Demokrasi eninde sonunda ''İnsanların ikna edilmesine dayandığı için’’, İnsanlar yalan da olsa, ''Nabızlarına göre şerbet verenleri'' seçiyorlar. Toplumda insanların gözünün içine baka baka yalan söylemek de doğrusu nüyük bir beceri olmalıdır.. (!)
Bu nabza göre şerbetlerin ardından ''Acı Reçeteler'' gelirmiş... Gelsin efendim.
Nasıl olsa bizdeki çok aydın insan toplulukları (!) çok kolay unutuyorlar. Hele bir de Maşallah ''Yeni yalanlar üreterek Bu unutkanlığı tahrik etme olanağınız ve yeteneğiniz varsa..Vay o toplumun haline...!
Peki bu durum karşısında ne yapacağız? Demokrasiden vaz mı geçeceğiz?
Elbette ki hayır. Aksine Demokrasiyi işletebilmek için mücadele edeceğiz.
Hoşuna gittiği için ''Yalanlara İnanma Eğilimindeki İnsanları'' Bilinçlendirmeye çalışacağız. Erdemli, Dürüst ve Namuslu insanlar ile güçlü olmaya çalışacağız. Onlara Destek Olacağız. Yaşananların unutturulmaya çalışılmasına izin vermeyeceğiz…
Tüm sorunlarımızın çözümü Demokrasidedir ve Demokraside Olmalıdır.
İyi niyetli, Demokrat, Dürüst ve Namuslu İnsanların bu Sistem içerisinde yer bulabilmeleri ve belirleyici olmaları da, Toplumun daha az unutkan olmasına ve Dini siyasete alet eden Din tüccarlarını (!) iyi tanımasına bağlıdır…
Bunun çaresi de ''Siyasal Bilinç'' ve Demokratik haklar çerçevesinde örgütlenmedir..
Verilmesi gereken kavga bu olmalı,
"Ne Ezilen, Ne Ezen, İnsanca, Hakça Bir Düzen’’ İçin mücadele her şeyden önce Düşüncede, yani kafada yapılmalıdır...!