ŞEHİRDEN KÖYE, GEÇMİŞTEN GÜNE; BAYRAMDAN SEYRÂNA...

NURİ KAHRAMAN2023-07-06 09:51:32

 

Bayram sabahı şehirdeyiz. Vaaz görevimiz var. Böyle imkânlarımız oluyor çok şükür. Az-çok ne biliyorsak bunları insanlarımızla paylaşma, olduğu kadarıyla birikimlerimizin zekâtını verme, veliyyi nîmetimiz olan halkımıza karşı minnet borcumuzu ödeme imkânı buluyoruz. Bu bizim için bayram içinde bayram. Bu fırsatı sunarak bu hisleri yaşamamıza vesîle olanlara buradan teşekkür ediyoruz. Rabbimiz hepsinden de râzı olsun... Âmîn...

*** BAYRAM NAMAZLA BAŞLIYOR!... ***

Vaazın peşinden namaz. Mâlum; Bayram namazla başlıyor. Bu da çok anlamlı. Namazla başlamayan hayatın sonu bayrama çıkmaz. Hayâtın ve memâtın bayramı da öyle. Namaz dînin direği, müslümanlığın, yâni Allâh'a teslîmiyetin gereği ve en bâriz göstergesi. Rabbimiz cümlemizi ve nesillerimizi namaza berdevâm olanlardan, böylelikle dünyânın da âhiretin de bayramlarına erenlerden eylesin. Âmin...

*** HER AMEL NAMAZA BAĞLI!... ***

Şimdi bu yazıyı yazarken, Efendimiz SAV in ilmin kapısı olarak nitelediği Hz. Ali Efendimizin bir sözü düştü ekrana:

"BİLMİŞ OL Kİ; İŞLEYECEĞİN HER AMEL NAMAZINA BAĞLIDIR..."

Zâten, vaaz esnâsında da Hz. Ali (kv)nin; "Benim için günâh işlemediğim gün bayramdır!..." sözünü nakletmiştik, Alvarlı Efe'nin;

MEVLÂ BİZİ AFFEDE;

BAYRAM O BAYRAM OLA!

diye başlayan şiirini okuduktan sonra.

Hakîkâten de öyle; değil mi dostlar?! Rabbimiz hepimizi buna muvaffak kılsın... Âmîn...

*** NAMAZ BAYRAM, HAYÂT KURBAN!... ***

Namazın ardından doğruca köye; kurbanımızı komşumuzun mandırasında kesiyoruz. Orada beklerken gelenlerle hasbihâl ediyoruz. Derken, şöyle bir espri düştü gönle Durmuş Ali Öztürk Bey'le hasbihâl ettiğimiz esnâda;

***[ALLÂH KURBANLA HAYÂTIMIZI BAĞIŞLADI Kİ ONU YOLUNA KURBAN EDELİM!...] ***

Bilmem ne kadar katılırsınız!

Çok şükür, bu sene bacanağım İsmail TÜRKYILMAZ da bizimle kestiği için onun yakın ilgisiyle berâber işimiz erken ve çok kolay hâlloldu. O payını alıp gitti. Biz de köyde et işlerimizi ayarlamak ve payları değerlendirmek için kaldık.

*** GEÇEN GÜNLER, DÖNEN DEVİRLER... ***

Bu arada o gün köyde iki farklı olay oldu bizim için. Bir komşumuz var yaşı 90 civârında; Lütfi KARACA amca. Babam rahmetli olalı 10 seneyi geçti. Onunla berâber ölümcül diye kaç defâ ziyâret etmiştik bu amcayı. Şimdi de son senedir hep yatalak, yoğun bakım falan. Önceki haftalarda evinde ziyâret etmiştik. Bu gün de ziyâret edelim derken bir de baktık Dudu Yengeyle berâber kapıda peydâ oldu.

*** YATAN DEĞİL, YETEN GİDERMİŞ!... ***

Adama özellikle şu sıra gidici gözüyle bakılırken, yine komşumuz Hasan Günaydın'ın kendine has orijinâl ifâdesiyle Lütfi Amca sahâya inmiş!

Hoş-beş bayağı lâf ettik. Bu arada çekimler yapmıştık. Bunları daha sonra paylaştık. Köyümüzün birliği-berâberliği, geleneğinde var olan esprili havanın sürmesi, kültürün yaşaması adına bunu yapıyoruz.

