Öğretmenler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze uzanan süre içerisinde eğitime büyük önem vererek çağdaş uygarlığın önemli bir unsuru olmuşlardır. Milletleri kurtaracak olan ancak ve ancak öğretmenlerdir. 26 Ağustos 1924'te Atatürk bir konuşmasında, "Muallimler (öğretmenler) yeni nesil sizlerin eseri olacaktır. Sizin başarınız cumhuriyetin devamını sağlayacaktır. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister" demiştir. Bundan anlaşılacağı gibi Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren öğretmenleri devleti ileriye taşıyacak unsurlar olarak görmektedir.
O yıllarda öğretmenlere sosyal ve ekonomik statüler verilip onları orta sınıf kesimde konumlandırmıştır. İnsanlığın medeniyet seviyesi ne olursa olsun insanın var olduğu günden beri eğitim hep olmuş ve bundan sonra da olacaktır. Eğitim, insanın kişiliği ve mutluluğu ile birlikte toplumun geleceği ve güvenliğiyle doğrudan ilgilidir. Çünkü tarihi tecrübeler göstermiştir ki, tarihte eğitimli insan gücüne sahip bireylerden meydana gelen toplumlar başarılı olmuş olup tespit ettikleri ve ürettikleri politikalar doğrultusunda siyasette, sanatta, kültürde ve teknolojide yaşadıkları çağın en ileri toplumları olarak tarihe geçmişlerdir.
Cumhuriyet yönetimi aydınlanmada eğitime verdiği önemi Köy Eğitim Enstitüleri ile öğretmen yetiştirerek göstermiş, buralarda yetişen öğretmenler ise öğretmenlik mesleğinin yanı sıra zanaat, sanat olarak da eğitim almışlar ve o yıllarda öğrencilerine bu bilgileri de aktarmış. Maalesef zamanla özellikle 80'li 90'lı yıllardan itibaren öğretmenlik mesleğine verilen önem hızla azalım gösterir duruma geldiğinden öğretmenler, gerekli olan eğitimi okullarında alamadıkları gibi ve ekonomik olarak zor durumda olduklarından da kendilerini yetiştirmekte ve geliştirmekte zorlanmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak da yetiştirdikleri öğrencileri de yetersiz kalmışlardır.
21. yüzyılda bilginin transferinde kullanılan iletişim teknolojilerinin bilgi ve teknolojiyi toplumların geleceğini belirleyen etkileyen güç konumuna getirirken diğer taraftan da içinde bulunduğu toplumun ekonomik, sosyal, siyasal hatta kültürel yapı ve sistemlerini etkileyerek köklü değişimlere neden olmuş ve olmaktadır. Bu da gösteriyor ki eğitim yeni yüzyıllarda uygarlığın oluşmasında en etkin rolü oynayacaktır. Bunun içinde yeni yüzyıllara giderken eğitime her zamankinden daha fazla önem verilmeli, bireylerin ve toplumların akıllarında sürekli öğrenme bilinci geliştirilmeli, gelişen teknolojiye her an hazır bir birey ve toplum meydana getirilmelidir.
Sonuç olarak bu yeni yüzyıllara hazır olmak için ülkemizde öğretmenlerimize gerekli önem (saygı, itibar ve ekonomik olarak güçlendirme) verilmeli, eğitim sistemi değiştirilmeli ve eğitim sistemimizde verimliliği, demokratikleşmeyi, özerkleşmeyi ve çeşitliliği sağlayan mekanizmalar acilen hayata geçirilmelidir. Ayrıca eğitim kurumlarına bakış, tutumlar da değişmelidir ve Çağdaş ve Demokrat Eğitim Sistemine acilen geçilmelidir...