MELANET GÜLEN ÇETESİ…

Şafak DELİÇAKAR2023-07-15 10:53:27

15 Temmuz hain darbe girişiminin 7. Yılındayız. O gün yaşananlar, yaşadıklarımız hala hafızalarımızda sıcaklığını koruyor. Yüce Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir gücün yıkamayacağını o gün bir kez daha dünyaya kanıtlamış oldu.

Melanet Gülen çetesi 15 Temmuz’da Türk milletine silah çekmiş, son şansını denemiş, son kozunu oynamıştır. Gelin bir kez daha o gün yaşananları ve bundan sonra da yapacaklarımızı bir daha gözden geçirelim.

Darbe kisveli işgal girişimine direnen büyük Türk milleti 15 Temmuz’da destan destan büyümüş, bağımsızlık onuruna, bekasına ve kutlu varlığına şehadeti göze alarak leke düşürmemiştir.

Darbecilerin gasp ettiği tanklar altında ezilseler de teslim olmayan, korsan savaş uçaklarının sortileri ve sonik patlamalarına boyun eğmeyen, helikopterlerden açılan ateşlere hedef olsa da korkmayan, meydanlarda, yollarda, köprülerde direne direne devleşen aziz millet evlatlarıyla ne kadar övünsek azdır.

15 Temmuz’da ihanet, imanı yenememiştir. 15 Temmuz’da batıl Hakk’ı alt edememiştir. Milli birlik ve dayanışma ruhu şerefsiz akını yerle bir etmiştir. Türk milleti vatanında Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ilk kez namus ve haysiyet müdafaası yapmıştır.

O gece okunan selalar Türk milletinin istiklal sancağının manevi ve maşeri temsili olmuştur. Vaiz görünümlü kardinalin ve terör örgütünün silahlı suikastları bizzat milletin muazzam ve insanüstü mücadele azmiyle boşa çıkarılmıştır.

FETÖ ve benzeri yapılanmaların devletin ve milletin güvenliğine, geleceğine, tarihi gerçeklerine ne kadar zararlı oldukları sarsıcı ve somut tecrübelerle sabitleşmiştir.

Türk devlet nizamının muhtevasında hukukun tanımadığı ve tanımladığı örtülü hiyerarşik ilişki ağlarının hangi badire ve belalara yol açtığı herkesçe görülmelidir.

Aidiyet ve tabiiyeti doğrudan hukuksal çerçeveye bağlı olmayanların eninde sonunda devleti ele geçirme sapkınlığına heveslendikleri açıktır.

Bu illetten kurtulmak hakikaten bir varoluş meselesidir. Aynı zamanda yaşanan acıklı tramvalar bir ibret vesikasıdır. Türk devlet geleneğinin iki mühim ve müessir özelliğinden birisi adalet ise, diğeri akıldır.

Bu iki esasa müteveccihen devlet yönetimi millete hizmetle mükellef ve mesuldür. Bizim ne kaybedecek vatanımız, ne bölünecek milletimiz, ne de yıkılacak bir devletimiz vardır. Milletin kaderi devletle bir ve aynıdır. Ecdadımızın zamanlar üstü çağrısı da bu ilkesel kararlılığa dayanmaktadır.

Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanca hedeflerle çevrilmiş Türkiye’nin milli birlik ve kardeşlik bağlarını güçlendirmekten, sanal anlaşmazlıkları zayıflatmaktan, tehlikeli kutuplaşmaları bertaraf etmekten başka seçeneği yoktur.

Çare milli kucaklaşmanın her zemine taşınması ve bunun tecellisidir. FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütlerinin dış destekçileri olduğu kadar iç zaaf ve cepheleşmelerden beslendikleri de inkar edilemez bir durumdur.

Devamlı kriz siyasetine oynayan, demokrasi maskesiyle millet ve devlet aleyhine ilişki ve irtibat hatları kuran CHP’nin, İP’in, HDP’nin ve diğer yedeklerin bu çarpıcı gerçekleri gözardı etmesi fahiş bir savrulmadır.

Bu vesileyle 15 Temmuz şehidi 251 vatan evladımıza, terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza, Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, gazilerimize sağlık, sıhhat, şifa ve uzun bir ömür diliyorum.

 

Anasayfa