İnsanlığın en büyük özlemlerinden birisi, insan haklarından herkesin eşit olarak faydalanmasıdır ve insanlar arasında ırkına, rengine, cinsiyetine, dinine, siyasi kanaatlerine bakılmaksızın herkesi aynı statüye tabi kılmayı istemekle başlamıştır. “İnsan hakları”, insanlık tarihinin başlamasıyla birlikte doğan ve insanlığın gelişimiyle birlikte ilerleme gösteren en temel haklardır. Batı’da kanlı mücadeleler sonucu elde edilen insan haklarının hep erkekler için olduğu düşünülmüş ve insan ırkının yarısını teşkil eden kadınlar bu haklardan dışlanmıştır.
İnsan hakları konusu, ülkemizin gündemine 1980’li yıllarda giren ve gündemdeki yerini sürekli koruyan bir kavram olmuştur. Elbette ki, bu kendiliğinden bir gelişme değildir. İnsan haklarının ülkemiz koşullarında artan önemi, konunun evrensel düzeydeki gelişimiyle doğru orantılıdır. Batı ile bütünleşme ve Avrupa Birliği’ne üyelik sürecindeki Türkiye, insan hakları konusunda, çeşitli yasal düzenlemelerle ileri adımlar atmak durumunda kalmıştır. Kadına dikkatlerin çevrilmesi, Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte başlamıştır. Kadın hakları açısından yeni bir döneme girilmiştir. 1926 yılında Medeni Kanun kabul edilmiş, çok eşlilik yasaklanmış, kız ve erkek çocuklara mirasta eşit pay ilkesi getirilmiştir. Ancak kadınlar, bunları kendilerine verili haklar olarak gördükleri için savunmayı dahi düşünmemişlerdir.
Türk toplumu, sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan büyük değişim ve gelişim geçirmiştir. Ataerkil kültür kalıpları içinde, kadının insan haklarında aşınmalar yaşanmış böylece haklara sahip çıkmak gereği doğmuştur. Bu yüzden, devlet kanalları, Barolar ve binleri aşkın STK’larla kadına karşı ayrımcılığın sona erdirilmesi ve kadının hukuki olarak erkekle eşit haklara sahip olması konularında yoğun çaba gösterilmektedir.
Ancak yöremizde dahi görüyoruz ki kadınlar gelenekler gereği birçok hakkından vazgeçiyor. Özellikle miras hakkı en çok karşılaşılan durum olarak karşımıza çıkıyor. Kız çocuğuna mirastan hak verilmez gibi kadının miras hakkını elinden alan uygulama nedeniyle kadınlarımız bir aileye mensup olmaları nedeniyle sahip olacakları haklarından vazgeçiyor. Kadına hiç fikri sorulmadığı gibi hakkını isteyen kadın ayıplanıyor. Ya da ellerine üç beş kuruş para verilen kadınlardan yasal olarak mirastan feragat etmeleri bekleniyor. Hatta bu durum kadınlara dayatılıyor.
Yine kadının ekonomik birçok hakkı da maalesef görmezden geliniyor. Toplum kadına öncelikle anne olma misyonu yüklemekle kalmayıp bu konuda da dayatmaya gidiyor. Bu sebeple kadınlar iş hayatına girmekte erkeklerle eşit konumda olamadığı gibi girdiğinde de türlü sıkıntılarla karşılaşıyor. Erkeklerle aynı işi yapan ama aynı maaşı alamayan kadın, çocuğuna da bakması gerektiği için kalifiye eleman olarak değerlendirilmiyor. Çocuğa bakma görevi yalnızca kadına yükleniyor. Yine işverenler 150’den fazla kadın çalışanı olması durumunda açması gereken kreşleri açmıyor ve kadını bir kez daha iş hayatından elemeyi hedefliyor.
Kadının insan olmasından kaynaklı sahip olduğu hakları yüzyıllardır yok sayılıyor. Kanunlar onlarca çabaya rağmen uygulanmıyor. Üstüne bir de hükümetlerce atılan yanlış adımlar kadına yönelik hak ihlalleriyle mücadeleye büyük darbe oluyor. Bu sebeple kadının da bir insan olduğu, haklarının yasalarla korunmakta olduğu ve özellikle kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit olduğu unutulmadan tüm Sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruşları hükümet politikalarıyla desteklenerek eşitlik kavramını tüm halka öğretmeli ve bundan sonraki adımlar eğitilmiş toplum üzerinde uygulanmalıdır. Eğitimsizlik tüm bu ihlallerin ve kadına yönelik şiddetin temelini teşkil etmektedir. Ülkemizde kadın hakları ihlalleri ne yazık ki üzücü boyuttadır. Ancak kadınlarında bu durumlarda yalnız olmadığını bilmeleri haklarını öğrenmeleri gerekmektedir. Kadın haklarının ihlalleri ve kadına yönelik şiddetle çeşitli şekillerde mücadele eden binlerce dernek, sivil toplum kuruluşu ve devlet kurumları bulunmaktadır.
Yine üyesi olduğum Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu bu kapsamda oldukça efektif çalışmalar yürütmekte yine komisyonumuza başvuran mağdur kadınlara hukuki olarak ücretsiz destek sağlamaktadır. Kadınların öncelikle insan olduğunu, haklarının yasalarla korunduğunu öğrendiğimiz, kadın hakları ihlallerinin, kadına yönelik şiddetin hiçe indiği yarınlar ancak kadın erkek eşitliği noktasındaki bilinçlenmeyle mümkün olacaktır.