Türkiye henüz Müslüme’nin şokunu üzerinden atamamışken üzerine Antep’te 2-3 aylık çocuğuna şiddet uygulayan babanın caniliği ile sarsıldı. Dün adını bile yazmak istemediği bu caninin ifadesi ortaya çıktı: “Pişmanım” demiş. Bir anlık sinirine güya hakim olamamış.
Ne tuhaf değil mi? Bu ve bunun gibi caniler, vurun, dövün, kırın, taciz, istismarda kendinizi küheylan zannedin, yakayı da ele verince, “Pişmanım, sinirime hakim olamadım, hatırlamıyorum gibi tek cümlelik ifadelerle işin içinden sıyrılın. Oh ne ala memleket.
İşin bir diğer kötü tarafı da bu canilerin bazıları da yaptıklarından hiç pişman olmadıklarını pişkin pişkin söyleyebiliyorlar. Suçların türlerine ve cezaların caydırıcılık oranının düşük olmasını ve hangi hallerde denetimli serbestlik alabileceklerini de Vallahi senden benden çok daha iyi biliyorlar. Başınıza avukat ta kesilirlerse hiç şaşırmayın.
Samuray kılıcı ile Başak’ın canına kıyan cani ile sapık dede için de cezaevlerinde önlem üstüne önlem alınmış. Tek odalarda kalıyorlarmış, havalandırmaya bile ayrı ayrı çıkıyorlarmış. Tek kişilik odalarda gözetim altında tutulan Boz ve Yağal'ın yemekleri gardiyanlar tarafından veriliyormuş. Boz ve Yağal, zarar görmemesi için havalandırmaya da diğer tutuklu ve hükümlülerden ayrı çıkarılıyorlarmış.
Bana göre Türkiye’de madem ki hem iktidar hem de muhalefet yeni bir Anayasa paketi içerisindeler. İşe bunlardan başlamaları daha uygun olur diye düşünüyorum. Erozyon erozyon üstüne uğrayan Türkiye’de toplum ve aile ahlakının yeniden tesis edilmesi adına bu cezaların tekrardan revize edilmesi Anayasa’yı daha da güçlendirmez mi?
Yapsınlar, etsinler, her haltı yesinler, ondan sonra da pişmanım desinler. Yok öyle üç kuruşa beş köfte. Şiddetin, kaba kuvvetin, orantısız güç egosunun önüne geçmekte yine atılacak olan sağlıklı adımlar ile mümkün olabilir kanaatindeyim.