*** HOŞ PAYLAŞIMLAR, GÜZEL TEPKİLER... ***

Elhamdülillah olumlu tepkiler de alıyoruz. Komşularımız memnunlar çok şükür. Biz de zâten bunları lâf olsun, torba dolsun diye değil insanlar arasında tebessüm ve muhabbet olsun, geçmişe vefâ, geleceğe sefâ olsun diye yapıyoruz.

*** LÜTFİ KARACA'DAN BİROL KARACA'YA... ***

Lütfi Amcalardan başka olarak yine aynı sülâleden, bizim yine emektar komşularımızdan, ta babamın dedesi Nûri Ağa dedemizden bu yana içiçe yardımlaşarak yaşadığımız  âileden Mehmet Karaca Ağabey'in İstanbul'daki çocukları Bayram ziyâreti için geldiler.

*** ONLAR DA GİTMİŞ, BİR DÖNEM BİTMİŞ!... ***

Onlar da; daha iki hafta önce biz pancarlık yaparken etrafımızda otlayan, bizim hep alıştığımız, köyün tabiî varlıkları, güzellik katan renkleri olan hayvanlarını satmışlar. Pembe Yenge'nin rahatsızlığı biraz artmış. Artık daha hayvan peşinde koşuşturamıyormuş. Hattâ çocukları tedâvi için İstanbul'a götürme fikrindelerdi. Bilmiyoruz ne yaptılar.

*** 7O'Lİ YILLAR; ÇARŞI, KÖPRÜBAŞI... ***

Düşünün; tarım merkezli bu âile de artık hayvan beslemeyenler kategorisine dâhil oldu. Çok önceleri, dede zamanları zâten mâlum, herkes hayvan besliyordu. Bizim çocukluğumuzda da öyle. Sonra çarşıya göçtük. Bir zaman çarşıda da sürdü bu. Hattâ hatırlıyorum, biz Köprübaşı'nda otururken bir sabah kalktık sel olmuş, bodrumda barındırdığımız hayvan suyun yüzünde yüzüyor!

*** BODRUMDA AHIR, ÖYLEYDİ ZÂHİR!... ***

Tabî ki sonraları artık bu mümkün olmadı. Yakın bahçemiz de vardı, zaman zaman yaylıma giderdik. Ama sonuçta bizim için zor olmanın yaninda şehir şartları da elvermeyince bu süreç bitti.

Artık köylerde de bitmeye başladı. Komşularımızın hikâyesine onun için yer verdik. 70'li yıllardan sonra bizim artık kendi hayvanlarımız da olmayınca, daha doğrusu biz de köyden taşınınca onlar yerlerimizle ilgilendiler.

*** NE DEMİŞLER? EVİR-DEVİR DÜNYÂSI!... ***

Zâten ta dedelerden beri kaderi berâber olan, yardimlaşarak gelen bir âile. Lütfi Amcalar da öyle. Kısaca KARADAN(A)OĞULLARI Âilesi olarak mâruflar. İşte her şey bir yere kadar. Onu anlatmak istiyoruz. Pembe Ablaların hayvanlarını satmasıyla bizim yakada bir devir daha kapanmış oluyor bir nevî.

*** SÂLİH AMCA'DAN, MEHMET ÂBİ'YE... ***

Ağabeyleri Sâlih Amca gitti, Harman Boğazı dediğimiz mevkîde bir devir kapandı. Aynı misyonu taşıyan kardeş Mehmet ve eşi de İstanbul yolcusu olunca, olmasa bile hayvanları elden çıkardığı için belki artık buralara sık sık uğrama durumları olmayınca buraların bir devri daha kapanmış olmuyor mu sizlerce de?

*** HEP DÖNE GELDİ, YİNE DÖNE GİDER!... ***

Her neyse; pek gideseleri yoktu. Sonuçta Rabbimiz hepimizin yardımcısı olsun. Zamanlar geçiyor, ömürler bitiyor, devirler dönüyor. Tıpkı bizden önce de hep döne geldiği ve de döne gideceği gibi. Rabbimiz hepimizin sonunu hayreylesin... Âmîn...

Biz de etleri hâlledip şehre dönerken, hem bayramlaşmak hem de belki İstanbul'a giderler düşüncesiyle uğurlamak meyânında Mehmet-Pembe âilesini ziyâret ettik. Çocukları da oradaydı.

***** BİR AVUÇ KADAR DUT... *****

Bu arada, bu sene havalar yağmurlu gittiğinden dutlar hep yandı. Bizim ev yanında hiç yok meselâ. Burası biraz aşağıda ve güney olduğundan kısmen yanmamış. Ağaca tırmanıp bir avuç kadar yemek nasîp oldu. Aşağıdakiler de dallardan falan nasiplendiler.

