UZAT ELERİNİ ÖĞRETMENİM…

Erol KARAER2016-11-24 07:48:50


Sana hitabıma, yürekler dolusu sevgilerle başlamak istiyorum, öğretmenim? Bilmem yüreğimdeki sevginin ne kadarını dökebilirim satırlara. Belki güneşin yakamozlarda göz kırptığı gibi, belki de kırda biten papatya gibi. Duygulara kelime kılıfını geçirmek kolay değil ki? Ama gözler gönüllerin aynasıymış. Düşünce yelkenime rüzgâr oldukça nefesin, inan gözlerim sevgini yansıtacak.
Hani seherde tatlı bir serinliğe bürünür hava, titreyiverirsin aniden, gözlerin hep güneşin doğacağı tarafa bakar. Sınıfın kapısı da bana hep seheri anımsatır. Tebessümünle sınıfı aydınlatacağın ana kadar gözlerim kapıya takılı kalır. Yüreğinin sıcaklığını hisseder, o tatlı ürperişi tekrar yaşarım.

Bakışınla aydınlanıverir sanki sınıf. Her seslenişinde de bambaşka âlemlere yol bulurum. Kelimelerin ardındaki gizli dünyalar aşikâr olur birden. O meçhul âlemleri temaşa ederken, mana balına bulaşan kelimeler tat verir düşünce soframa. Fikirlerim yıkanır senin aydınlığında. Pırıl pırıl yarınlar tüllenir gözlerimde. Her doğuşunda yepyeni bir sayfa açılır. Bilginle suladığın satırlarda güzel düşünceler filizlenir. Ve hep doğuş bekler gözlerim? Sınıfla sonsuz arasında, etkiler- tepkiler silsilesi olan zamanı bir fanusa sıkıştırmak, bir hareketle zamanın farklı bir boyutuna geçip geleceğe giden yollara ışık ekmek ve şimdiyi geçip öteleri şekillendirmek isterim?

Hayır çok şey istemiyorum. İmkansız değil bu saydıklarım. Bilgi çekiciyle zamanı yontmak, fikir kalıbında ona şekil vermek zor değil elbet. Yeter ki gönüller aynı dili konuşsun. Kıpır kıpır yürekler yoğrulsun ümit teknesinde ve elinden tutulsun aklın, yollarda takılıp kalmasın diye. Seni çok hem de çok seviyorum öğretmenim. Bir demet çiçekle simgelediğim sevgimin, gönlümdeki manasını bir bilsen? Keşke sana, ağzını gökkuşağı ile bağladığım bir bohça yıldız sunabilseydim. Çiçeklerin albenili rengiyle adını yazabilseydim gökyüzüne. Kuşların cıvıl cıvıl sesiyle dile getirebilseydim teşekkürlerimi. Ah, sizi ellerinizden tutup kendi âlemimde gezdirebilsem, emek emek ektiğin tohumların goncasını gösterebilsem.

Bin bir türlü çiçekten gergef gibi ördüğün gönül tahtıma, seni oturtabilsem? Gönülnamemdeki en güzel hitap sanadır, öğretmenim? Hayatın meçhul sokaklarında, zirvelere giden yola beni sen koydun. Sana sonsuz minnet ve teşekkür borçluyum, öğretmenim. Ruhumu beden kalıbına hapsetmek istemiyorum. Ben dalgalarla coşmak, rüzgarlarla uçmak ayla konuşmak ve güneşle parlamak istiyorum. Günün son ayak izlerinin titreştiği gurubu değil, yepyeni muştularla kıpır kıpır seher vaktini yaşamak istiyorum. Akrep ve yelkovan kıskacında sıkışıp kalan zamanı aşmak anı yırtarak atiyi avuçlamak istiyorum.

Ben bahçede tomurcuk, elinde altın, önünde bembeyaz sayfa olmak istiyorum? Zihnim ve kalbim sanatkar ellerinde motif motif işlenmeyi bekliyor. Gönül hazinendeki cevherle donat beni öğretmenim. Hedefe sıkılmış kurşun gibi koşayım yarınlara. Cehalete hançer saplayıp irfanımla boğayım onu. Karanlık çehrelere güneş tohumu ekeyim. Her nefesle ilim soluklasın dünyam, aydınlığa gark olsun yeni ufuklar. Uzat ellerini öğretmenim, en içten duygularla bir kez daha öpeyim.

Millet hamurunu alın teriyle yoğuran o mübeccel eller, bir değil binlerce kez öpülmeye değer. Bu yolda ağaran saçlar ve nasırlaşan eller, en değerli hazinelere bedel.
Ne mutlu, yarınlar için çırpınan yüreklere!.. Ne mutlu, ilim yolunda tükenen ömürlere ve ne mutlu öğretmenliği meslek edinenlere!.. Nazire AYDIN Edebiyat öğretmeni.

      Bu duygularla bende Köy Enstitüsü yolu ve izinde yurtsever tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum..

 

Anasayfa