Tatil zamanlarında yoğunluk yaşanan plajlarda yerlere atılan özellikle çöpler ve cam şişeler ölümcül tehlike saçıyor.
Tatilcilerin yoğun ilgi gösterdiği Ordu’da, deniz kıyılarının birçok bölümünde kırık içki şişeleri ve bira kutularından geçilmez duruma geldiğine üzüntü ile bakıyorum. Özellikle tatil zamanlarında Ordu’ya akın eden tatilcilerin bıraktıkları pislikler deniz kıyılarını kullanılamaz hale getiriyor. Bazı yerlerde ki alkol alan şahısların bıraktıkları mangal külleri de göze çarpıyor.
Denize girmek isterken cam kırıkları ile karşılaşan ve bu cam kırıklarının büyük tehlike arz ettiğini belirten bir tatilci; “Sahil, plaj, piknik alanı gibi çoğunluğun ziyaretine açık alanlarda alkol alınması zaten yasak. Ancak birçok tatil yerinde bu kurala uyulmuyor" ifadelerini kullandı.
Ben sıkça seyahat etmeyi seven birisiyim. Yaz aylarında yayla ziyaretlerim de çok olur. Yaylalarda ki piknik alanları da maalesef deniz kıyılarını aratmıyor. İnsanlar eğlendikten ve dinlendikten sonra çöplerini de beraberinde alıp gitseler fena mı olur? Çevre ve doğa katliamına dikkat çekilmeyen bir gün yok.
Allah aşkına uzmanların günü birlik yaptıkları uyarıların hiç mi birine denk gelmiyorsun be vatandaş? Yine Allah’tan, Ordu’da ki başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere sahilde Altınordu, Gülyalı, Perşembe, Fatsa ve Ünye Belediyeleri çöp toplama ve temizleme konusunda 7/24 şiarıyla çalışarak olumsuzlukları kısa sürede bertaraf edebiliyorlar.
Yüksek kesimlerde yayla ve mesire yerlerinde de belediyelerin çöp konusunda yeni yeni duyarlılık göstermesi biraz da olsa sevinmeme neden oldu. Son yaptığım keşiflerde özellikle kırsalda, belediyelerin ilçe merkez ve kendilerine bağlı olan tatil yerlerinde nasıl performans koyduklarını önceki yıllara nazaran bu sene biraz daha iyi gördüm.
Görünen köy klavuz istemiyor. Sorun vatandaşın ta kendisinde. Kirleten insan, yok eden insan, katleden yine insan. Ama orta yerde iki çöp görsen! Suçlu kim? Günah keçisi kim? Sanırım hep birlikte aynı şeyi düşündük değil mi? Oysa insana adabın ne kadar çok yakıştığını bir bilip, anlayabilseler…