MATBAA İLE METAVERSE

Ersin ERDOĞAN2022-03-14 09:29:46

        

İcat edilmesinden sonraki 200 yıl boyunca “Dinimize terstir, günahtır” diye matbaayı ülkeye sokmayan, halkının okuyup öğrenmesine ve gelişmesine mani olup cahil bırakan anlayış döneminden;

Matbaayı ülkeye getiren, şair, hattat, müzehhip “Lale Devri” Osmanlı padişahı 3ncü Ahmet’i ve ilk matbaayı kurup ilk Türkçe kitabı yayımlayan İbrahim Müteferrika sayesinde aydınlanma dönemine ulaşmışken;

Sadrazam Damat İbrahim Paşayı “istemezük” diye katlettirip 3ncü Ahmet’i tahttan indiren, lale devrindeki ıslahatları dinsizlik sayan, kendisi alkolik ama şeriat isteriz diye isyan çıkaran Patrona Halil benzeri ilim, bilim, din, demokrasi ve medeniyet düşmanı yobazların cirit attığı cahiliye dönemine geri döndük.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ ün önderliğinde bağımsızlık mücadelesi verip cumhuriyetimizi kurduktan sonra yaptığımız inkılaplarla çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak ve cahiliye devrini bitirmek için tekrar yola çıkıp Köy Enstitüleri ile devasa bir adım attık.

Tarih tekerrürden ibarettir” söylemini haklı çıkarırcasına;

Kızlı erkekli aynı yerde yatıyorlar, aynı sınıfta eğitim görüyorlar, müzik çalıp sarmaş dolaş dans ediyorlar” benzeri onlarca karalama, yalan ve iftira ile Köy Enstitüleri’ni de yok edip tekrardan gerisin geriye cahiliye dönemine döndük.

Oysa çağdaş ülkelerin akil insanları;

Bir taraftan “Metaverse” (Sanal Evren/Evrenötesi) mecrasıyla gelecekteki dünyayı tasarlayıp insanoğlunu sanal yaşama geçirmek üzere icat ettikleri sanal gerçeklik cihazları sayesinde, kripto para ile alışveriş yapma, sosyalleşme, turistik geziler yapma, uzaktaki dost ve akrabalar ile zaman geçirme gibi pek çok eylemi konvansiyonel ulaşım araçları kullanmadan ve fiziksel bir çaba harcamaksızın yapma fırsatına erişecekleri sistemi icat edip insanlığa sunarken;

Bir taraftan da güneşin arkasındaki galaksilerin arasına, evrenin sesini duymak ve kayıt edip insanoğluna dinletmek için uydu gönderiyor.

Plüton’ un resmini çekmek için 9,5 yıl sürecek uydu seyahatini saniye aksatmadan izleyerek gelen bilgileri dünya ile paylaşıyor.

Peki ya biz ne yapıyoruz?

Papaz eriğini, imam eriğine çevirme” projesi (!) yapıyoruz.

Tam da “Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü” nü kurmuşken;

“Uzaya gitmek, NASA gibi kurumları oluşturmak dinimizce günahtır” diyen cüppeli fetvacının gerici zırvalarını dinliyoruz.

Neymiş? Kıyamet koptuğunda tüm evren yok olacağı için yeni bir yaşam ortamı aramak da gerekmezmiş. Mantık bu!

Tamam, o zaman! Dünya da kıyamet günü yok olacağına göre,  sen de burada han, hamam, yat, yalı, arazi, para, altın vs. sahibi olma. İyi mi?

İşte cahil ile akil arasındaki fark budur.

Gericilik budur...

Ve bugün hala, geçmişten günümüze, HER ALANDA yaşadığımız tüm olumsuzlukların TEK SEBEBİ olan cahillerin aklıselime dönüşmesini bekliyoruz umutsuzca.

Oysa tüm enerjimizi, “Metaverse” gibi geleceğe dönük teknolojilere hızla nasıl ulaşırıza harcasak olmaz mı?

Olmaz! Gerek de yok zaten!

Biz yerli ve milli (!) Metaverse’i onlardan önce icat edip “Yandaş Medya” sayesinde uygulamaya da koyduk zaten…

İnsanımızı da gerçeklikten tamamıyla koparıp sanal evrende yaşatmaya başladık, hatta alıştırdık bile.

Belli olmuyor mu?

Ne zam, ne gam, ne sorun, ne de çözüm var…

Sorun varsa, dış minnaklar var, içerde işbirlikçiler var, vatan hainleri var, beceriksiz muhalefet var, ekrem ile mansur var, cahape ile ip var… Var da var…

Ne söylerlerse söylesinler hepsini izleyip alkış tutan CIBBANCILAR var.

Maalesef bir ileri bir geri ile “Metaverse” gibi teknolojilere 200 yıl sonra bile zor ulaşırız bu gidişle…

En azından iki ileri bir geri olaydı iyiydi…

Ver Mehteri!

 

Anasayfa