HİCAZDAN TÜRKİYEYE; MECÂZDAN HAKÎKÂTE...

NURİ KAHRAMAN2023-02-06 09:53:04

Ordu'da 2 ay kadar önce açılan ULU CÂMİ HALK KÜTÜPHÂNESİ bizim mûtad uğrak yerlerimizden birisi oldu. Çok güzel, sıcak, nezih bir ortam. Daha çok talebeler rağbet gösteriyor. Biz de istifâde ediyoruz. Günlük gazeteler, aylık dergiler reyonu var. Bol miktarda çocuk dergisi ve yayınları da. Tam istediğimiz gibi. Çay kahve de cabası. Allâh CC emek verenlerden, katkısı bulunanlardan râzı olsun.

 

OKUMAKTAN YAZMAYA...

 

Her neyse; bu cumartesi gittiğimizde öncelikle yerel gazetelere ve de özellikle bir defâ kendi yazılarimiza bakıyoruz. Epeydir yazıları telefon üzerinden gönderdiğimiz için boyutu konusunda bir fikrimiz olmuyor gönderirken. Bakıyoruz; kimi çok olmuş, kimi az. 

 

YERELDEN ULUSALA...

 

Her neyse. Yerellerden sonra ulusallara geçtik. Hafta sonu olduğu için bulmacalar da daha fazla oluyor. Biraz da onlarla meşgûl olduk derken Akit'in Her cumartesi düzenlediği Osmanlıca sayfada, Eyüp Sultan Câmii iç avlusunda mermer üzerinde de yer alan, yazarı bilinmeyen, anonim hâle gelmiş şu beyt gözümüze takıldı:

 

YETİŞMEZ Mİ BU ŞEHRİN HALKINA BU NÎMET-İ BÂRÎ;

HABÎB-İ EKREM'İN YÂRİ, EBÂ EYYÛB EL-ENSÂRÎ...

 

Mânâsı açık; Bu şehrin halkına Efendimiz SAV in en yakın arkadaşı Ebâ Eyyüb el-Ensari'nin varlığı açık bir şeref olarak yetmez mi? diyor kısaca. 

 

MEDÎNE'DEN EYÜP SULTAN'A...

 

Bu güzel beyte Antakya Müftümüz, Ordu İHL mezunu arkadaşımız Hacı KAHRAMAN Bey Hocamız ânında şu cümlelerle katkı verdi:

"Hem de ne yeter hocam. Eba Eyyüb el-Ensari değil şehre tüm ülkemize yeter. İslam aleminin Medine-i Münevveresi ne ise bizim ülkemize bir Medine-i Münevvere arasak Eyyüp Sultanın kabrinin olduğu o bölge olurdu."

 

GÜZEL YORUM, NEZİH HİSLER...

 

Biz de hocamızın bu güzel yorum ve nezih duyguları üzerine şu cümlelerle mukâbelede bulunduk: 

 

AVRASYA'NIN HAREM'İ

 

"Hacı Kahraman Hocam; hislerimize tercüman oldunuz. Teşekkürler. Değil ülkemiz, Asya ve Avrupanın tam ortası olması hasebiyle tüm bu iki büyük kara parçasına yeter. Bir mânâda, Üsküdar'daki HAREM ne ise, bu iki kıta arasındaki Türkiye odur; yâni Mekke'nin Medîne'nin uç karakolu burası. Rabbimiz bu şerefi bu topraklara lûtfetmiş; bunun farkında olmak her türlü güzelliğin başı. Rabbimiz tüm insanlarımız ve gelecek nesillerimizi bunun farkında olup o minvâlde hayat sürerek, Hz. Eyüp El-Ensârî'nin ardı sıra Efendimiz SAV  istikâmetinde gidip topyekun olarak komşuluğunda buluşanlardan eylesin; Âmin Âmin Âmin wes'selâm..."

 

TOPRAK GÜZEL , ÜLKE MÜNBİT; MİLLET ÜMİT..

 

Evet sevgili dostlar. Böyle güzel bir toprak üzerindeyiz. Rabbimiz değerini bilenlerden ve gereğini yerine getirme cehdiyle hayâtını geçirenlerden eylesin. Amin...

Son olarak ta bir tevâfukla sözümüzü bağlayalım inşâllâh. 

 

YÂSİN, KUREYŞ, ANTAKYA...

 

Değerli okurlar. Mazhariyetler bundan ibâret değil. Hacı Kahraman Hocamızın görev yaptığı Antakya'da geçen bir kıssa da var Kur’ân-ı Kerim’de. Hem de YÂSİN Sûresi'nin 2. sayfasında geçiyor. Onu da ayrıca ele alırız. Onun üzerine kitap bile yazmak geçiyor insanın aklından. İsmi; YÂSİN'İN 2. SAYFASI. Kitabı bilmeyiz ama bir köşe yazacağız bununla ilgili inşâllâh. Merak edenler şimdiden bir meâl ve dahası için tefsîre bakabilirler. 

Bir de, KUREYŞ Sûresi'ni de ülkemizle ilgili görmekteyiz, daha doğrusu, bin yıl İslâm’a bayraktarlık etmiş, yine işi ele alması için beklenen ve yegâne ümit olarak görülen aziz milletimizle.

 

CÜMLEYE SELÂM, MEVZÛYA DEVÂM...

 

İnşâllâh bunu da bir yazıda işlemek niyetiyle şimdilik sözlerimizi noktalarken; Yüce Mevlâ'mızdan milletimizin o günlerini tekrar görmeyi bizlere tez zamanda lûtfetmesi niyâzıyla berâber cümleye sevgiler-saygılar sunuyor, sevdikleriyle idrâk edecekleri sonsuz mutluluklar diliyoruz wes'selâm...

 

Anasayfa