KEL/KÖR

Ufuk ERSOY2022-03-28 09:46:12

Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur. Tarih dün 27 Mart’ı gösteriyordu. Sizin için pek önemli bir tarih olmasa da, bizim için önemli. Dün 27 Mart Dünya Tiyatro günüydü.

***

Tam 40 yıldan beri tiyatro sanatının içindeyim. Dönem dönem değişse de çok sahne tozu yuttum. Oyuncu, yazar, yönetmen olarak birçok oyunun içinde bulundum.

Övünmek gibi olmasın ama 1964 yılında kurulan Ordu Büyük Şehir Belediye Tiyatrosunun 40 yılında ben de vardım. Elimden geleni yaptım. İş çıkışı mesai yorgunu provalara iştirak edip, yorgun bitap yatağa girdim. Günlerce  prova yaptım. Sırtımda dekor taşıdım. Yazdım, çizdim, tiyatro yapmak için emek harcadım.

***

Dün Dünya Tiyatro günüydü. Yani benim ve benim gibi tiyatroya gönül veren, tiyatro sanatını yaşatmaya çalışan, tiyatro emekçilerinin günüydü. Kendimiz çalıp, kendimiz oynadık aslında.  Kendi arkadaşlarımız birbirimizin gününü kutladık o kadar. Basında, sosyal medyada ekabir kesimin danışmanlarının hazırladığı güne ait kutlama yazıları yer  aldı boy boy. Günümüzü kutladılar beyefendiler sağ olsun. Sanata, sanatçıya dair cafcaflı sözler iliştirdiler kıyıya köşeye. Böylece hatırlamış oldular bizleri.  Kuru kuruya, soğuk, adet yerini bulsun çapında, beylik cümleler çöplüğünden bir araya getirilmiş cümleler toplayarak. Bir toplumda sanat ve sanatçıya verilen değer, o toplumu yönetenlerin bakış açısıyla doğru orantılıdır.

***

Bir kez daha gördüm ki; sanata, sanatçıya verilen değer, onlara bakılan yer, kirli, isli, puslu bir pencerenin arkası.  Cam kirli…

***

Bursa Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: “Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?” der.

Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve: “Demek Nazım Hikmet sensin” der.

Nazım’a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası “Gidebilirsiniz” der.  Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: “Ömer Hayyam adını duydunuz mu?” diye sorar.

Müfettiş hemen atılır: “Kim bilmez ki Hayyam’ı”

Nazım: “Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?” diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür: “Görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse anımsamayacak” der ve çıkar.

Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım’ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez.

***

Baktığınız pencerenin camı kirli olduğu sürece net bir şey görmezsiniz.  Temizleyin o camı…

Biz, inadına sanat, inadına tiyatro diyoruz.

 

 

 

 

 

Anasayfa