Tarihin hiç de aydınlık olmayan bir evresindeyiz. İnsanın insana ve sermayeye kulluğunun olabildiğince yoğunlaştığı, yaşamını sürdürebilmek için insanların neredeyse köleleştirildiği, işin araç olmaktan çıkartılıp amaca dönüştüğü, insanın makinanın bir uzantısı haline getirildiği, doğanın her geçen gün barbar bir şekilde yok edildiği, sömürüldüğü, savaşların, kaosların durmadığı, insanların pasifize edildiği, feryatların susmadığı ve halkların katledildiği bir dönem de kötüler teşkilat kurup örgütlenmiş ama suya sabuna dokunmayan iyiler ise yapayalnız ve çaresiz. Artık savaşlar silahla da yapılmakta silahsız da. Şu an dünyamız bunu yaşamakta. Hastalık ve aşı ile dünya halkları sömürülmekte parası olan ülkeler aşı alıyor halkını aşılayarak bir nebze halkını korumakta, aşı alamayan ülkenin halkı maalesef ölmekte. Milyonlarca insan bu yüzden hayatını kaybetmekte ama ilaç şirketleri cirolarını rekor üstüne rekor kırdırıyor en büyük kapitalist şirket olma yolunda hızla ilerliyorlar.
Bir türlü doymak bilmeyen Sermaye ve onun siyasal mimarları ve ruhunu sermayeye teslim etmiş fırıldakların uğraşları NAFİLE ...Onlar insanın nefesini kesmek umudu büyütmesini engellemek yaşamı yasalarla dondurmak, insanın umudunu yok ederek sömürü düzenini sürekli kılmak ve yaşamı durdurmak istiyorlar..
Ama biliyoruz ki değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir. Ne var ki her değişim doğrudan ve haklıdan yana olmuyor. Maalesef yalan örgütlenmiş durumda, doğru ise yapayalnız.
Değişimler verilen mücadelenin sonuçlarıdır. Ve onu taşıyan umutlara orantılı olarak gerçekleşiyor...
Umut ve mücadelenin birbirinin kardeşleridir... Umudum kadar mücadele ederim… Mücadele ettiğim kadar da umutlu olurum…