Öyle bir milletiz ki öyle! Bütün olumsuzluklarda hızımıza yetişene aşk olsun. Trafikten başlayalım isterseniz. Ordu’da son bir hafta içerisinde toplamda yaklaşık 780 araca aşırı hız yüzünden ceza yazıldığını önceki gün haberimizde belirtmiştik zaten.
Gürültü kirliliği adına meslektaşım, değerli abim gazeteci Şafak Deliçakar bir çok kez köşe yazısı yazmıştı. Son iki haftada yaşadıklarımdan dolayı Deliçakar’a hak verdim. Araçlarda ve motosikletlerde ki egzoz gürültü kirliliği gece, gündüz hat safhada. Buna bir de aşırı hız eklenince insanın yüreği ağzına geliyor.
Kaba kuvvet ve argoda da üzerimize yok ha bilesiniz. Şiddete o kadar meyilliyiz ki, ağzımızdan çıkan sözleri kulağımız bile duymuyor sanki. Fiziksel ve sözel şiddette de elimize su döken çıkmaz. Ben bir bayan olarak sokakta yürürken, kulaklarımı tıkamak zorunda kalıyorsam gerisini de siz düşünün artık.
İşgal ve işgaliyelerden de ayrı bir dert çekiyoruz. Sokaklar işportacı ve pazarcılarda, kaldırımlar işyerleri ve araçlarda yani anlayacağınız adım atmaya bin hacet lazım bu şehirde. Özellikle kaldırım işgalleri artık pes dedirtiyor insana.
Dilenmekte de sanırım bölgemizde bir numarayız. Çünkü adım başı bir dilenci burnumuzun dibinde bitiyor. Elinde peçete, kalem, mendil, çöp arabası olan herkes bir Allah rızası için çekiveriyor hemen. Koskoca sapasağlam insanların bile el açtığı bu şehirde artık insanları tanımak ve anlamakta maalesef mümkün olmuyor.
Hoşgörüyü, anlayışı yitirmek üzeriyiz. Öyle ki artık hangi birine diyecek durumdayız. Çıldırmaya az kaldı bilesiniz…