Uzun yıllar boyunca kaymakam ve mülkiye müfettişi olarak çalışan, Çin ve ABD’de yerel yönetimler konusunda akademik çalışmalar yapan, bu konuda yayımlanmış kitapları, doktora tezi bulunan, Mesudiye kaymakamlığı görevini yürütürken dönemin başbakanı Bülent Ecevit tarafından örnek bir Köykent projesinin hazırlanması ve uygulanmasıyla görevlendirilen Dr. Şafak Başa bakın ne diyor: [[A]]
"Türkiye’de büyükşehirler yaygınlaşıyor şu anda. 30 büyükşehir belediyesi var. Büyükşehirlerde kırsal alan sahipsiz kaldı. Her ne kadar bir gecede mahalle statüsüne sokulsalar da kırsal alanların sorunları ve göç devam ediyor. Köy tüzel kişilikleri kaldırıldı, arazileri belediyelere geçti. Bazı belediyeler o arazileri satıyor.
Kırsal alanda hala bir köy sosyolojisi egemen... Büyükşehir Yasası’yla beraber köy sosyolojisi üzerine bir kent hukuku uygulanmaya başladı. Bunun yarattığı sıkıntılar var. Herhangi bir kırsal mahallede uygulanan büyükşehir statüsüyle lüks bir ilçede uygulanan statü aynı... Bu nedenle ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bu da tarım ve hayvancılığın gerilemesine sebep oluyor.
Büyükşehir belediyeleri, tam manasıyla mahalle olamamış, şehirleşememiş ama büyükşehire dâhil olduğu için köy tüzel kişilikleri kalkmış olan mahallelerimize Köykent projeleri aracılığıyla önemli yatırımlar yapabilirler. Ben Köykent projesinin tekrar bir alternatif olabileceğini düşünüyorum.
Büyükşehir ile bütünşehir arasında bir fark yok. Türkiye’deki bütün tarım, orman, mera alanları tamamen büyükşehir statüsünü girdi. Eğer niyetiniz burayı korumaksa sorun yok ama buraları ranta açmaksa büyük tehlike var. Bu yasayla tarım alanları ve meralar imara açık hale geliyor. Buralar korumasız kalıyor. Ranta açarak belki oy desteğinizi artırırsın ama gelinen noktada, kirlenen dereler, yapılaşan tarım arazileri ve ciddi çevre sorunları ortaya çıkıyor.
Bütünşehir esasen bugünkü iktidarın mantığına uygun. Çünkü iktidar bugüne kadar rantı artırarak ve paylaştırarak iktidarını devam ettirdi. Bütünşehir yasası hizmet noktasında bir takım artılar sağlasa bile istenen her yerin ranta açılması tehlikesini de getiriyor.
Büyükşehir yasasıyla birlikte yerel yönetimlerdeki yerellik probleminin daha da arttığını görüyoruz. Çünkü ölçek çok büyüyor ve ölçek büyüdükçe yerellik azalıyor. Halkın yönetime katılması nostalji halinde kalıyor. Yerelleşme yaratalım derken yerelde merkezileşme sağlandı. Yerel demokrasiyi güçlendirmek için ilçe belediyelerinin mutlak suretle güçlendirilmesi gerek. Kırsal mahallelere tekrar tüzel kişilik verilebilir.”
Dr. Şafak Başa ’ya göre projeyi yeniden yaşama geçirmek mümkün. Ancak bu yetki günümüzde Büyükşehir Belediyelerinde… Eskişehir BB şimdiden harekete geçmiş ve Dr. Şafak Başa’ dan yardım talep etmiş, olumlu cevabı da almış. Bu ülkede liyakatli işgücü yeterince var zaten. Ama elinden tutup getirmek gerek. Zira hiçbir liyakat sahibi size gelip ne iş ister ne de torpile tenezzül eder.
Şimdi Ordu Büyükşehir Belediyesinin bu konuya el atma zamanı geldi. İlgili ekibi ile Köykent sistemine ve mantığına uygun bir proje hazırlaması ve acilen uygulamaya koyması gerekli. “Köykent” den “Köy Enstitüleri” hatırlanıyor ve rahatsız olunuyorsa eğer projenin adı da istendiği gibi değiştirilebilir. Ancak hedefleri aynı olmalı. Japonya da çok başarılı benzerleri var mesela.
Düşünen, Üreten, Yarışan Ordu vizyonu hala geçerliyse eğer; biz de düşündük, ürettik ve yarışmaya aday olduk deriz işte. Başka yolu varsa tarımsal sorunları çözmenin onu da duymaya hazırız. Ama yanlışlarda tekrara düşmeden… Deneme yanılma ile bu konuda sonuç alınamamış çabaları ısıtıp önümüze koymadan lütfen.
Projeci bakanımızdan Ordulular olarak beklentimiz budur.