TAHAMMÜL…

Şafak DELİÇAKAR2021-06-03 09:32:58

Sosyal hayatımızda kimsenin kimseye karşı artık hiç tahammülü kalmamış. En ufak bir kıvılcım büyük kavgalara neden olabiliyor. Özellikle gündelik hayatta güne nasıl başlarsak başlayalım görgü kuralları ve karşılıklı anlayış ve hoşgörü nezaketimizi tamamen yitirmiş durumdayız.

Başta trafik konusunda sürücülerin birbirleriyle veya sürücülerle yayalar arasında ki sürtüşmelerde ki nobranlık konusunda üzerimize yok. Sürücünün sürücüye, sürücünün yayaya kesinlikle öncelik tanıması hiç de mümkün değil. Çünkü geçiş üstünlüğünü hep kendimizde görüyoruz. Bir de şu egzoz ve korna gürültüsü kirliliğinde de çok şahaneyiz. 

Ya hastanelerde görev yapan istisnalar hariç, sağlık personellerinin hasta ve hasta yakınlarına karşı tepeden bakışlarına, ağızlarından iki çift lafı iple çekmeden almanızın mümkün olmadığı durumuna ne dersiniz. Doktordan çok doktor, hekimden çok hekim olanlara ne demeli. Yine istisnalar hariç ya hasta yakınlarının görevlilere ve doktorlara karşı agresifliklerine ne demeli.

Kamu kurumlarında da durum aynı değil mi? Ne memurun vatandaşa ne de vatandaşın memura hiç mi ama hiç tahammülü yok. Oturup kendi kendime düşünmeye başladım. Acaba neyi paylaşamıyor veya bölüşemiyoruz. Karşılıklı anlayış ve hoşgörü bile paylaşmak ve bölüşmenin bir parçası değil midir?

Bu sertliğin ve kabalıkların nedenini ekonomik zorluklara bağlamak bana göre doğru bir mantık değil. önemli ve aslolan da insan olabilmek değil mi? İnsan olmanın hiçbir koşulda şartı şurtu da olmaz. Mesele olabilmekte, görgü kurallarının sürekli ihlal edilmesini alışkanlık haline getiren bir toplum olduk çıktık. Tahammülün kalmadığı bu günlerde bana da ya sabır dilemekten başka bir şey düşmüyor her halde.

Anasayfa