DUÂSIZ OLMAZ, DOSTSUZ OLMAZ; YA SİYÂSETSİZ?!...

NURİ KAHRAMAN2023-05-04 09:50:05

 

Bismillâh. Bugün 2.5..2023 salı; Kendinize duâ

etmiyorsunuz. Kendinizi duâdan uzak tutuyorsunuz.  Duâyı tanimiyorsunuz; o manevi merdiveni kullanmıyorsunuz.

 

*** RABBENÂ; EY RABBİMİZ...***

 ربنا 

Ey Rabbimiz diye O'na kucak acmiyorsunuz. Sâhi sizlerin hiç sıkıntısı, darlığı, sorunu, sitresi, bunalımı, kederi, tasası yok mu?

Biliyor musunuz; Furkan sûresinin son ayetini: 

Eğer dualarınız olmasaydı  Rabbiniz niye size değer verecekti?

Ramazanda çok mu dua ettiniz yoksa hâlâ duâya ihtiyacınız yok mu sanıyorsunuz? 

Yoksa elleriniz bagli mi ki yukarı kaldiramiyorsunuz.

 

ÖPÜN YEŞİL YAPRAKLARI!...

 

 Bahar mevsimi dua için bir vesile. Öpün yeşil yapraklarını buruşturun ve yüzünüze sürün ilahi aromayi. Doyasıya koklayın  ve kalbinizi dinleyin. Yakaladınız eşref saati; isteyin Yaratıcıdan. Çünkü muhtacsiniz ,muhtacız, muhtaçlar. Hakikaten ben neye muhtacım;  ah bir bilebilsen.

 

TATLARI KAÇIRAN, AKLI UÇURAN...

 

Lezzetleri balları tuz yapan ölümü çok zikredin. Çok zor bir iş. Dermana ne kadar muhtacsan, duaya da o kadar muhtacsin. De gel inanma. 

 

BİR AKŞAM, BİR DUYGU, BİR NEDİM ŞÂİR...

 

Bu akşam böyle bir duygu bastı beni bilmem nedendir. Bir ara Şair Nedim hayranı idim bilirsiniz; divan edebiyatı şairlerimizden...

 

"Ey Şuh! Nedima ile bir seyrin işittik;

Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde..."

 

SENİN ŞÂHIN KİM; ŞÛH, YA DA ŞEYH?

 

Peki şuh kim? Hangi şuh? Senin  şûhun kim? El öpmekle dudak aşınmaz demiş atalarımız; ne mutevazılık. Sen de gel, gurur kemendini parçala; öyle parçala ki asla bir daha sana yaklaşmasın. 

 

GEL DOST; BIRAK ŞU İNADI...

 

Bir pir, bir mürşid, bir üstad, bir delil, bir hikmet, bir mum, bir hece her zaman bulabilirsin. Asal sayıları 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 iyi öğren bütün işlemler bunlarla yapılır. Gel dostum inadı bırak da bereber dua edelim. 

 

* * * DUÂNIZ UMÛMÎ OLSUN...* * *

 

Biliyorum sen bu işi, dua işini çok seveceksin. Duanız herkese nasip olsun; kırma, yakma, yıkma...

Yüksek mesadelerinizle şununla karalamayı kapayayım. 

 

SİZ DE BENİ UNUTMAYIN!...

 

Hz.Ömer umreye gitmek ister; Efendimize, "Ya Resulâllâh;  umreye gitmek istiyorum" der. Efendimiz: "Kardeşceğizim; beni de duâdan unutma" der. Siz de beni duadan unutmayin  kıymetli dostlarım...

 

* * * * * Sâlih DÂNE'den Ömer ÖZDEMİR'e... * * * * *

 

Duâya dâir bu duygulu ifâdelerden sonra şimdi de, yine İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden diğer bir devre arkadaşımızın veciz seçkilerine geçiyoruz:

 

BİR ÂYET, İKİ VECÎZE, ÇOK HİKMET...

 

Hakkında *bilgin olmayan*

şeyin ardına düşme!

Çünkü kulak, göz ve gönül,

bunların hepsi ondan sorumludur. (isra:36)

……………………………………..

*Modernizm öyle birşey ki;*

 Sizi köylerde koyun çobanlığı yapmaktan utandırıp; 

Kentlerde köpek çobanlığı yapmayı medeniyet gibi gösterir...

……………………………………..

Eskiden dünyada,

görünüşte dağınık ama

*iç dünyâları derli toplu*

insanlar vardı.

Oysa şimdikilerin

dış görünüşleri derli toplu

*ama iç dünyaları dağınık.*

……………………………………..

