ETMİYORUM!

Erol KARAER2023-03-11 10:43:32

Demokrasilerde Helallik istemek yoktur!!!
İşte helallik ile ilgili bir dini bütün yazarın yazısından bir bölüm: 
Bir kimse diğerine, “Benim üzerimdeki bütün haklarını bana helâl et.” derse, o da “Helâl ettim.” şeklinde karşılık verirse, bütün haklarını helâl etmiş oluyor. Burada hak sahibinin, o şahsın üzerindeki haklarını bilip bilmemesi hükmü değiştirmiyor.
Maddî zarar giderilmeden ya da muhatabın kalbini tatmin etmeden “Hadi hakkını helâl et.” denilirse muhatap ya susmak zorunda kalır ya da içten helâl etmek istemediği halde “Helâl olsun.” diyebilir. Muhatabı bu şekilde zor durumda bırakarak yapılan helâlleşme, geçerli olmuyor.
Helâllik isterken muhatabımızın bizimle olan diyaloğunun ve moralinin en iyi olduğu zamanı kollamak mühim. Onun hakkına girdiğimiz için pişmanlığımızı ve üzüntümüzü karşı tarafa hissettirmeliyiz. Samimiyetsiz ifade edilen hiçbir şey muhatabın kalbinde karşılık bulmuyor çünkü. Yani ‘öylesine’ helâllik istemek doğru değil.
Siz üzerinize düşen vazifeyi yaptıktan sonra hakkını helâl edip etmemek muhatabınıza kalmış. Allah tarafından kişiye verilen helâl etmeme hakkının suiistimal edilmemesi gerekiyor. Öyle ki affetmenin ve hakkı helâl etmenin daha efdal olduğu Kur’an-ı Kerim’de ifade ediliyor: “Siz insanları affederseniz sizin için daha hayırlıdır.” Aksi halde kişi hakkını helâl etmezse kin tutma, kalp kırıklığı, düşmanlık gibi duygular süreklilik arz edebiliyor.
Önce tevbe etmeli
Kul hakları beş kısımda ele alınıyor. Bu hakların hepsi farklı helâllik şekilleriyle telafi edilebiliyor. Tabii önce yapılan hatalardan dolayı tevbe etmek lazım.
Malî: Hırsızlık, gasp, aldatarak veya yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi haklar malî kul haklarına giriyor. Bunlar için mal sahibi ile helâlleşmek gerekiyor. Şayet mal sahibi ölmüşse vârisine, hakka girilen miktarda paranın verilmesi şart. Vârisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa para, salih bir fakire ya da İslamiyet’e hizmet eden hayır kurumları ve vakıflara verilebilir.
Nefsî: Adam öldürmek, kişinin bir uzvunu kesmek ve kişiyi sakat bırakmak gibi haklar. Eğer adam ölmüşse velisi ile helâlleşmek gerekiyor.
Irzî: Dedikodu, iftira, alay, sövme gibi haysiyet ve şerefle ilgili haklar. Böyle bir hak yiyen şahsın, tevbe etmesi ve bizzat kendisinin helâllik dilemesi şart.
Mahremî: Başkasının çoluk çocuğuna hıyanet etmek bu kategoride değerlendiriliyor. Hak yiyen kişinin hak sahibi ile helâlleşmesi şart. Fitne ihtimali varsa kişi, sebebini açıkça ifade etmeden muhatabına, “Bendeki bütün haklarını affet.” demekle yetinebilir.
Dinî: Çevresindekilere doğru din bilgisi vermemek, kişilerin din bilgisi öğrenmelerine ve ibadetlerine mani olmak, insanlara ‘kâfir, fâsık’ demek, bid’at çıkarmak veya mevcut bid’atleri savunarak Müslümanların yanlış şeylere inanmalarına/ibadet etmelerine sebep olmak, açıktan oruç yiyerek veya açıktan başka haram işleyerek kötü örnek olmak bu haklardan. Bunların affedilebilmesi için de önce tevbe etmek ardından hak sahipleri ile helâlleşmek lazım.

Anasayfa