KONYADAN LÜLEBURGAZA, ÂİLEDEN MUTLULUĞA...

NURİ KAHRAMAN2023-01-14 10:27:06

 

Şu an Konya'dayım. Konya'ya ilk defâ 1977'de İstanbul’da okurken yarıyıl tâtilinde okul olarak umreye giderken uğramıştık. Hattâ bize bir de ezan okutmuşlardı, yanlış hatırlamıyorsam KAPU CÂMİİ idi.

Kapu Câmii deyince de aklıma hemen Lüleburgaz geliyor. Lüleburgaz deyince de Konya! Çünkü orada bir Nûri Amcamız vardı; Konyalı Nûri TAŞPINAR. Lüleburgaz'da görev yaptığımız 5 yıl boyunca ilk saatlerden en sona kadar hep bizimle ilgilendi. Biz de her fırsatta dükkânına uğrardık. Bize Konya'dan, özellikle Kapu Câmii ve orada meşhûr âlim ve âriflerden Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'den ve vaazlarından çok söz ederdi. 

İşte şimdi Lüleburgaz'dan, Ensar Vakfı Şûbe Başkanı arkadaşımız güzel bir metin paylaşmış. Bu arkadaşımız sağolsun paylaşım konusunda bir marka. Hiç, mâlâyânî sayılabilecek boş şeyler paylaşmıyor.  Bu da onlardan birisi. İlgiyle okuyup istifâde edeceğinize inanıyorum. Buyrun:

 

ÂİLEDE BİRLİK, YOLDA BERÂBERLİK...

 

"Evli olanlara yada evlenecek olanlara bir nasihatim var 

 

_"Erken yaşta emekli oldum ben"

diye başladı söze...

_"Emekli olmadan evimi arabamı da almıştım...

Dört çocuğum var, onları da evermiştim"

Anlatırken gözleri yerde kendi ayakta...

_Bir ben, bir hanım, bir tas çorba, bir tas yoğurt, biraz turşu..

Gahersiz (kahırsız) ayağımızı uzatıp yaşardık...

_Ama daha ne yaşımız var ne yasımız çok şükür.

 

Hanım gezelim ne işimiz var der,

Yok derdim...

_Paramız var yahu elimiz ayağımız tutuyorken şu kaplıcalara gidelim der, 

yok derdim...

_Şöyle bir yürüyelim der,

Yok derdim...

_Beş lira harçlık ister, iki lira verirdim...

_Neden bilmem onun istediği kanalı bile açmazdım...

_Son beş altı senedir de onunla uyumazdım...

_Telefonla konuşsa uzatma kapat,

Bir komşuya hamur pişirip vermek istese tantana çıkarırdım...

_Ve güya hanımım CAN yoldaşımdı..

O bana CAN yoldaşıydı ama meğer ben değilmişim...

_Bir sabah uyandım yok...

Yastığının altında çorapları, tulbenti var, ayaklarını sildiği havlusu bile ıslak ama o yok...

_Kıldığı son vakit namazı sabah namazıydı,

öğlen namazından sonra topraktaydı benim hanım..!

_Evim, arabam, elimde TV kumandam, cebimde param...

Her şeyim bana kaldı...

O gitti...

Yalnız kaldım...

_Onun tüm istedikleri imkan dahilindeydi..

Ama ben istemedim... 

Sağlığım param gücüm kuvvetim ve karım varken ben hiçbiri için yoktum...

_Şimdi karım gitti ama ben hepsi ile var iken yok oldum...

_Şimdiki aklım olsaydı cümlesi bir geç kalınmışlık çığlığı...

_Şimdiki aklınızı, vicdanınızı can yoldaşlarınızdan esirgemeyin.

Evlatlarınız ne görecekse sizin kapınızda görsün...

_Dünyada misafiriz..

Kim kimden önce gider belli değil...

Eşlerinize güddüğünüz inat sizin vicdanınızda taş olur...

O'nun başucuna dikilmiş taşa bakar kalırsınız..."

 

NETÎCE-İ KELÂM, CÜMLEYE SELÂM...

 

Umarız beğenmişsinizdir. Sözü bağlarken, yine görüşebilmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyor, hayırlı, bereketli, uzun ömürler, sevdikleriyle berâber sonsuz mutluluklar diliyorum wes'selâm...

 

Anasayfa