Söz uyumlu bir Gezgine benzer. Sessizce düşer rüzgarların önüne, dört yanı ve beş kıtayı dolanır. Sözün mekanı bulutların üstündedir. Günü geldiğinde iner yeryüzüne.. Duyabilen kulaklara mihman olur. Ve söz sesten bir Gömlek giyer.. Kimi zaman notalarla beslenir, Deyiş olur, Türkü olur, Ağıt olur, Efsane olur.. Ve nice Gönüller onunla bir teselli bulur..
Sözü duymak ‘Gönül Kulağı’ ile olur. O öylesine büyüktür ki ; Dosttan gelen ve dosta giden yollar hep Gönülle doğruyu bulur…
Anadolu toprakları Destanlar ve Efsaneler yurdudur. Ve bu topraklarda bulutlara sığınmış dinlenen nice Efsaneler, nice Destanlar vardır. Onlar bir gün düze İnip, Gerçeği ifade edeceği günü beklerler.. Yalanlar ne kadar çok anlatılırsa anlatılsın, asla Gerçek kadar güçlü olamazlar.. Ve gerçekler ne kadar inkar edilse de, ortadan kalkamazlar…
Aslında,
Söz bir gerçektir.. Gerçekler yalan ülkesinde, beyaz bir Güvercin gibi, sabırla havada dolaşır. Ve günü gelince yere inip, Haksızlığa, Zulme karşı amansızca savaşır… Dünden bugüne, bugünden de yarınlara, Hakk ve Haklıdan Yana, hiç bitmeyen bir umut taşır…
Söz bu.. Kah çıkar Gökyüzüne, kah iner Yeryüzüne, dünden bugüne, bugünden yarına ve yüzyıllar ötesine ulaşır.. Sözün ömrü uzun olur….!