Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve böylece Türk milletinin egemenliğinin ilan edildiği kutlu günün 102. Yılını kutlamaktayız. 23 Nisan 1920’de egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletinde olmasının en büyük adımı atılırken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu kutlu günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak tüm dünya çocuklarına armağan etmiştir. Tüm dünya çocuklarına hediye edilmiş ilk çocuk bayramı olan bu kutlu günün neden çocuklar ile özdeşleştirildiğini tam kavrayabildiğimiz müddetçe Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve düşüncelerini hayata geçirebiliriz.
Ulusal egemenlik; devlet gücünün yasama yürütme ve yargı erkleri ve aktörleri aracılığı ile ulusta olmasını ifade etmektedir. Egemen devletler ellerinde bulundurdukları gücü ulus adına ve onun için kullanmaktadır. Aynı zamanda egemen devlet, yasa yapma ve bunların yürütülmesini etkin biçimde uygulama gücüne de sahiptir. İşte bu güç doğru, herkese karşı eşit ve adaletli kullanıldığı zaman ulusal egemenlik kavramı anlam kazanacaktır. Bu noktada Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın sadece bir bayram ile sınırlı kalmadığı, elde bulunan gücün öncelikli olarak çocuk yararına kullanılması gerektiği fikrinin anlaşılıp yaşatılması önemlidir.
Öncelikle çocukların temel hakları teminat altına alınıp yaşamları boyu bu haklardan yararlanmaları sağlanabildiği müddetçe gelecek nesillerin egemenliği de teminat altında olacaktır. Çocuklarımız, devlet ile sivil toplumun işbirliğinde tüm organları ile birlikte öncelikli olarak korunduğu ve gözetildiği sürece ulusal egemenlik tam anlamıyla işlerlik kazanacaktır.
Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasal mevzuat bütün olarak ele alındığında çocuğun korunması ve gelişimi için gerekli düzenlemeler var olsa da, 23 Nisan’ın yaşayan bir fikir olduğunu unutmadan eksiklikleri ve yanlışları tespit ederek ilerlemek biz Ordu Barosu Çocuk Hakları Komisyonu özelinde tüm yargı aktörlerinin yegane görevidir. Her ne kadar taraf olduğumuz Çocuk Hakları Sözleşmesi ile çocukların temel yaşam, sağlık ve eğitim hakları korunsa da çoğu çocuk bu haklara erişmekte güçlük çekmektedir. Günümüzde halen çocuk işçiler, çocuk gelinler, istismara uğrayanlar ve eğitim hakkından yoksun büyüyen çocuklar ülkemiz özelinde tüm dünya topluluklarında varlığını sürdürmektedir. Son bulması gereken zihniyet sonucu ortaya çıkan bu olgular karşısında devletin tüm kademeleri ile birlikte sivil toplum ve her bir birey kendi savaşını vermelidir.
Bilinçli vatandaşlar olarak çocuk haklarının önemini gözeterek bu zihniyet savaşını verdiğimiz ve egemen devlete bu kapsamda aktif rol alması adına baskı kurduğumuz sürece 23 Nisan anlam kazanacaktır. Bayramın ülkemiz çocuklarının yüzünde buruk tebessüm yerine; eğitimli, hür, çağdaş bireyler olma yolunda gülücükler ile kutlandığı zamana kadar mücadelenin devam etmesi son derece önemlidir ve zaruridir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.” Sözünü ilke edinerek gelecek nesiller için çabalamaktayız.
Böylesine kutlu ve önemli bir günün anlamını ancak onu yaşatarak anlayabileceğimizin farkındayız. Bu sebeple çocuğun, istismar veya sömürüye maruz kaldığı her alanda aktif şekilde çocuk yararına mücadelemizi verme gayretindeyiz. Bu gayretin temelini ve önemini her 23 Nisan’da Ulusal Egemenlik Bayramı ile tekrar hatırlamaktayız. Ayrıca toplumun da farkındalığını arttırmak için tüm çabamızı Ordu Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak sürdürmekteyiz. Yaşama sevincimiz olan çocukların yaşam sevinçlerini, temel hak ve hürriyetlerini koruyarak sağladığımız nice 23 Nisan’lara erişmek temennisi ile Türk milletinin ve tüm dünya çocuklarının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını Ordu Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak içtenlikle kutlarız.