SÜTTEN KARPUZA, ŞAKADAN GERÇEĞE; BİRİ TATLI, İKİSİ ACI ÜÇ HİKÂYE...

NURİ KAHRAMAN2023-04-04 09:53:10

 

İstanbulda  bir ilkokul...

1955-65 ler, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozlarını içmek için sıradalar...

O günlerden yaşanmış bir anı:

 

MEHMET BEY ANLATIYOR...

 

"1960'lı yıllarda ilkokula gidiyordum.

Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; Abd'den yardım olarak gelmiş!

Bizim evde 100'e yakın keçi vardı, 30'dan fazla inek vardı.

Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu.

Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı.

 

CİCİLİ PAKETLER, ŞEN HAREKETLER...

 

Ama ben cicili paketler içindeki süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim.

Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; 'elindeki nedir?' diye sordu. Açıkladım... 'Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.' dedi.

 

BEN BİRAZ DURAKLADIM...

 

Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Ben biraz duraklayıp götürmek istemedim. 'Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!' dedi.

Ben okulda aldığım derslerden kendime güvenerek dedeme karşı geldim.

Söylediklerini okula gitmemiş dedemin cehaletine yordum.

Ona itirazlar ettim.

 

HEM SÂDIK, HEM HÂZIK...

 

Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. Güçlü bir köpeğimiz vardı. 'Git, süt tozunu süte çevir getir.' dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi.

 

SİZ BENİ ZEHİRLEMEK Mİ İSTİYORSUNUZ?

 

Götürdük ve önüne koyduk.

Ağzını koydu, yaladı, çekti, bırakıverdi; 'Siz beni zehirlemek mi istiyorsunuz?!.' anlamında hırsla bize baktı.

Saldıracak gibiydi.

Kabı aldık.

Dedem onu suda yıkadı.

Sonra bana 'git, evden bizim sütten getir.' dedi.

Evden yarım kilo kadar sütü götürüp yıkanmış kaba koydum. Yine köpeğin önüne sürdük.

Ağzını koydu.

 

DEDEM HİÇ OKULA GİTMEMİŞTİ, AMA...

 

Bir defa nefes aldı.

İki içimde sütü bitirdi. Dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu..."

 

GÂVURDAN DOST, ÇAKALDAN POST!

 

Ve bu dağıtılan süt tozlarından sonra Turkiyede ilk "Çocuk felci vakaları görüldü ve felç salgını başladı." Sonra ne mi oldu?

Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı...

Ne kadar manidar...

 

ARTIK UYANMA ZAMÂNI...

 

Bizi bomba ve silahlarla öldürenlerin, aşı ve yiyeceklerini masum gördüğümüz sürece daha çok aldanacağız.

Önce bizi hasta edip, peşine ilaç ve aşısını satıyorlar!

(Erdoğan DEMİR'den)

 

ÇOK İBRETLİK, ÇOK ÇOK HAZİN!...

 

15 yüz yılda İspanya'daki Endülüs Müslümanlarının son kalesi Gırnatayı haçlı orduları kuşatıyor. Kaleyi Müslümanlar güzel savunuyor zaman uzuyor.

 

BİR ELDE KUR'AN, DİĞERİNDE İNCİL!...

 

Bunun üzerine haçlı komutanı bir eline kuran bir elinde incili alarak kaledeki Müslümanlara   31 Mart günü" *Bu iki kitap üzerine yemin ederim kaleyi teslim ederseniz hiç kimseye zarar vemiyecğiz*" der. Müslümanlar istişare edip teslim olmaya karar verirler. 1 Nisan günü teslim olurlar.

 

EY DÜNYÂ; BU NASIL ŞAKA?

 

Haçlı komutanı sözünde durmayıp kaledeki bütün Müslümanların kılıçtan geçirilmesini emreder. "*neden verdiğin sözde durmuyorsun*" dediklerinde. O dün için geçerliydi diyerek bütün Müslümanları şehit eder. *İşte 1 Nisan o günden beri pek çok hırıstiyan ülkelerinde aldatma şakası olarak kutlanır*.

 

1 NİSAN; CELLÂDA TEBESSÜM!...

 

 Bizde de düşünmeden "*uyduk gariplerin modasına*"

Diyerek kullanılır. (İktibas)

Fikri OKUT'a teşekkürler...

 

Anasayfa