Amacı doğru haber vermek ve her olumsuzluğu eleştirmek olması gereken basını, amacı yalan haber üretmek ve algı yaratmak haline çevirmeye çalışan yandaş basın şimdi de “Dünya bizi kıskanıyor” söylemini sürekli ve sistematik bir biçimde evirip çevirip önümüze sürüyor.
Gerçekten mi (!) diye sormadan edemiyor insan… Çünkü bunların verdiği hava tahmini raporlarının bile Meteoroloji Müdürlüğünden alınıp alınmadığı konusunda insanlar şüpheye düşüyor.
Gerçekte değil sanalda yaşatan istatistik verilerinin yerine sanal da değil gerçekte yaşanan verilerin paylaşılmasının yasaklanması ile ilgili kanun henüz yasalaşmadan, mevcuda bir bakalım da şu dünya neyimizi kıskanıyormuş anlamaya çalışalım.
Dünyanın kıskandığı (!) bu ülkenin: Ekonomisi çökmüş… G20 ye veda etmiş… Adaletsizlik, hak gaspları, şiddet ve eşitsizlik katlanmış… Yaratılan tahribatlar gençlerden kadınlara, işçilerden emeklilere her kesimi yekle yeksan etmiş…
Perişanlık, sefillik, rezillik, iftira, tehdit, kumpas, hamaset hele ki yalan diz boyu… Cahillik, yobazlık aklıselimin önüne geçmiş… Eleştirmek, protesto etmek suç olmuş... Cop, biber gazı, orantısız güç, gözaltı, yersiz ve delilsiz uzun tutuklamalar sıradanlaşmış.
24 milyon icra dosyası ile 48 milyon kişi icralık olmuş. Batık kredilerin toplamı 162 milyara ulaşmış. 4 bin 4 yüz 44 adet gayrimenkul satılmak üzere bankalara geçmiş. Binlercesi daha aynı akıbeti bekliyormuş.
2022 nin ilk üç ayında 29 bin esnaf iflas etmiş. 2021 yılında 1361 doktor ülkeyi terk etmiş. Gençlerin %61 i ülkeyi terk etmek istiyormuş.
Anayasa 49 a göre “İşsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam” yaratılamamış. TÜİK’ e göre 3 milyon 842 bin, DİSK’ e göre 9 milyon 671 kişi işsizlik verilerine girmiş.
Asgari ücret 4 bin 253 lira iken açlık sınırı 5 bin 323 lira, yoksulluk sınırı 17 bin 340 lira olmuş. Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 6 bin 965 liraya tırmanmış.[1] Ev satın almak hayal olmuş, sıradan ev kiraları 3-4 bin liraya çıkmış…
2020 de 5,4 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2022’nin daha 3ncü ayında 9 milyar dolara çıkmış. Yıllık enflasyon TÜİK’ e göre %61, ENAG’ a göre ise %123 olmuş. Dünya yüksek enflasyon şampiyonları liginde 8nci, AB bölgesi liginde ise 2nci olmuş.
“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” savını ispat etme inadıyla ‘faizi ve kuru aynı anda düşürme (!) teorisi’ ni dünya ekonomi literatürüne sunup günün sonunda hem faizi hem de kuru artırarak, çok iyi olmasa da en azından idare edilebilir bir ekonomiyi enflasyon canavarına kurban etmiş…
Nas var deyip MB faizini yüzde 18 den 14 e düşürüp, banka mevduat faizini % 27’ye, kredi faizini ise 29’a çıkarmış. MB, bankalara %14 faiz ile para vermiş, bankalardan %25 faiz ödeyerek borç almış. Bankalar 2022 Mart ayı itibarı ile yıllık kârlarını % 295 olarak açıklayarak dünya bankalar arası faiz kazancı rekorunu kırmış. Tefecileri bile mumla aratmışlar. İyi mi?
BDDK ya göre 84 milyon nüfusun sadece 511 bin 685 kişisi, 62 milyar TL parasını bankada tutsun, döviz alıp kuru yükseltmesin diye bunlara 3 ayda KKVM hesapları için toplam %27 faizin, % 4’ü bankalardan (2 milyar lira), %23 ü ise devlet hazinesinden (12 milyar lira) ödenmiş.
