İslam, toplum hayatında huzur ve sükûnetin hakim olmasını amaçlar. Bunun için iyilik ve fedakârlığı, yardımlaşma ve paylaşmayı emreder. Kötülüğü, bencilliği ve cimriliği ise yasaklar. İnsan, yaratılışı gereği bir diğerinin ilgi ve sevgisine, yardım ve desteğine ihtiyaç duyar.
Cenâb-ı Hak“Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık.Bir kısmı diğerini istihdam etsin diye çeşitli alanlarda kimini kimine, derece derece üstün kıldık.(Zuhruf, 43/32.) buyurarak bu gerçeği bize haber verir.
İnsana düşen sahip olduğu imkanları bencilce
kullanmak değil, elindekileri kardeşleriyle
paylaşmaktır. İşte insana paylaşma bilinci kazandıran, böylelikle dünya ve ahiret mutluluğuna,nihayetinde Rabbinin rızasına kavuşturan tüm ibadetlerin ortak adı infaktır.İnfak, kişinin Allah’ın kendisine emanet ettiği mal ve servetten, maddi ve manevi nimetlerden başkalarını da yararlandırmasıdır. Bütün canlılara iyilik yapma ve yardımda bulunma çabasıdır. Anne babaya, eş ve çocuklara, yakın ve uzak akrabaya,arkadaş ve komşulara hasılı tüm insanlara faydalı
olma gayretidir.
2022-2023 eğitim ve öğretim yılının gelmesiyle okullar başlıyor bu vesileyle imkânı olmayan öğrencilerin her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi, Üniversitede okuyan öğrecilere burs verilmesi insanlık adına çok önemlilidir işte bu yüzden İnfak, insanın fıtratında var olan yüce duyguları ve insanlık adına harekete geçirir. Böylece Kişinin nefsini arındırmasına, çevresiyle ilişkisini güçlendirmesine, üzüntü ve kederden kurtulup Rabbinin hoşnutluğunu kazanmasına vesile olur. Nitekim Cenâb-ı Hak bir ayet-i kerimede şöyle buyurur: “Mallarını gece gündüz; gizli ve açık infak edenler için Rableri katında ecirler vardır; onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.(Bakara, 2/274.)Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.(Bakara, 2/195.) Ayet-i kerimedeki “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” emriyle Yüce Rabbimiz, cimrilik edip Allah yolunda infak etmekten kaçınmanın, hem fert hem de toplum için tehlike oluşturacağını haber vermektedir.Her alanda olduğu gibi infak konusunda da en güzel örneğimiz Resûl-i Ekrem (s.a.s)’dir. O, ümmetini daima cömertliğe, kanaatkârlığa,paylaşmaya ve yardımlaşmaya davet etmiştir.
Ecdadımız zekat, sadaka,hayırları ile zayıfların yanında gönüllü yardımları ile zengin ve fakirler arasında iyilik köprüleri kurmuşlardır.buna en güzel örnek peygamberimizdir.Yardımlaşma ve paylaşmada,vede insan sevindirme hususunda ki bir örnek hareketine gözatalım.peygamberimiz bir defasında bir koyun kesmiş kestiği koyundan geriye ne kaldığını Hz. Âişe validemize sormuş, “Sadece bir kürek kemiği kaldı Ya Resûlallah!” cevabını alınca, “Ey Âişe, desene bir kürek kemiği hariç tamamı bizim oldu.(Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 33.)buyurmuştur.
Peygamberimiz bu veciz ifadesiyle verdiğimiz kadar kazandığımıza ve Allah yolunda harcamanın bereketine işaret etmiştir. Bir başka hadisinde ise müminleri şu sözlerle iyiliğe teşvik etmektedir:“Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Her kim de bir Müslüman’ın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
Bu konuda Hanefî mezhep imamımız İnfak etnek illede zengin olma koşulu aranamış bir sınırda koymamış müslümanların imkanları nispetinde ikramda bulunmalarını tavsiyede bulunmuştur.