*** ELHAMDÜLİLLÂHİ ALÂ  KÜLLİ HÂL... ***

Oradan da, bu kadîm komşularımıza sıhhat ve âfiyetler dileyip, sevdiklerinizle berâber nice bayramlara diyerek vedâlaşıp ayrıldık.

***** VER ELİNİ ÇARŞI... *****

Doğru anneme gittik. Büyük oğlumuz onun yanında kalmıştı. Annem bu defâ köye gelmedi çünkü. Bize vekâlet verdi. Payını teslim ettik.Vereceği yerlere göre poşetlere, kalanını da dolaba yerleştirdik. Yarın akşama inşâllâh âile bayramlaşmasında buluşmak üzere oradan ayrıldık...

*** EVDEN SONRA TEKRAR EYMÜR!... ***

Evimize geçtikten sonra, hem unuttuğumuz bir husûsu yerine getirmek, hem de eti getirdiğimiz çuval, kap vs. şeyleri geri götürmek adına, dayımızın dâmâdı Mâhir Bey'i de alarak, geçen hafta İstanbul'da ameliyat olan ve burada evinde ziyâret ettiğimiz eşi, dayı kızımız Melahat hanımın hastalığına iyi geleceği tavsiyesi üzerine bizden istedikleri ve unuttuğumuz kurban ayaklarını almak üzere tekrar köye döndük.

*** KAP-KACAK, KAPI-BACA... ***

Hem, gündüz kurban organizasyonu bağlamında gelen arabalar için açık tuttuğumuz harmanın geçeğini de kapatmış olduk. Bu arada söz de yerine gelmiş oldu çok şükür...

*** UMUT ÇAYI, DOST MUHABBETİ... ***

Tam da Şenel ÖZATA Bey'in, tâ liseli yıllardan İstanbul'a tanışıp görüştüğümüz kadîm diyebileceğimiz arkadaşımızın oralardayız. Evinin önünden geçtik hattâ. Biz köydeyken yatsı okunuyordu. Biz gelene kadar o fazlasıyla câmiden eve geçmiş olmalıydı. Ama onun için problem değil. Sağolsun; hemen geliyorum dedi ve biz UMUT KAFE'de epey muhabbet ettik. Çay içtik.

*** İNSAN İNSANIN ZEHRİNİ ALIRMIŞ!... ***

Çay da, muhabbet te iyi geldi. İnsan insanın zehrini alırmış derler ya; koşuşturmalı bir günün sonu ve gece yarısına yaklaşan bir vakit olmasına rağmen oradan dinlenmiş, oldukça dingin bir hâlet-i rûhiye ile ayrıldım. Allâh CC râzı olsun.

*** VÂR OLSUN DOST(LUK)LAR, YAŞASIN KARDEŞLİK... ***

Yaşasın böylesi dostluklar. Dostlar bayramlara içinde bayramdırlar. Hattâ onlar bayram olmayan günlerde de bayramdırlar. Onun için âyette;

"DOĞRULARLA BERÂBER OLUNUZ.  "

buyurulmuştur ve âhiretimizin de böyle dostlarla yol yürüyerek bayramlaşması için Efendimiz SAV böyle dostları bırakmamak ve kıymetini bilmek adına bizlere âdetâ; Aman hâ dercesine

"KİŞİ SEVDİĞİYLE BERÂBERDİR"

buyurarak güzel dostlara, yâr-ı gâr mesâbesindeki refîklerle arkadaş olup hayat yolunu onlarla yürümeye dikkâtimizi çekmiştir.

*** DOST, DOSTUN BAYRAMIDIR!... ***

Rabbimiz cümlemizi, adından muhabbetin hâsıl olduğu Hz. Muhammed Mustafa S.A.V Efendimiz'in şefâatine erenlerden, sevdikleriyle berâber O'nunla komşu olma keyfiyetiyle DÂRÜS'SELÂM'A, sonsuz bayram yurdu Cennet'e girenlerden eylesin; Âmîn...

*** NİCE BAYRAMLARA; SIHHAT-ÂFİYETLERLE... ***

Söze nihâyet verirken, bayramlarınızı tekrar tebrik ediyor, nicelerine cümleten bizleri sıhhat-âfiyetlerle eriştirmesi niyâzıyla Yüce Mevlâ'mıza yalvarıyor sizlere içten sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...

Anasayfa