Pollyanna…

Ersin ERDOĞAN2022-01-03 09:33:23

                                                                                                              

Pollyana,1913 de, Eleanor H. Porter tarafından yazılmış çocuk edebiyatının klâsiklerinden kabul edilen bir kitaptır. Her durumda mutlu olacak bir şeyler bulmaya çalışan "mutluluk oyunu" oynayan bir kızı anlatır. Kitabın ana kahramanı olan “Pollyanna” aynı zamanda (Aşırı/çok) iyimser kişilere takılan bir ad olmuştur.

1969'da Boucher ve Osgood adlı ruh bilimciler, "Pollyanna" adını iletişimde olumsuz kelimelerden daha sık ve farklı bir şekilde olumlu sözcükler kullanma eğilimi olarak tanımladı. “Pollyannacılık”, aslında kişide psikolojik bir yapılaşmanın var olduğunu gösteren bir durumdur. Bu aslında bir tür savunma mekanizmasıdır.

Pollyannacı” kişiler, olayların hep iyi tarafından bakarak, kötü yönleri bastırmaya ve gerçeklerin üzerini örtmeye meyilli kişilerdir. Bu hayatta kişiyi bir yere kadar götürse bile, bir noktadan sonra hem kişisel psikolojiyi hem de sosyal çevre ve düzeni olumsuz etkiler.

Günümüzde “bardağın dolu tarafını görmek” deyimi de aslında “Pollyannacılık” davranış şeklini betimler. “Pollyannacılık nedir?” sorusunun cevabını birçoğu “kronik ahmaklık” olarak vermektedir. Bir insanın bu kadar iyimser olabileceğine inanılmamasından kaynaklı bir düşüncedir. Çünkü Pollyannacılık, bazı insanların yaşam alanı içerisinde kabul görmeyen bir tutumdur. Bu felsefeyi benimseyenler, dünyaya tozpembe gözlüklerle bakanlardır.

Yaşadığı ve etrafında gelişen bütün olayları iyiye yoran, yaşamın kusursuz olduğunu düşünen, kötülük gelen yere bile iyilikle gidilmesi gerektiğini savunan Pollyannacı kişiler, diğer insanlar tarafından tuhaf karşılanır. Çünkü bir nevi hayatın gerçeklerini görmeyi reddetmişlerdir. Bu aşırı iyimserlik felsefesi, dünyada bir akım haline gelmiş olsa da bunun ahmaklık olduğunu savunan karşıt görüşlü ciddi bir kitle vardır.

“Pollyanna ilkesi” ne göre beyin, hoşa giden bilgileri, hoş olmayan bilgilere kıyasla daha kesin bir şekilde kaydeder ve işler. Geçmiş deneyimler güncelde meydana geldiğinde daha pembe hatırlama eğilimindedir. Aşırı iyimser insanlar kendilerini olumlu uyaranlara karşı daha yakın ama olumsuz uyaranlara ise uzak dururlar. Neyin, hoş ve güvenli olandan daha rahatsız edici veya tehdit edici olduğunu fark etmeleri daha uzun sürer.

Pollyannacılık, iyimserlikle aynı kategori içerisinde değildir. Birbiriyle bağlantılı ve ortak noktaları olsa da birbirinden ayıran net çizgileri vardır. İyimser bir insan da bazen Pollyannacılık davranışına ait tutumlar sergileyebilir. Ancak dünyayı tozpembe görmezler. Daha gerçekçi yaklaşırlar. Olayların içerisindeki üzücü ve kötü durumların bilincindedir. Olay ya da durum karşısında üzülse bile, tepkilerini koyar, duygularını yaşar ve açığa vururlar. Çözümcü bakış açısıyla yaklaşıp tatlıya bağlamaya çalışırlar.

Pollyanna' nın çocuklara iyimser ve mümkünse daha az şımarık olmalarını öğretmek amacıyla yazılmış bir çocuk kitabı olduğu sanılırdı. Genç dimağları her türlü idealist düşünceden uzaklaştırmak amaçlanmış oysa. “Elinizdekilerle yetinin, hayat ne güzel" anlayışını ve ezberini ve her şeye mutlu olunması gerektiğini dayatan, tepkisiz ve embesil bir toplum oluşturmak için birinci dünya savaşının arifesinde emperyalistlerce ısmarlanmış bir roman üzerinden yapılmış bilinçli bir çalışmadır.

Acaba bu çalışma günümüzde de tutmuş mudur?

Piyasada akıllarını ve vicdanlarını kiraya vermiş, hatta (bana göre) satmış insanların gündeme ilişkin söylediklerine ve yazdıklarına karşı tepki koymayan, itiraz etmeyen, görmemezlikten gelip eleştirmeyen, üstelik tüm olumsuzlukların sebebi olan Erk’lerin yalanlarına ve yanlışlarına güzelleme ve yağlama yapıp suya sabuna dokunmayan, işsiz, züğürt ve açlıktan nefesi kokarken gülücükler saçıp “Cıbban” çalarak “Alice, Harikalar Ülkesinde” yaşıyormuş gibi davranan ve her daim gündem dışı kalmayı başaran tepkisiz embesiller yani “Pollyanna” lar veya Erol Karaer’in dediği gibi “Cıbbancılar” eğer halâ çevrenizde varsa bu çalışma tutmuştur.

Anasayfa