GÂLİP AKINDAN, ÖKÜZLERLE KUM, ŞEKERSİZ LOKUM HİKÂYESİ...

NURİ KAHRAMAN2023-07-04 09:52:55

Yaz dönemi, çocuklarımızın, kendilerine hem dünyevî hem de uhrevî mutluluk yollarını açacak iki önemli değerimiz Câmi ve Kur'an'la, dolayısıyla ebediyet yolunun iki önemli unsuruyla tanışması bağlamı ve de konuyla ilgisi ve dahî güncelliği îtibârıyle paylaşıyoruz; buyrun efendim:

*** ERZURUM/İSPİR/SOĞUKSU... ***

"(Vahnas'ta okuyanlara gelsin)

KISA BİR SÜRE DE OLSA SOHBETİNDE BULUNUP TANIMA FIRSATI BULDUĞUM BİR KURS VE ONUN MERHUM HOCASINDAN BAHSEDEYİM....

Erzurum-İspir'e bağlı Soğuksu (Vahnas) diye bir köy vardı... Çoruh Nehri'nden yaya 3,5 saat dağa tırmanıyorsun... Dağ başında 6 katlı bir kurs, 250-300 talebe...

*** RANZALARDA YER YOK, ARALAR DA DOLU!...

Ama ranzalarda yer yok, aralara da yatak seriliyor, yine de izdiham oluyordu....

"Bu kurs buraya nasıl yapılmış?" diye merak edebilirsiniz...

*** ÖKÜZLERLE KUM ÇEKEREK!... ***

Daha henüz köye yol yapılmamışken... At sırtında kum çekerek, öküzlerle Rize'den dağdan kuzine (Ocak-Fırın) taşıyarak yapıldı deyim, gerisini anlatmaya gerek yok....

*** YOL YOK AMA, 6 KATLI KURS VAR! ***

Buranın bütün idare ve iaşesi iki kişiye bakıyordu... Biri aynı köyden olup Oflu Hacı Dursun Efendi'den ders okumuş olan Merhum Yusuf Aydın Hocamız.... Diğeri de köy köy, ev ev gezip hafızlar adına adeta dilencilik yapan Hacı Hanifi Amca... İkisi de merhum oldu, Ruhları için el-Fatiha!!!!

*** KİM BURAYA ÇOCUĞUNU VERİR Kİ?... ***

Burada yatılı okuyan talebeler ilkokulu yeni bitirmiş, 12-15 yaşları arasındaki gençlerden oluşuyordu...

"Kim buraya çocuğunu verir ki?" diye düşünmeyin, Hoca her gün karar alıyor, "Bundan sonra geleni alamayacağız, artık yer yok" diyordu...

*** HADİ NEYSE, BUNU DA ALALIM!... ***

Ama öğrenci velisi gelip yalvarıp yakarınca Hocamız "Hadi neyse bunu da alalım daaa.... " diyerek veliyi yanlız uğurluyordu....

Bunu nasıl mı başarıyordu?!

İlkokulu dışardan bitirmiş olan bu Hocanın suratından tebessüm hiç eksik olmazdı... Etrafta hocaların Ali kıran, baş kesen olduğu bir dönemde hafızları asla dövmez, dövmeye yeltenen diğer hocaların işine son verirdi...

*** TEBESSÜM VAR, SOPA YOK; İLGİ ÇOK!... ***

Hocanın bir emekli maaşı vardı, başka bir geliri de yoktu... Gece saat 03:00'da gelir, üstü açılan vs. var mı diye talebeyi kontrol eder, 05:00'e kadar Kur'ân okur, sonra talebeyi namaza kaldırır, ertesi gece 23:00'a kadar evine gitmezdi... Sizin anlayacağınız 20 saat Kursta, 4 saatini evde geçirirdi... Hanımı hasta olmuş, bahçede fasülyeler susuz kalmış, dağda ineği yuvarlanmış, ölmüş... vs... Bunlar Hocayı ilgilendirmezdi...

*** İŞTE BÖYLE BİR YUSUF HOCA!... ***

Hocanın derdi, davası, aklı fikri gece gündüz Kur'ân idi....

