Meslektaşım ve gazetemizin köşe yazarlarından gazeteci Şafak Deliçakar’ın bu ay içerisinde, ‘Siyasetin Seviyesi’ başlığı ile paylaştığı iki yazıyı da defalarca okudum. Baştan sona kadar her iki yazısında haklı olan Deliçakar’a hak vermemek inanın elde değil.
Millet İttifakı içerisinde olan bir başka tabirle yuvarlak masa etrafında toplananlar, kendi içlerinde kendilerine öyle kurşun sıkıyorlar ki. Benim buradan anladığım şudur. Millet İttifakı bölünme, parçalanma ve kopma noktasına gelmiş. Çok yakında bu ittifaka çatladı gitti deriz.
Her iki ittifakın dışında kalan ve yeni yeni kurulan diğer siyasi partilerin de durumları ortada. Kimileri ittifak oluşturmak peşinde kimileri de meclise girmek için her yolun mübah olduğu düşüncesi içerisinde bir yol tutturmuş gidiyorlar.
Milli Görüşçü Saadet Partisi (SP) ile başlayan bölünme, parçalanma ve kopma kıvılcımına bakalım daha kimler dahil olacak. Görünen o ki, ittifak sayıları ikiden üçe, hatta dörde çıkabileceğidir. Peki bu durum kimin işine yarar?
Kimin biliyor musunuz? Başta Cumhur İttifakı ve HDP’nin işine yarar. Benden söylemesi. Siz bölünüp, parçalandıkça Cumhur ve HDP’nin de ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
Görünen köy klavuz istemiyor. Bakın Türkiye’de siyaset nerelere geldi. Muhalefetin içerisinde kötünün iyisi bile kalmamış. Nasıl siyaset yapılır? Hala akıllarına bir sokamadılar gitti.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin yıllar önce parti bünyelerinde kurdukları Siyaset Akademisinin ne olduğunu, neye yaradığını, nasıl işlediğini bakın bugünlerde daha iyi anlıyoruz. Hiç olmasa işe buradan başlasanız.