İnfak muslumanlar arasında en yaygın kardeşlik dayanışmasıdır
Buna hocası ile öğrencisi arasında geçen örnek bir hayat hikayesinden örnek vermek istiyorum."Alimlerden biri, talebesi ile gezerken, bir tarlanın yanındaki ağaçlardan birinin altında eski bir çift ayakkabı gördüler. Belli ki civarda çalışan birisinin ayakkabısıydı.
Talebe :
"Hocam bu ayakkabıyı saklasak da, sahibi geldiğinde ayakkabısını bulamayınca, o anki halini seyretsek, ne dersin ? " dedi.
Hocas:
"Sevincimizi başkalarının üzüntüsü üzerine kurmak doğru değildir. Gel şöyle yapalım; sen zengin bir ailenin çocuğusun, bu ayakkabının içine bir miktar para bırak, sahibi gelip bunu gördüğü zamanki sevincini seyredelim" dedi.
Talebe bu teklifi daha güzel buldu ve adamın yakkabısının içine bir miktar para koydu.Hocası ile görünmeyecek şekilde bir ağacın arkasına saklandılar.
Bir müddet sonra, ayakkabının sahibi geldi. Elbiselerini değiştirdi, ayakkabısını giyerken içinde bir şey olduğunu farketti. Baktığında bunun para olduğunu gördü. Bir müddet etrafına bakındı, hic kimseyi göremeyince, dizleri üserine oturdu ve ellerini açıp:
" Ya Rabbi, eşimin hasta, çocuklarımın aç olduğu
Sence malumdur, verdiğin bu nimet için Sana sonsuz şükürler olsun," deyip gözyaşlarına boğuldu ve uzun bir süre ağladı. Bunu gören Hoca ile talebesi de göz yaşlarını tutamadılar...
Sonra Hoca talebesine döndü :
" Bu ilk tekliften daha güzel olmadı mı , şu an daha mutlu değil misin?" dedi.
Talebesi:
" Evet Hocam,
Allah sizlerden razı olsun şimdi saha çok sevinçliyim."
Şimdi sormak istiyorum insanların mutlu olmasına vesile olmak gerçekten değmedimi?
İnfak, insanın fıtratında var olan yüce duyguları harekete geçirir. Kişinin nefsini arındırmasına, çevresiyle ilişkisini güçlendirmesine, üzüntü ve kederden kurtulup Rabbinin hoşnutluğunu kazanmasına vesile olur. Allah ve Resûlüne gönülden bağlanan müminler, tarih boyunca infak bilincini kuşanmış, yardımlaşmayı hayatlarının merkezine almıştır.Allah yolunda harcamanın bereketine işaret etmiştir.sevgili peygamber sav efendimiz bizleri şu hadisleriyle iyiliğe teşvik etmektedir: “Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah da onun bir ihtiyacını giderir.Her kim de bir Müslüman’ın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada bir Müslüman’ın ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.(Müslim, Birr, 58; Tirmizî, Hudûd, 3) Günümüzde baktığımızda Ecdadımız insanlık adına yapmış oldukları eserleri görmekteyiz.Sahip oldukları ilmi ve iktisadi birikimlerini başkalarıyla paylaşmıştır. Cömertlik ve fedakarlıkta hep ön safta olan ecdadımız, infakı kalıcı hale getirmiş, yaşadıkları her coğrafyada vakıf ve merhamet medeniyeti inşa etmiştir.Kamil odur ki, koya dünyada eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser.” (Mevlana)
Yeryüzünde hayrın ve hasenatın, iyiliğin ve güzelliğin hakim olması için çalışmak bizim köklerimizde vardır. Bu gün de aziz milletimiz aynı şuur ve gayeyle iyiliğin öncüsü, insanlığın umudu, huzurun ve güvenin teminatı olmaya devam etmektedir
Ne mutlu ki Allah'ın rızasını öne alarak bütün işlerinde rızaya mazhar olanlara, insanlık için yatırım yapanlara, eserler bırakanlara,insanların tebessümlerine vesile olanlara.