İngilizce “information (Bilgi)” ve “pandemic (Salgın)” sözcüklerinden “infodemic” şeklinde türetilmiş ifadenin tercümesi “Bilgi Salgını” olsa da, aslında kast edilen şey “Yalan Salgını” veya “Bilgi Kirliliği” dir.
Covid-19 salgını döneminde DSÖ-Dünya Sağlık Örgütü (WHO-World Health Organization) tarafından kullanılmaya başlanan bu kavram: çözümü zorlaştıracak şekilde bir sorunla ilgili aşırı miktarda bilgi oluşmasından ve yanlış bilginin geniş ve hızlı yayılmasından, dolayısıyla ortaya çıkan komplo teorileri ve bilim dışı açıklamaların çok hızlı yayılması üzerine kullanılmaya başlandı.
Çünkü o dönemdeki covid-19 salgınına ilişkin hastalık anksiyetesini, psikolojik krize dönüştüren ve virüsten daha tehlikeli bir diğer salgın haline getirmişti.
İçinde bulunduğumuz çağda, insanlığın en büyük sorunu haline gelen infodemiye, her konuda ve alanda sıkça rastlıyoruz.
Doğruluğu kanıtlanamamış bilgi kirliliği oluşturarak; kolektif travma yaratmak, toplumların psikolojini bozmak, toplumsal bağışıklığı, direnci, güveni veya tepkiyi ortadan kaldırarak; insanların ve toplumların ruh ve beden sağlığını bozmayı amaçlayan bir salgın türü haline dönüştüğü için de infodemi bilimsel olarak incelenmesi ve irdelenmesi gereken bir konu halini aldı.
İnfodeminin toplumlarda panik ve korkuya sebep olduğu, hastalıkla mücadeleyi güçleştirdiği aşikâr. Örneğin “covid-19 aşısının kısırlık yaptığı” infodemisi nedeniyle aşı olmak istemeyen bir kesim tarafından yapılan protesto gösterileri benzeri eylemler aşılama sürecini uzatarak zora sokmuştur.
Bu örneğin benzerlerini siyaset, ekonomi, dış politika gibi her alanda görmek mümkündür.
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün yürüttüğü infodemi (bilgi salgını) araştırmasında hayret verici veriler elde edilmiş. Bunlardan bazıları şöyle:
Toplumun,
· %77’si dünyada halkın hiç haberdar olmadığı önemli şeyler olduğuna inanıyor.
· %63’ü siyasetçilerin kararlarının ardındaki gerçek niyetlerini vatandaşlara söylemediğine inanıyor.
· %51’i siyasi kararları etkileyen gizli örgütler olduğuna inanıyor.
· %45’i ise hükümetin bütün vatandaşları gözetlediğine inanıyor.
· %52’si hükümetlerin verdiği istatistiklere güvenmiyor.
· %56’sı korona virüsün ABD ya da Çin gibi büyük güçler tarafından üretildiğine inanıyor.
· %50'si Çin’deki bir laboratuvarda üretilen virüsün bir kaza sonucu dünyaya yayıldığına inanıyor.
· %44’ü hükümetlerin yaşlı nüfustan kurtulmak için bu virüsü ürettiğine inanıyor.
· %40’ı covid-19’un ucuz bir tedavisi olmasına rağmen gizlendiğine inanıyor.
Başka bir araştırma da ise internette yayınlanan yanlış bilgilerin, doğru olanlardan 6 kat daha hızlı yayıldığını göstermiş.
İnfodemiden korunma yollarının başında, sosyal medyada karşılaşılan siyaset, ekonomi gibi her alanda paylaşılmış bilgiye inanmamak ve doğruluğunu tespit etmeden paylaşmamak geliyor.
Sosyal medyadaki içeriklere bakarken sorgulayıcı olmak, şüphe duyulan bilgileri doğrulamak için zaman ayırmak gerekiyor.
İnfodemi aslında bir halk sağlığı problemidir. Çünkü yanlış yayılan her bilgi halk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Whatsapp gruplarından tutun da internetteki güvenilirliği tartışılır birçok paylaşım sitesine, hatta bazen nispeten güvenilir sayılan haber sitelerine kadar her yere bulaşmış bir salgın söz konusu.
Elbette bu yalan ve yanlış haberleri çıkartan, bu dedikodulardan çıkar sağlayan kötü niyetli bir kesim olsa da bilgi salgınlarının yayılmasına aracılık eden maalesef çoğunlukla iyi niyetli insanlar oluyor hep.
Bilinmezlik durumlarında herkes eline ulaşan ve faydalanacağını düşündüğü bilginin sevdiği, değer verdiği insanlara da fayda sağlamasını istiyor. Bu da bilgi paylaşma çılgınlığına dönüşüyor.
Yazarken, paylaşım yaparken ve hatta arkadaşlarımızla konuşurken normalde davrandığımızdan çok daha dikkatli davranalım. Mümkünse her bilgiye şüpheyle bakalım. Kesinliği saygın ve güvenilir kurum ve kaynaklar tarafından ispat edilmemiş bilgileri asla yaymayalım.
Özellikle gazetecilerin ve köşe yazarlarının hangi konuda olursa olsun, yapacakları bilgi paylaşımlarında çok dikkatli ve özenli olmaları gerekiyor. Çünkü basın, içinde bazı art niyetlileri veya manipülatörleri barındırsa da, günümüzde hala en güvenilir bilgi mecrasıdır.
Basının infodemiye neden olabilecek, ihtimalen veya madden vereceği bir yanlış bilgi, siyaseti de ekonomiyi de karıştırıp çökertir ve mahvedebilir.
Allah korusun! İç savaşlar bile infodemiden çıkıyor. Dış politikada ülkeleri zor durumda bırakabiliyor. Son derece tehlikeli sonuçlara sebep olabiliyor.
Geçmiş, infodemiden kaynaklanmış bu tür ve çok üzücü örneklerle dolu.
6-7 Eylül ve Gazi Mahallesi olayları, Maraş, Çorum, Sivas Madımak Oteli katliamları ve benzeri son derece üzücü örnekler yalan ve yanlış bilgilerin hızla yayılması ile oluşmuş infodemilerin sonuçlarıdır.
Bilgi silah gibidir. Doğru kullanıldığında bizi korur, kötü ellerde yanlış kullanılırsa Azrail’imiz olur…
***
Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz değerli gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.