OSMANLIDAN 10 HASLET; BU ÇAĞ HEPSİNE HASRET...

NURİ KAHRAMAN2023-06-12 08:39:56

Dünyâda, Asr-ı Saâdet sonrası, adâlet ve medeniyet; dolayısıyla zerâfet ve edeb deyince Osmanlı Devleti akla geliyor. Osmanlı deyip geçiyoruz ama dünyâda örneği yok. ARAPLAR MI, TÜRKLER Mİ? Şu an insanlığın ihtiyâç duyduğu devlet hangisi denilse Osmanlı'dan başkası akla gelmez. Gerçi bu bize garip gelebilir. Çünkü 100 yıldır kötülenen, kerihlenen bir devletten söz ediyoruz. Hep arapları suçluyoruz ama Osmanlı düşmanlığı konusunda kimse Türklerin eline su dökemez. Belki kestirmeden söyledik ama eğer düşünürseniz bunun böyle olduğunu görürsünüz... TASAVVUF, TARÎKÂT, EDEB... Fazla uzatmayalım, tabiî EDEP YÂHÛ ifâdesini bayraklaştıran Osmanlı'nın bu özelliğinde tasavvuf ve tarîkâtların büyük payı var. Sadede gelmek gerekirse, işte anonim bir paylaşımda Gâlip AKIN'dan iktibas ettiğimiz metin. Belki bize bir hatırlatma ve ışık olur. DERGÂHTAN TEPİK, BAĞLARDAN KOPUK!... Birgün aklımız başımıza gelince, nerde kalmıştık diye bakacağımız, geçmişten geleceğe iliştireceğimiz bir hazır bağımız olur. Rabbimiz bizi güzel bağlarımızdan kopanlardan, sapıp savrulanlardan eylemesin niyâzıyla mezkur maddelere arza geçiyoruz; buyrun: OSMANLI’DA HAYRANLIK VEREN 10 UNUTULMUŞ İNCELİK 1- Osmanlıda şehirler kurulurken, nasılki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır. Şehir kurarken‘de ilk önce bir camii, mescit yapılır, daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı. GÜZEL ŞEHİRDEN ÖZEL HÂNEYE... 2- Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var. Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti. Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa, bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır. Buradan geçerken konuşmanıza dikkat edin, ölçülü konuşun anlamına geliyordu. "YÂ MÂLİKEL'MÜLK!" 3- Dünya hayatı bir imtihan ve hayat geçiçiydi. Yüzyıllar boyu hiç kimse yaşadıkları evlerine yaşayamayacaktı.. Bu yüzden evlerinin duvarlarına; ”YA MALİK’EL MÜLK” yazarlardı. ”Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir.” demektir. "YÂ MÜFETTİHAL'EBVÂB!" 4- Kapı tokmağında; ”YA FETTAH” yazılıydı. Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi. 5- İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”Işığı yak” demezlerdi, çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine ”Işığı uyandır” denilirdi. IŞIĞI UYANDIR, MUMU DİNLENDİR! 6- Gece yatacakları vakit ise; ışığı (mumu) söndür” demezlerdi, çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için ”Işığı dinlendir.” denilirdi. AYAKKABILARIN DİLİ... 7- Eve misafir geldiği zaman, misafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değilde içeriye dönük yaparlardı. Bunun anlamı ise, ”Biz sizin misafirliğinizden memnun kaldık, evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” demekti. SU MU İSTERSİNİZ, KAHVE Mİ? 8- Misafire kahvenin yanında su ikram edilirdi. Eğer misafir aç ise; İlk önce suyu, Tok ise kahveyi alırdı. Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen misafiri utandırmayacak bir şekilde mütevâzı bir sofra hazırlardı. Misafirin karnını doyururdu. KAPILARIN ÖNÜ, PERDELERİN ARKASI... 9- Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli iki ayrı tokmaktan oluşurdu. Aslan başlı kalın ses, çiçek motifli ise ince ses çıkartırdı. Böylece eve kimin geldiği anlaşılır, misafir erkek ise; kapıyı erkek açar. Bayan ise; kapıyı bayan açardı. HAYIRLARIN FETHİ, ŞERLERİN DEF'İ... 10- Evde kimse ayakta yemek yemezdi. Çocuklar bile önce ellerini yıkar ve sofraya hep birlikte oturulurdu. Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı. Evin en büyüğü yemeğe başlarken, herkesin hatırlaması için yüksek sesle besmele çekerdi. Sofradan kalkarken; ”Hayırların fethi, şerlerin def edilmesi”için, fatiha Suresi okunurdu... KUR'AN EDEBDEN İBÂRET... Daha ne incelikler var. Osmanlı edep ve terbiyesi, Mevlânâ'nın; "KUR'AN BAŞTAN AŞAĞI EDEBDEN İBÂRETTİR!" sözünde ifâdesini bulan, hayâtın bütününü kapsayan bir incelik ve zerâfetler manzûmesinin ifâdesiydi. DÜNYÂDA EDEB, ÂHİRETTE EBED... Rabbim Tüm Ecdadımıza Ganii Gani Rahmet Eylesin; bizleri de onlara hayrül'halef evlâtlar eyleyip cümlemizi Efendimiz (SAV) in komşuluğunda buluştursun... Âmîn wes'selâm...

Anasayfa