Şunu başta kabul edelim; Ordumuz câmi ve buna bağlı bileşenlerinin oluşturduğu bir Anadolu şehri özelliğinden mahrum bir yer. Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidiniz, ilk gelen misâfiri, turist ya da yerel bir gezgin sorduğunda hemen götürüp gösterebileceğiniz ya da otantik donanımlar içerisinde ağırlayabileceğiniz, o şehri remzeden karakteristik kültürel bir muhiti vardır.
CÂMİ AZ; TÜRBE HİÇ YOK!
Ordu’da böyle bir şansınız var mı? Bu anlamda ne bir meydan, ne câmi, ne bedesten, ne arasta, ne kültürel muhit! Ordu belki de merkezinde türbesi olmayan tek şehirdir ülkemizde. Ve de câmisiz mahallesi bulunan tek kenttir aynı zamanda.
Târihî özellik bir yana, günümüzde de yerleşimimiz câmisiz konumda bu anlamda. Nitekim istatistiklere baktığımızda nüfus ve binâ yoğunluğuna göre durum şu: Merkezde 218 bin nüfusa karşılık 60 cami var. Bunlardan 27 tanesi de bina altlarında bulunan mescitlerden ibâret. Bu duruma göre merkezde her 2 bin 500 kişiye bir câmi düşerken, bu sayı Fatsa ilçemizde 514, Ünye ilçemizdeyse 430. Görüldüğü gibi merkezde câmi sayıları ilçelere göre en az 5 kat daha az. Bir de yazın merkezde faal nüfusun milyona dayandığı göz önünde bulundurulursa meselenin hassâsiyeti daha iyi anlaşılır.
MİLLETİN BAHÇESİ; BU DA NEYİN NESİ?
Durum böyleyken, kentimizin kent konseyi başkanı Ömer AYDIN ve onun Millet Bahçesi’ne yapılması plânlanan sembolik denecek derecede küçücük câmiye bile tahammülsüzlük gösterip “israftır, haramdır!” fetvâsı(!) mal bulmuş mağribî misâli, Mesut Zeki ÖZEL’in gazetesinde sürmanşet oldu.
Olay bununla kalmayıp, aynı zamanda sülâleden gazeteci M. Atilla ŞİMŞEK ve eski Belediye Başkan Yardımcılarımızdan Ayşe Bahar ÇEBİ tarafından bu fetvâ yaygınlaştırıldı. Paylaşımlara gelen olumlu, olumsuz yorumları, bu konudaki ibretâmiz yaklaşımları hep birlikte görmemiz bakımından ilerdeki zamanlarda burada sizlerin idrâkine sunmayı da düşünüyoruz. Yâ nasîp…
ÖMER AYDIN ve METİN GÜNDOĞDU...
Her neyse, gelgelelim, Kent Konseyi Başkanımızın başını çektiği kentsoyluların bu atağı Ordu halkı nazarında şaşkınlık ve infiâlle karşılandı. Büyük tepki topladı. Bu meyanda ilk fiilî tepki, Millet Bahçesi kararı ve ihâle târihini açıklayıp proje hakkında bilgi verirken câmiden söz eden ve bunun üzerine Ömer AYDIN’ın sert îtirâzına muhâtap olan AK Parti Ordu Milletvekilimiz Sn. Metin GÜNDOĞDU tarafından verildi. Ömer AYDIN da ânında uzun bir metinle berâber bizzat Metin GÜNDOĞDU'ya karşılık vererek kendisini savunmaktan daha çok dâvâsındaki ısrârını perçinledi.
Bunlar olurken dün de TDED, Ensar Vakfı, ORİMDER, Ordulular Vakfı Temsilciliği olarak bizim de aralarında bulunduğumuz, sendika, vakıf ve dernekler başta olmak üzere 50’ye yakın Sivil Toplum Kuruluşumuz bir araya gelerek, bu meyândaki tepkilerini seslendirip, câmiyi fazla görenlerin mesnetsizliğini delilleriyle ortaya koydular.
CÂMİYE TEPKİ MESNETSİZ VE ÜZÜCÜ!
Ordu Din Görevlileri Derneği Başkanı Ahmet GÜNDOĞDU’nun okuduğu ortak bildiride yer alan cümlelerden bâzıları şöyle:
“İlimizde faaliyet gösteren STK’lar olarak 19 Eylül stadyumunun millet bahçesi yapılması kararından sonra şehrimizin merkezinde var olan Cami sorununun 60 dönümlük alan içerisinde sadece bugünü değil yarınlarımızın da ihtiyacını karşılayacağını düşündüğümüz, büyüklüğü, işlevselliği ve estetik mimarisiyle sembol olacak bir caminin yapılması konusunda girişimlerde bulunduk. Büyükşehir Belediyesi ile görüşmeler ve toplantılar yaptık. Başkanımız Sayın Hilmi Güler’den bu konuda söz aldık. Fakat geldiğimiz süreçte bazı STK temsilcilerinin yapılacak caminin müsriflik olduğu değerlendirmeleri bizleri derinden üzmüştür. Bizler, yapılan açıklamalardan camiye tamamen karşıt olunmadığını itirazların eksik bilgi ve gözlemlerden kaynaklandığını düşünüyoruz, veya böyle olduğunu umuyoruz.”