Bu kursun işte bir bu Yusuf Hocası vardı... Eğitim işini o yürütür... Onun dışında fahri görevliler vardı... Devletten gelen herhangi bir yardım vs. olmazdı... Zaten bu dediğim 70-90'lı yıllar.... O dönemde devletin Kur'ân ve Kurslarına nasıl baktığını bilenler bilir...

*** BİR DE HACI HANÎFÎ VARDI... ***

Önceleri yolu olmayan köyün yolunu rica minnet yıllar sonra devlet yapmıştı... Hoca gelen giden siyasilere boyun eğmediği için ağır bir kışta 3-4 ay köyün yolunu açmamışlardı....

Şimdi devletin kurslara ve okullara gönderdiği katkıyı eleştiren veya az bulanlar o dönemin nasıl bir dönem olduğunu anlayamazlar....

Bir de Hacı Hanifi vardı... Köy köy gezer, yağ, süt, lor vs. gıda maddeleri toplar.... Ağaç toplar, ot toplar... Onları getirir satar, Kur'ân kursu için paraya tahvil eder... Oysa ki onun İstanbul'daki oğulları da buralarda başka talebe ve kurumlara hayır-hasenat yaparlardı....

*** BİR DE GARİBAN AŞÇI MEHMED EMMİ!... ***

Kursun bir de gariban bir aşçısı Memmed Emisi vardı... Rica minnet yemekleri pişirir, idare eder giderdi....

Ayrıca kursun ne temizlikçisi, ne ilave bir ustası vs. yoktu... Bir keresinde bu Yusuf Hoca ile Hanifi amcanın beline kadar kanalizasyona girip kursun lağım giderini tamir ettiklerini görmüştüm...

*** NEDEN BİZ DEĞİL DE ONLARDI?... ***

 Neden biz değil de o insanlar çalışıyordu? Hala anlayabilmiş değilim... Çocukluk işte...

İşte o kurs Yusuf Aydın Hoca vefat edene kadar öyle işledi durdu... Adeta bir arı kovanı gibi sürekli işliyor, her yıl 30-40 tane hafız çıkıyordu... Oradan çıkıp da İHL okullarına gidenler şu an Türkiye'nin, belki dünyanın dört bir yanında görev yapmaktadırlar...

*** OĞLU İSTANBUL SULTANBEYLİ'DE... ***

Kendi yetiştirdiği oğlu Fethullah Aydın (Paşa) Hoca ise halen İstanbul Sultanbeyli'de Soğuksu Köyü namıyla yine Kur'ân Kursu işletmeye devam ediyor...

****** NİÇİN ANLATTIM?!... *****

"BEN NE YAPABİLİRİM Kİ?!" diyenlere örnek olsun diye anlattım... Bu din, bu Kur'ân eğitimi işte bu tür vefakar ve cefakar insanların gayretleri sayesinde bu günlere gelebildi...

BU TÜR DEĞERLERİN UNUTULMAMASI GEREKİR....

NOT: Rahmetli Hoca vefat ettikten sonra ilgili kursun dağılıp, şu an viraneye dönüştüğünü de söylemek gerekir....

TÜH GÜYA DİN GÖREVLİSİ İMAMLARDAKİ ARIZA VE EKSİKLERİ KONUŞUP DEDİKODU YAPACAKTIK...YİNE FIRSAT OLMADI...

ALLAH BU DİNE, BU KUR'ÂN'A HİZMET EDENLERİ RIZASINA NAİL EYLESİN... RUHLARI İÇİN EL-FATİHA...

Geçmişi yad etmemize vesile olan Ramazan Şahan hocamıza teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun..."

*** RABBİMİZ CÜMLESİNDEN RÂZİ OLSUN... ***

Cümlesinden diyor, bilvesîle tüm câmilerimizde dün başlayan YAZ KUR'AN KURSLARIMIZIN ümit çiceklerimiz çocuklarımız ve ülkemizin geleceği için hayırlar getirmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor,  fedâkâr, cefâkâr ve de vefâkâr hocalarımıza kolaylıklar ve de üstün başarılar diliyor, yavrularımızın gözlerinden öpüyoruz wes'selâm...

Anasayfa