K A R Y A Ğ I Y O R
Ufuk ERSOY2022-03-14 09:28:09
Ankara.
Yıl 1990
Çok gencim o zamanlar.
Otuzuma varmaya birkaç sene var.
Kar yağıyor lapa lapa.
Ankara kar altında.
Cadde sokaklar, evler, ağaçlar beyaz örtünün altında kaybolmuş.
Hava oldukça soğuk.
Ankara bu. İnatlaşmaya gelmez. Ayazında damalarında kan donar adamın.
Hele geceleri, üstümüze aldığımız yorgan yetmiyor. Donuyorum resmen.
İşe yeni başladığım günler.
Kocatepe camiyi tam karşıdan gören bir apartmanın çatısında oturuyorum.
Dört bir yanım Ankara.
Tek odaya sığdırmışım her bir şeyi. Bir yatak, bir masa, iki sandalye o kadar.
Odanın bir camı kırık.
Gazeteyle kapladım lakin soğuk rüzgâr bir hışımla içeri girip, sanki tüm odayı dolanıp tekrar geri çıkıyor.
Soğuk iliklerime kadar işliyor.
Evde 4 kişi kalıyoruz.
Aldığımız parayı yetirmeye çalışıyoruz.
Odun, kömür, yakmaya hiçbir şey yok.
Olsa dahi sobamız yok zaten.
Odanın içerisinde üzerimizde kalın battaniye, Kızılderili şefi gibi gezinip duruyoruz.
Kimi zaman yeter artık dediğimiz zamanlar olmuyor değil.
Artık dayanamayacak bir hale geldiğimizde soluğu sıcak AVM’lerde alıyoruz.
Avare bir vaziyette vitrinlere bakarak zaman geçiriyor, bu süreçte sıcak ortamın keyfini çıkarıyoruz.
***
Geçti o günler.
Lakin hiç unutmadım.
Her kar yağdığında, her hava soğuduğunda o günler gelir aklıma.
Yüzlerce insan var bu durumda.
Hepsi bir çatının altında yaşam mücadelesi veriyorlar.
Soğuk evlerin dört duvarı arasında inatla yaşamaya çalışıyorlar.
***
Kar yağıyor…
Hava soğuk…
Zordur yoklukla savaşmak.
Zordur soğuğa, açlığa, yoksulluğa direnmek.
Allah herkesin yardımcısı olsun.
Kar yağıyor Ordu’ya.
Yüreğim donmuş, geçmiş gözlerimin önünde.
Ah Ankara…
Üşüyorum…