***Dost vefalı olunca, düşman ne yapabilir? ****

……………………………………..

Kendi ahlâkını düşmanından dinle;*dostun gözünde her yaptığın iyidir.*

……………………………………..

Az ile yetin; gönlü zengin ol.

Maaşım yok diye, ihtiyaçlarım var diye kanadı kırık ve mahsun da olma.

Çünkü rızıkların sahibi Allah’tır.

* Hattat Hamid Aytaç*

……………………………………..

*Edep, terbiye ve iyi huy*

Allah 'ın nurundan bir ilaçtır.*

Onu başına koy; istediğin yere git. Her yerde îtibar görürsün. 

*Şeyh Sadi* 

……………………………………..

Kanaatkar ol; o zaman en çok şükreden sen olursun. 

Allah’ım; aklımıza mukayyet ol.

 

EBEDİYET KURGUSU, DOSTLUK VURGUSU...

 

Her iki arkadaşımızın paylaşımında da DOSTLUK VURGUSU var. Sıradan değil, sınırlı değil; nihâyeti sonsuza varan ebedî hedefli GERÇEK DOSTLUK. Yukardaki ilgili cümleleri tekrar hatırlamakla berâber, bunun üzerine aşağıda yer alan, gün içerisinde Fahri TOPAL ve Hasan IŞIK beylerin paylaşımında görüp sayfamıza alarak, faydalı olmak adına değerlendirdiğimiz ve bu bağlamda buraya da aldığımız metni bir okuyun ve DOSTLUK nedir, gerçek boyutu ve önemi nedir anlamaya, ya da bu konudaki his ve şuurumuzu tâzelemeye çalışalım inşâllâh. 

Hattâ, biz paylaşırken not düştüğümüz gibi;

 

"BU PAYLAŞIM SİYÂSET GÖZÜYLE DE OKUNMALIDIR..."

 

Cennette sizi arayıp soracak bir dostunuz var mı? 

Ya da cennette olursanız derdine düşeceğiniz kaç dostunuz var? 

Gerçekten sizi cennette özleyecek, arayacak, soracak, soruşturacak bir dostunuz var mı? 

Bu soruyu kendine samimi bir şekilde sor. Bu kadar arkadaşım var; acaba cennette bile beni özleyecek kadar samimi bir dostum var mı? 

 

DOST DOSTU CEHENNEMDEN KURTARABİLİR Mİ?

 

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kişi cennette iken şöyle der: Acaba falan arkadaşım ne yaptı? Halbuki onun arkadaşı cehennemde idi. Allah Teâlâ şöyle der: “Onun arkadaşını bunun hatırı için cehennemden çıkarın!” 

 

SÂDIK DOST, SAMÎMÎ ARKADAŞ...

 

Bunun üzerine cehennemdeki diğer kimseler onun ardından şöyle derler: “Bizim için bir şefaatçi yok! Ne bir dost ne de bir samimi bir arkadaşımız var!” 

(Şuara Sûresi 100-101)

 

"KEŞKE BİZİM DE CENNETLİK BİR DOSTUMUZ OLSAYDI!"

 

Cehennemdekiler, bu kişinin cennetteki bir dostunun şefaati ile kurtulduğunu görünce derin bir ah çekerler. 

Adam cennette ama yine de dostunu arıyor. Keşke bizim de cennetlik bir dostumuz olsaydı! 

 

DÜŞÜNSENİZE; NE ÜZÜCÜ!...

 

Düşünsenize bazılarının cennete giren hiçbir dostu dahi olmayacak! Ne üzücü değil mi? Şu dünyada binlerce dostun, arkadaşın, yirmi bin takipçin, yüz binlerce hayranın olacak ama hiçbiri belki de cennette seni arayıp sormayacak! 

 

SÂHİ, BU MÂNÂDA KAÇ DOSTUMUZ VAR?

 

Sahi şu kişi cennetliktir diye düşündüğümüz kaç dostumuz var? Varsa da bizim dostumuz mudur? 

Hasan Basrî şöyle dedi: “Mümin dostlarınızı çoğaltın! Zira kıyamet günü onların şefaati olacaktır.” 

(Beğavî Tefsiri Şuara Sûresi 100-101. ayet Tefsiri )

 

YÂ RABBÎ! DOSTUMU ÖZLEDİM; ONU YANIMA AL!

 

Bu soruyu samimi bir şekilde nefsimize soralım. Kaç tane arkadaşım ve dostum var cennette beni özleyecek? Ya Rabbi, dostumu özledim, onu da yanıma al diyecek? 

