Ordu’da kime kulak versem sorun hep aynı. Borcun var mı? Alacağın ne kadar? Milletin canı burnunda dolaşıyorlar. Geçim derdinin hat safhada olduğu ilimizde maalesef hayat pahalılığı da bel büküyor.
Öyle ki bugünlerde pazara dahi gidemeyen vatandaşlara bile tanık oluyorum. Fiyatların yanına yaklaşamayan vatandaşların hali içler acısı. Allah’tan gerek valiliğin gerekse Büyükşehrin sosyal yardım vakıf ve marketleri var da millet iki torba yüzü görebiliyor.
Kredi borçları, kart borçları almış başını gidiyor. Son aylarda tırmanışa geçen haciz ve icra dosyaları da rekor üstüne rekor kırıyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Kime sorsanız krizin adı hep ekonomi diyorlar. Boşanmalarda, cinayetlerde, kavgalarda da neden yine ekonomiye bağlanıyor.
Toplum bilimciler bu durumu nasıl değerlendiriyor? Geleceğimizi nasıl görüyorlar? Merak edilen konulardan birisidir. Psikologlara başvuran hastaların çoğu da ekonomik bunalım sonucu tedavi gördükleri de edindiğim bilgiler arasında yerini aldı.
Fazla söze de gerek yok. A dan Z’ye temel sorunumuz şiddetli geçimsizlik. Geçinmenin şiddeti yol almış gidiyor. Refah payının yükselmesi için nasıl bir adım atılır? Ne yapılır? Çözüm ve çare nedir? Ben şimdi bunları düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bilemiyorum. Eminim ki sizlerde aynı düşüncelerdesinizdir. Temel sorun ve yaşadığımız krizin adı tamamen ekonomi değil mi?