“KIRK YILLIK KÂNİ, OLUR MU YÂNİ?”
“Bu sorun ilimizin gündeminde yaklaşık 40 yıldır devam etmektedir. Bilindiği üzere ilimizin merkezinde bulunan 2 tane tarihi camimiz vardır. Atik İbrahim Paşa (orta) Cami, diğeri de Aziziye (Yalı) Camiidir. Yaklaşık 200 yıl önce yapılan bu camilerimizin cemaat kapasiteleri 600-700 kişiliktir. Ayrıca bahsini yaptığımız camilerimizin tarihi olması ve sit alanı içinde bulunmaları nedeniyle yıkılıp yenisini yapma veya büyütülememe gibi durumlar göz önünde tutulduğunda camilerimiz her haliyle yetersizdir. Bugün itibarıyla ihtiyaçları karşılama noktasında butik cami konumundalar.”
BU İHTİYÂÇ DAHA DA BÜYÜDÜ...
Hatırlamak gerekir ki; merkezde fonksiyonel özellikleriyle sembol cami yapılma meselesi daha önce şehrimizi yönetenler tarafından defalarca gündeme getirilmiş, hatta 100 bine yakın imza toplanmıştı. Bu imzalar sonrasında Orta Câmi genişletilemediği için yanındaki alana yeni bir câmi düşünülmüştü ve tartışmalara sebep olup öyle kalmıştı. Bu ihtiyaç meselesi yeni değil yâni.
Ayrıca, merkezin esasında hükümet câmii diyebileceğimiz büyük kapsamlı bir temsil câmii de yok. Biz bunu defaatle dillendirdik. Şimdi uzatmayalım ama Ordu’nun merkez câmii deyince herkesin hemen aklına gelen tereddütsüz bir câmii yok.O anlamda meydan gibi bir meydanı da olmadığı gibi.
BULANCAK SARAYBURNU; LÜLEBURGAZ SOKULLU?
Değerli dostlar; bilindiği üzere İslam medeniyetinin şehir planlamasında camiler en merkezi konumdadırlar.Bu meyânda, Anadolu şehirlerinin karakteristik özelliği, merkezde bir cami ve etrafı meydan ve çarşı, oturma, tenezzüh yerleri; yani, minareleri çevreleyen ağaçları, oturma ve piknik yerleri, çay ve kahvehâneleri, kıraat hâneleriyle Millet Bahçesi. Bu azîz millete câmisiz bahçe yakışır mı hiç? Geçen hafta Bulancak'taydık. Sarayburnu Câmii'nin etrafi Millet Bahçesi olarak düzenlenmiş. Ne kadar güzel. Ordu'nun maalesef böyle bir şansı yok.
HACI BAYRAM, EMİR SULTAN!
Ordu Millet Bahçesi bu anlamda da, eski vâlilik binâsı, stadyum, hükümet, orta, yalı câmiler. Ortaya da, Buharalı Şeyh Şâkir Kabristanlığı türbeye dönüştürülüp kalan kısımlar da tamamen park olmak üzere plânlansa ve bir sit alanı olarak geleceğe ikram edilip zaman içerisinde orası Ordunun bir Hacı Bayram ya da Emir Sultan misâli bir merkezi olabilseydi.
Öyle ya; 30 bine yakın üniversite talebesi var. Bir o kadar da ilk, orta, lise talebesi. Orduya böyle çok fonksiyonlu bir merkez gerekirdi ama maalesef böyle bir dert, irâde ve ufuk yok. İsimlerin yanında sıfat çok; Medeniyet Tasavvuru, Gönül Sultanları, Osmanlı, Selçuklu, Şanlı ecdad lâfları ve ümitler, hayâller de çok da sonuçta netîce ortada.
BUHARALI ŞANS, BURALI FRANSIZ!
Tekrar söylüyoruz, Buharalı’nın şehrimizde bulunması sıradan bir tevâfuk değil. Bu isim etrafında şehre bir özellik ve de güzellik kazandırmak mümkün, bu noktada bu hazîre bir şans ama kentin elitleri şu küçücük câmi için bile hop oturup hop kalkarken, türbesiyle berâber Hacı Bayram misâli bir külliye ve kültürel muhitten nasıl söz edeceksin; hele hele ekâbirimiz de âidiyet ve de tüzüklerine rağmen meselelerimize böylesine fransızken?
SÂDECE DERTLEŞMEK ADINA!
Bize göre bu mesele tartışıldığından çok çok daha büyük. Ama kimsenin umurunda değil. Daha önceleri çok yazdık ne okuyan ne yazan ne de soran ama sizler için tekrar güncelleriz, sâdece dertleşmek adına inşâllâh. Bu günlük bu kadarla yetinelim.
Değerli dostlar; bakalım, dün yapılan etkinliğin netîceye nasıl bir katkısı olacak? Görelim Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler. Her şeyin bizler, sizler, gençlerimiz, millet-memleket adına hayırlısı olması dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar wes'selâm!...