İki yüzlü olmayınız. Hem Allah'ı sevdiğinizi ve hem de insanlardan nefret ettiğinizi söyleyemezsiniz. Çünkü ’sevgi ve nefret tıpkı yağ ve su gibidirler.’ Onlar birbirine karışmazlar…
Allah'ı gerçekten seven bir insan, insanları da sever.
Diğer insanlara merhamet ve elinden geldiğince anlayış göstermeye çalışır.
Ve zaten onun içindir ki, Allah dostu koca yunus bile:
-‘’Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü’’ der..
İnsanlar birbirini sevdiğinde, mutlaka Allah sevgisi de devrededir.
Yani iki sevgi öylesine iç içedir..
Sevginin boş gönüllerce ve sahte sözlerle ifade edilmesine hiç gerek yoktur. Çünkü o eylemde görülür. Sevgi bir anlamda ‘sessizliğin dilidir.’
Öyle ki, tek söz bile edilmeden anlaşılır ve kabul edilir.
O bütün insanlığın ortak dilidir ve akılla değil de, gönülle bilinir..
Kendi dışındaki dünyada, bilim ve teknolojide ne denli çok ileri gitse de, insanı insan yapan ‘kendi iç değerlerinde çok gerileyen insanlığın’ büyük bir çıkmaza girdiği şu fani dünyada, bir gün sevgi bütün insanların gönüllerinde serbestçe aktığında, elbette ki kin, nefret, acı, zulüm, savaş ve gözyaşı olmayacaktır. Ve işte ancak o zaman barış yeryüzünde Hakk’ın yüce hükmünü sürdürecek...
Gönlümüz bilgeliğin aydınlığıyla dolar ve bu geçici dünyada hayat yolculuğu karanlıkta değil aydınlıklar içinde umut ve gönül huzuruyla yaşanır ve cenneti yaşarken de bu dünyada yaşayabiliriz...