“Adalete güven ve istikrarın olmadığı yerde kötü ekonomik göstergeler de yüksek olur” teorisini ispat edercesine ekonomide güven ve istikrarı sağlamaktan imtina edip 18 liraya yükselen doları KKVM ile 13,5 liraya indirmişken tekrar 15 liraya kadar yükselmesini engelleyememiş… Tefeci faizi gibi yıllık %8,63 ile dışardan döviz borçlanabilmiş.
2021 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre günlük geliri 15 TL den az olan 4,1 milyon, günlük geliri 34 TL den az olan 12,2 milyon, toplamda 16,3 milyon kişiyi aylık 450 TL ile 1.020 TL arasında bir gelir ile yaşamak (!) zorunda bırakmış.[2]
Ama dünya bizi kıskanıyormuş!
Sonradan biraz düzelttiler bu söylemi. Dünya bizi ekonomik durumumuzdan dolayı değil barajlar, köprüler, tüneller yaptık diye kıskanıyormuş!
Adamlar 1994 de 50 km uzunluğundaki Manş tünelini yapmışlar, 2013 de yapılan 1,5 km uzunluğundaki Marmaray’ı mı kıskanmışlar? Dünya uzaya gitmiş, aya insan göndermiş, marsa uzay aracı indirmiş, bizim 12,3 km uzunluğundaki asma köprülerimizi mi kıskanmışlar?
Barajları bahse konu etmeye bile gerek yok. Elektriğe yapılan devasa zamlar da altında ezilen halk tarafından ödenemeyen faturalar da ortada…
Bunlara bakınca dünya bizim neyimizi kıskanıyor acaba?
Elbette dünyanın bizi kıskandığı dönemler olmuştu geçmişte… Çanakkale zaferimizi, kurtuluş savaşlarımızı kıskandılar mesela. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimizin olmasını överek kıskandılar yıllarca. Osmanlının borçlarını ödeyip kapitülasyonları kaldırmamızı ve ekonomik bağımsızlığımızı kazanmamızı da kıskandılar. Kuruluşundan itibaren hızla gelişen ve büyüyen ülkemizi de kıskandılar. Yani Eski Türkiye’yi kıskandılar yıllarca.
Dünyayı bilemem ama yandaş medyanın bizi kıskandığı kesin…
“Et yemek ömrü kısaltıyor. Günde 50 gramdan fazla et yiyenler sindirim ve mide rahatsızlıklarından dolayı hayatını kaybediyor. Fazla et yemek caiz değil” diye haber yapmışlar. İyi mi?
Bırakın zenginlik kriteri dedikleri cep telefonlarını, fakirin yiyemediği eti bile kıskanmışlar… Üstelik “caiz değil” diyerek dini bile alet etmişler. Yakında “Azami et yeme miktarı kanunu” ve “Fakirlikten şikâyet edenler cep telefonu taşıyamaz kanunu” çıkarılması için ortalığı velveleye verirlerse eğer hiç şaşırmayın.
Ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan değil belki ama tüm dünyanın kıskandığı bir tarafımız var elbette… O da: Açlık sınırının altındaki yoksulluğuna rağmen hayatta kalmayı başarabilmiş ve bu haline şükretmesi istenmiş insanlarımızdır.
Dünya, sadece kıskanmakla kalmayıp, bir de ülkelerinin başkentlerine “İdeal Vatandaş” temalı heykellerimizi dikerse eğer hiç şaşırmayın. E mi?
İşte o zaman mum dikip kına yakar, 8 sütuna 36 punto başlık atıp “Dünya bizi kıskanıyor” diye haber yapar böbürlenirsiniz… Olur mu?
***
Tüm Müslümanların geçmiş mübarek Ramazan Bayramını kutlar, özgür, mutlu, sağlıklı, huzurlu, barış ve refah içinde nicelerine ulaşmalarını Yüce Rabbimden niyaz ederim.
***
Haksızlıkların, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin ve ezilmenin olmadığı, emeğin sömürülmediği, aydınlık, eşit ve güzel bir dünyayı göreceğimiz günlerin geleceği umuduyla, tüm emekçi işçilerin geçmiş 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutlar nicelerine aynı temenniler ile ulaşmalarını dilerim.