyatçı yazar Hüseyin Deniz

 

Anasayfa