 

*** SİYÂSÎ DOST, HAKÎKÎ DOST... ***

 

Siyasi dostları saymayın! İş arkadaşlarını saymayın. Piknik dostlarını da saymayın. Sosyal medya takipçilerini de saymayın. Yokken yok olan, varken var olan dostlarınızı da saymayın... 

Samimi, dürüst, canınızı, malınızı gönül rahatlığıyla teslim edeceğiniz dostlar...

Yukarıdaki hadisin manasına yakın bir hadis şöyledir:

 

EY RABBİMİZ; ONLAR BİZİMLEYDİ!...

 

"...Diyeceklerdir ki: "Ey bizim Rabbimiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, her türlü iyi işlerde bulunurlardı." Allah Teâlâ: "Haydin gidin, cehennemde kalbinde bir dinar ağırlığınca iman ve yakin olan her kimi bulursanız, çıkarınız!" buyuracak. Allah Teâlâ onların suretlerini yakmayı ateşe haram edecektir. Artık bu şefaatçiler -yahut kurtarılacak olanlar- kimi ayağının üstüne, kimi de yarı inciğine kadar ateşe gömülerek içeriye dalmış bulunacaklar. Tanıdıklarını çıkarıp dönecekler..."

(Buhari 7439. Nesaî 5010.)

[Murat PADAK'tan iktibas]

 

SEÇİMLER, TERCİHLER; YOL ARKADAŞLARI...

 

Değerli dostlar. Tüm bu anlatılanlar arkadaşlığın, muhabbetin, dostluğun, bu anlamda tercihlerin çok önemli olduğunu, bu noktada sonu ebediyete uzanacak dostluk ölçüsüyle hareket etmemiz, bu şiârı gözetmemiz gerektiği açık değil mi? 

 

İLLÂ DA SİYÂSET İÇİN DEĞİL...

 

Bunu illâ da siyâset için söylemiyoruz ama, cenneti kazanmak için kendi kişisel bir hareket tarzımız, bir anlamda şeytana karşı bir siyâsetimiz olmak gerekmez mi? 

 

ŞEYTANA İKTİDAR, İNSANA MUHÂLEFET!?!...

 

Meselâ şeytan şu ya da bu mülâhazalarla şunları seç derken bizim îtiraz etmemiz, onların -belki bize öyle gelecek gibi- dünyâda faydaları olsa da âhirette kendilerine bile faydaları olmaz diye düşünerek, şahsî bir takım takıntılarımız olsa da tercihimizi yukardaki dostluk kriterleri noktasından yapmak gerekmez mi?

 

UZAYAN LÂFLAR, BİTMEYEN GÂFLAR...

 

Lâfı uzatıyoruz. Konu gâyet açık aslında. Meseleye bu açıdan baktıktan sonra kişi nereyi seçerse seçsin, kendi tercihidir; biz ona birşey diyemeyiz ama; meselenin bu boyutu ihmâl edilmemeli.

 

OY'UN YÂRINI; DÜŞÜN KÂRINI!...

 

Âcizâne öyle bir inancım var ki; Allâh CC rızâsı için iyi düşünülerek; milletin, memleketin ve ümmetin hayrı hesap edilerek verilmiş bir oy kişiyi âhirette kurtaracak en önemli amellerden birisi olabilir. Çünkü, "HAYRA VESÎLE OLAN ONU YAPMIŞ GİBİDİR." (Hadîs-i Şerîf;TİRMİZÎ)

 

*** O GÜN HER ŞEY İDİK-DİDİK!***

 

Son olarak; bu meyânda bir açıklama niteliğindeki bir dörtlüğümüzle yazıyı bağlıyoruz:

 

HAKÂRETLER  PAHASINA;

FİKİR BEYÂN EDİYORUZ! ZÎRÂ HERŞEY 

DİDİK DİDİK;                        OLAN YERE GİDİYORUZ!...

 

* * * * * SANDIKTAN SANMADIK(!)A; HER ŞEY! * * * * *

 

Tüm bunları harmanladıktan sonra, Rabbimiz bizlere, irfânî, siyâsî, ahlâkî, âilevî; 7'den 77'ye, helâldan harama, mübahtan mekrûha, iğneden ipliğe, dostluktan düşmanlığa, iktidardan muhâlefete, sandıktan sanmadık(!)a, iyilikten kötülüğe zerre miktarı her şeyin sorgulanacağı o günde sâlihlerle, sâdıklarla, mücâhitler, şehitler ve gâzîlerle, dâvâsı hak, inancı-ahlâkı berraklarla birlikte haşrolunmayı ve de sevdiklerimizle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmayı lûtfetmesi niyâzıyla diyor, tekrar dertleşebilmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...

 

Anasayfa