Hepimizin malumu sosyal medyanın geldiği nokta. Ancak sosyal medya platformlarının kullanım sözleşmelerine göre de 13 yaşından küçük çocukların hesaplarının bulunması yasaklanmışken, sosyal medya içeriklerinin %40’dan fazlası direkt çocuklarla ilgiliyken %80’e yakın oranındaki içerik de çocukları doğrudan ya da dolaylı barındırmakta.
Son zamanlarda fenomen anneler kavramına aşinalığımız artmış vaziyette. Çocuk yetiştirme yöntemlerini, çocuklarının okullarını, öğretmenlerini, yediklerini içtiklerini, uyudukları hallerini, uyanırkenki hallerini, ağladıklarını, güldüklerini her anlarını paylaşıyorlar. Hepimiz yaptığımız işlerle başardıklarımızla sosyal medyada olmak beğeni toplamak isteriz. Anneler babalar da dünyaya getirdikleri bu mucizeyi paylaşmak elbetteki isteyecekler. Ancak sosyal medya ve internet dünyası nasıl bir yer? Neler oluyor çocuklarımızı paylaşınca?
Deep web ve Dark web diye iki kavramdan bahsedeceğim aramızda duyanlar olmuştur. Deep web, İnternet'in çıktığı ilk tarihlerden itibaren arama motorlarının indeksleyemediği verilerin bulunduğu bilgileri içeren binlerce linkten oluşan bir sistemdir. Arama linki verilmeyen veya arama motorları tarafından bulunamayan bütün siteler Deep web'e dahildir.
Yani bizlerin internet dünyasında ulaştığı alan web içeriklerinin yalnızca %5’ini oluştururken deep web ulaşımı belli bir miktar ödeme gerektiren sakıncalı, içeriği suç teşkil eden bir alanı oluşturmaktadır. Dark web ise deep web verileninin illegal olan kısmından ibarettir. Yani çocuk pornografisinden, uyuşturucu kullanım ve satımına kadar illegal bir çok içerik dark web içerisindedir. Bu sistem içerisindeki verilen çocuklara ilişkin kısımları nerelerden mi gelir? İşte sosyal medyada düşüncesizce paylaşılan tüm içerikler bu alanda korkunç emeller üzerine kullanılmaktadır. Konu üzerine çalışıldığında bir fenomen annenin hesabı üzerinden çocuğuyla ilgili ulaşılabilen bilgiler tedirgin edici niteliktedir. Çocuğun uyandığı saat neleri yediği, neleri sevdiği, bakımının kimler tarafından karşılandığı, okula gittiği ve eve geldiği saatler, hangi saatler arasında yalnız kaldığı, travmaları ve çocuğa nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin tüm bilgilere rahatlıkla ulaşılmaktadır. Bu durum çocuklarımızı istismara açık hale getiriyor. Kendilerine ulaşım kolaylaşıyor.
Bu durumdan çocukları uzaklaştırmak, çocuklarımıza ulaşımı engellemek bizlerin elimde. Sosyal medyada tamamen masum duygularla yapılan paylaşımlar korkunç durumlara sebebiyet verebilmekte. Bunun önüne geçmek için paylaşımlarımızı sınırlandırmalı, küçücük çocuklarımıza sosyal medya hesapları açılması gibi heveslerden vazgeçmeliyiz. Çocuklarımızın unutulma hakları olduklarını da unutmamalıyız.
Çocuklar yeterli olgunluğu ulaşana kadar haklarının ebeveynler ve toplum tarafından korunması, güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu noktada ebeveynlerin yaptıkları paylaşımlar konusunda özenli davranması çocuğun yararına olmayan, onu şimdi ve gelecekte tehdit edebilecek paylaşımlardan kaçınması gerekmektedir. Bu kapsamda aileler ve çocuklar sosyal medya kullanımı ile ilgili doğabilecek sorunlar hakkında bilgilendirilmeli ve farkındalık kazandırılmalıdır. Ayrıca çocukların haklarını ve çıkarını korumak için ülke genelinde yasalar, politikalar oluşturulmalı, çocuklarını bu şekilde sosyal medyada malzeme haline dönüştüren aileler hakkında yasal süreçler başlatılmalıdır.