Esnaf bir arkadaşımın iş yerine uğradım. Hemen karşısında bulunan iş yeri sahibi ile sohbet ediyordu. Selam ve merhabadan sonra sohbete ben de katıldım. Konu bir şekilde yardımlaşmaya, ihtiyacı olanlara yardım etmeye geldi. Arkadaşım, “bakın yaşadığım bir olayı dinleyin” diyerek anlatmaya başladı:
“Otuz yıl kadar önceydi. İstanbul’da birkaç tane hatlı minibüsümüz var, iyi para kazanıyoruz. Fakat arabalarımız sık sık kaza yapıyor, çok masraf ediyordum. Üstelik tamir için peşinde koşar uğraşırdım. Sürekli böyle devam ediyor, beni yoruyordu. Bir arkadaşımın da birkaç minibüsü var, o da bizim gibi çalıştırıyor fakat onun arabaları kaza yapmıyordu. Zaman sonra bu durum dikkatimi çekti. Merakımı gizleyemedim, sordum.
— Arkadaş benim arabaların kazaları eksik olmuyor, bakıyorum seninkilerde kaza falan yok şeytan kulağına kurşun. Nasıl oluyor bu iş anlayamadım?
— Benim arabalar sigortalı.
— Benimki de sigortalı ya, sigortasız arabamı çalıştırılır?
— Sen anlamadın, benimki tam sigortalı.
— Bende trafik, kasko hepsi tamam, ne eksiği var ki?
— Bunların hepsi maddi sigorta, birde manevi sigortası var bu işin.
— Lafı dolandırmadan neyse söylesene.
— Bak arkadaş sen parayı kazanıyorsun, ya bir yerde biriktiriyor veya eğlencede vesaire harcıyorsun. Sen bir fakiri bulup yardım ettin mi? İhtiyacı olan birinin ihtiyacını giderdin mi? Kazandığın paradan bir kısmını da bu gibi işlere ayırdın mı? İşte ben bunları yaparak hem kendimi hem de arabalarımı sigortalıyorum.
Bugüne kadar duymamıştım böyle sigortayı, şaşırdım söylediklerine. Sonrada uzun uzun düşündüm. Doğru söylüyordu arkadaşım. Onun anlattıklarını ne biliyor ne de yapıyordum. İyi bir ders oldu söyledikleri benim için. Kararımı verdim tam sigortalı olacağım. O günden bu yana sigortamı eksiksiz yaptırıyorum. İnanın arabalarda daha kaza olmadı diyebilirim.”
Sohbet böyle sürüp giderken ben müsaade isteyerek yanlarından ayrıldım. Ancak arkadaşım nasıl sigorta olunacağını çok iyi öğrenmiş olmalı ki, kendisi hakkında öğrendiğim başka bir olayı da ben anlatayım.
İki adet yeni otomobil almak için bayi ile anlaşmış, arabaların on beş gün sonra gelmesini bekliyor. Arabanın gelmesine yakın bir kış günü kendi oturduğu mahallede ikamet eden ve üniversitede okuyan kız öğrencilerin kömür ihtiyacı olduğunu öğrenir. Bunların soğukta kalmasına gönlü razı olmaz. Hemen kömür almaya gider, beş yüz kilo kömürü alır, arabaya yükletir ve öğrencilerin evine götürecektir.
Daha hareket etmeden otomobil bayisi satış temsilcisi telefonla arayıp sevinçli ve heyecanlı konuşmasıyla şöyle der. “Beyefendi gözünüz aydın, otomobillerde kampanya yapıldı, yüzde onun üzerinde indirim var, dört bin lira az ödeyeceksiniz, hemen gelin görüşelim.” Telefon kapanır fakat kendisi adeta donup kalır, derin bir düşünceye dalar ve bir süre olduğu yerde bekler. Sonra zihnini toparlar, bayiye gider görüşür. Ardından da öğrencilerin kömürlerini evlerine götürür teslim eder.
İşte böyledir yaşananlar. Her hâdisenin altında bilmediğimiz nice hikmetler vardır. Tevafuk diye bir şey var. Allah onu senin karşına çıkardıysa bunun da bir sebebi vardır.
“Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah her şeyi bilmektedir. (Bakara/261)” Ayetinin dünyadaki yansımasıdır belki yaşananlar, kim bilir?
Böyle sigortalıya bizde dua edelim.
Allah gözüne yaş, tekerine taş dokundurmasın değerli dostum.