İNANÇSIZLIĞIN FELSEFESİ (1): GİRİŞ

Ersin ERDOĞAN2022-03-28 09:46:46

İnançsızlık felsefesi tabu olmuş, kimse konuşmuyor yazmıyor. Oysa felsefe bilimin temelidir. Felsefede mantıksal önermeler olmasaydı matematik bilimi de olamazdı. Bir alanda oluşmuş felsefeyi ve mantıksal önermeleri bilmezsek o alanda ne olup bittiğini de bilemeyiz.

İnançsızlığın felsefesi dillendirilemediği gibi ne olduğu da bilinemiyor. Oysa bu çağda her konu özgürce konuşulabilmeli ve öğrenilmelidir. Başka türlü savların mantıksal izahı ya da mantık içi veya dışı olduğunu anlamak da mümkün olamaz.

Genelde küfredilen inançsızlar neden böyle bir “tercih” yapmış, bilmek, anlamak lazım. Gerçi kendi inançlarının kitabını bile okuyup anlamayan bir toplumdan bunu beklemek fazlasıyla lüks olur ama en azından neyin ne olduğunu bilmek isteyenler için bu tür bilgi paylaşımları faydalıdır.

Bu 7 günlük yazı dizisinde, güvenilir ve ciddi kaynaklardan derlediğim inançsızlık felsefesini, övmeden, yermeden, sövmeden, savunmadan sadece ne olduğunu eleştirel bir bakış açısı ile sorgulayarak ele almak istedim.

***

İnsanların sosyal ve ekonomik yaşamları yanında inançlarını da inançlarının seviyesini de etkileyen, ülke politikaları, toplumsal değerler, dünyadaki yeni teknolojiler, sosyal medya, bilgiye erişim ve iletişim olanakları, ideolojiler, kurallar ve yasaklar gibi çok önemli araç ve argümanlar var.

Türkiye'de artan inançsız sayısının dünyadaki küresel trendin bir yansıması olduğu yadsınamaz. Ancak, pek çok bireyde ilk sorgulamaları başlatan kıvılcımların Türkiye'nin siyasi ve toplumsal atmosferi olduğu da ayrı bir gerçektir.

Optimar Araştırma Şirketi tarafından 2017 de yapılan araştırmalarda ülkenin %99 unun Müslüman olduğu belirlenmiş.

Yine 2019 da yapılan geniş bir araştırmada şu sorulmuş: “Kendinizi dini anlayış bakımından nasıl tanımlarsınız?Sonuç: Türkiye, nüfusunun yüzde 89.4’ü “Müslüman”, yüzde 4.5’i “Deist”, yüzde 2.7’si “Agnostik”, yüzde 1.7’si “Ateist” bir ülke...

2 yılda inançsızlık oranı 7 puan artmış. Çok ciddi bir artış oranıdır bu…

Bu ülkede insanlar neden dinden uzaklaşıyor sorusuna cevap aramak lazım.

İmam hatiplerin sayısının artmasına, din derslerinin zorunlu hale getirilmesine ve her köşe başında bir tekke veya zaviye olmasına rağmen neden hızla dinden uzaklaşma var?

Bu “dindar” ve “kindar nesil” tezinin ve “nefret söyleminin” hem sonucu hem de yanlış olduğunun kanıtı mıdır yoksa?

Araştırmalara göre, inançsızlık oranının artması sadece Türkiye'ye özgü değilmiş. Dünya genelinde de yükseliş gösteriyormuş. Batı Avrupa'nın da sadece üçte biri dine inanmıyormuş. Oradaki dini kurumların tutumları da çokça eleştiriliyor ve dini sorgulatıyormuş.

Son yıllarda Türkiye'de özellikle genç nesil siyaset ve günlük olaylardan dolayı inançla arasına mesafe koymaya başlamış. Deizm ve diğer inançsızlık kategorilerine rağbet artmış.

İnançsızlığı tercih edenlerin sunduğu ortak sebepler şöyleymiş:

·        Dinlerin buyruk ve yasaklarının, özellikle ahlaki talimatlarının dindarlar tarafından kolayca ihmal edilmesi;

·        İnananların ve onları temsil edenlerin doğru, dürüst, düzgün insan olma konusunda iyi örnek oluşturamaması;

·        En yüksek dinsel değerlerin bile inananlar tarafından çıkarlara alet edilmesi;

KONDA araştırma, çalışmalarından edindiği verilere istinaden; ateist olduğunu açıklayabilen insanların son derece sınırlı olduğunu ve diğer inançsızlık kategorileri haricinde sadece gerçek ateist oranın yüzde 15 civarı olduğunu tahmin etmiş. Diğerleri ile beraber %20 den aşağı olmadığı mümkün olabilir.

Çevrenizde hatta en yakınınızda “Ben ateistim, deistim, inançsızım” diyeni hiç duymadığınız için aslında sayıları hızla artan ama görünmez olan bu inançsızları fark edememiş veya bilmiyor olabilirsiniz.

Peki dindarlık neden azaldı? İnsanlar neden dini inançları daha fazla sorgular oldu? Türkiye'de dinsizlik sol kesime mal edilirken neden sağ kesimin iktidarda olduğu bir dönemde yükseliyor?

Türkiye'de inançsızlığın yükselişi küresel trendlerin bir yansıması mı yoksa Türkiye'deki gelişmelerden mi kaynaklı?

Tüm bunları anlamak için önce inançsızlığın ne olduğunu, inançsızların neye inandığını, yani felsefesini doğru kavramak gerekiyor.

Sadece çirkin benzetme, küfür ve hakaret ederek çözülmüyor bu sorun…

Üstelik inançsızlık bir suç da değildirTercihtir.

İnsanoğlu inançsızlığı neden tercih eder sorusunun cevabı inançlı insanlarda değil, inançları istismar edenlerde aranmalıdır.

İnançsızlık genelde 3 grupta ama 5 kategoride oluşuyormuş.

Gruplar şöyle:

1-  Tanrıya ve ruhani değerlere (Din, Peygamber, Kitap) inanmayanlar.

2-  Tanrının olma ihtimaline inanan ama varlığından şüphe edenler.

3-  Tanrıya inanan ama ruhani değerlere inanmayanlar.

Dinlerin mezhepleri olduğu gibi inançsızlığın da kategorileri bulunuyor.

Kategorileri şöyle:

1-  Ateizm, 1587 yılında ortaya çıkmış.

2-  Deizm, 1621 yılında ortaya çıkmış.

3-    Agnostizm, 1869'da ortaya çıkmış.

4-    Panteizm,19ncu yüzyılda ortaya çıkmış.

5-    Materyalizm, 1909 yılında Lenin tarafından geliştirilmiş.

Yarın ki yazıya Deizm ile devam edeceğiz…

 

 

Anasayfa