Canım yürüyüş yapmak istedi. Dün, Bucak Mahallesi Kemer Köprü civarında ki evimden çıkarak Akyazı’da ki işyerimize kadar yürüme kararı verdim kendime.
19 Eylül stadyumuna doğru gelirken sağlı sollu hatalı park yapan araçları görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Yüncüler sokağı girişi, kömür pazarı civarı kaldırımlar dahil hep otoparka çevrilmiş resmen. Yürümek için cambaz olmak lazımmış maalesef Ordumuzda…
Tahılda bir mağazaya uğrarken de sağımda dilenci, solumda dilenci. Çoluğundan çocuğuna, gencinden yaşlısına varıncaya kadar en az 10 kişi önüme çıkarak el açtılar. Neyse ki kendimi şükür Köprübaşına atabildim. Ama ne atmak oldu biliyor musunuz?
Köprübaşından, Yenimahalle girişine kadar ne kadar tablacı varsa sanki hepsi burada dersiniz. Yenimahalleden eski otogara kadarda ortalık resmen semt pazarı olmuş. Elli kere dedik ki, şu eski otogar ile öğretmenler sitesi arasını semt pazarı yapın diye ama anlayan kim? Duyarlılık, hassasiyet gösteren kim?
Kendimi işyerine zor attım. Biraz dinlendikten sonra Medikalin karşısında bir eczaneye uğradım. Arkadaş daha eczaneye uğramadan hasta önü ve yanında ki bankamatiklerin önü dilenci kaynıyor. Aman Allah’ım diyerek karşıya eczanelerin lokantaların olduğu yere geçtim. Üzgünüm ama inanın burada da manzara yine aynı.
Sağım işgal, solum işgal. Aklıma sağım yalan, solum yalan türküsü geldi. Ve ben dün akşama kadar da bu türkü ile günümü gün ederek yarını düşünmeye başladım. İnşallah yetkililer, ilgililer gereğini yapar diye düşünüyorum.