Melet çayının denize paralel dağları aşarak son çalımını attığı, keskin kıvrımında suyu dizginleyen sarp kayalıkların Karadeniz’e sırtını döndüğü yerin adıdır. 570 metre yüksekliğindeki bu kaya kütlesinin muhteşem duruşu en güzel Sağırlı Köyünden izlenmektedir. Sağırlı bükünün su kenarındaki duvarıdır. Sanki Sağırlı düzünü kuzey rüzgarlarından korumakla görevlendirilmiş bir kültür abidesidir.
Kurul kayası denir, Kurul kalesi denir, tepesinde tapınak olduğu bilinir, kurul yerleşimi denir. Tarih boyunca iki hörgüçlü deve sırtına benzeyen zirve görüntüsü ile bilinilirliği kalıcı olmuştur. Bölgede yaşayanların günün her saatinde gördüğü denize sırtını dönmüş kocaman bir kaya kütlesidir. Melet Nehrine bakan sarp kayalıklarda açık ve gizli mağaralar, inler vardır. Kaya mezarları olduğu söylenir.
Zirveden kayanın içi oyularak aşağı inen taş merdivenleri mevcuttur. Sarp kayalık yerlerde sığınaklar ve vahşi yaşamı barındırdığı anlatılagelmiştir. Zirveden 570 metre aşağıdaki suya inen merdiven olduğu, ancak tahrip edildiği, yağmalandığı bölge insanı tarafından bilinir. Sağırlı, Melet ve Oskara vadilerinde yaşam Kurul tarafından saklanmış, perdelenmiş görünüm alanı dışında tutularak koruma altına alınmıştır.
Yaklaşık son yüz yılda deniz cazip olmakla birlikte öncesinde tehlike ve hastalık kaynağıdır. Deniz medeniyet getirdiğinden fazla yağmacı, talancı, insan tüccarı vahşet ile korsanlara, sıtma gibi hastalıklara açık bir alandır. Açık denizden görünmeyen Kurul’un arkasında Sağırlı düzü ve Konak yanı yerleşim yeri doğal bir yaşam vadisi ve kaledir. Anadolu Selçukluları döneminde atalarımız buraya yerleşmiş konak, hamam, camii, su kanalları ve benzeri yerleşim yeri oluşturmuştur. Selçuklu Yıldızı (Selçuklu Mührü de denir) sembolü sekiz köşeli taş işleme örneği burada bulunmuştur. Bölgede “Mühül” olarak tanımlanan yer ve bu bölgedeki oluşumlar burada bin yıllık Türk varlığını ispata kafidir.
Türk kültüründe ve toplum yaşamında bir araya gelmek, buluşmak önemlidir. Etik ve geleneksel değerlerin esas alındığı, doğruda birleşen düşüncelerin dile getirildiği, hoşgörünün hakim olduğu buluşmalarda bilgi birikimi oluşturmak ve paylaşmak amaçtır. Gönüllülük esastır. Buluşmalar danışmak (danışma kurulu), istişarede bulunmak (istişare kurulu), genel toplantı (genel kurul), yöneticilerin bir araya geldiği (yönetim kurulu), denetçileri bir araya getiren (denetim kurulu) ve disiplini sağlamak amacı doğrultusunda (disiplin kurulu) şeklinde katılımcıların niteliğine göre adlandırılmıştır.
Türk töresinde kurultaylar yönetimin vazgeçilmez unsuru olmuştur. Bölgemizde geçmişte kurul kayalıklarının adının burada kurul toplantısı yapıldığı için “Kurul” olarak belirlendiği asırlardır konuşulmaktadır. Türk töresi islamın kabulü ile birlikte cemaat ve cami de toplanma ile aynı şekilde sürmüştür. Kurul’un bulunduğu yer bölgeye hakim nokta olması izahı kolay bir yer, denizden gelecek açık tehlikeye görünmemesi nedeniyle korunaklıdır. Konak yanı yakın tehlikelere karşı savunması kolay ve Sağırlı Düzü elverişli bir toplanma yeridir.
Bölgeyi tanıyanlar için Kurul kayasının Dibindeki Melet suyunun doğusu saklı bir kaledir. Atalarımızın MS. 1200 yıllarında bu topraklara yerleştiğini, o günden bu güne Kurul kayası ve çevresindeki yaşanmışlıklar duyum ve değerlendirmeleri doğrulamaktadır.
Kurul bu anlamda bölge kültürünün oluşmasında, sosyal gelişmenin sağlanmasında “Kültür Abidesi” olma özelliği taşımaktadır.
Bilgili, ilkeli, erdemli insanlar meziyetlerini bir araya gelip kurul toplantıları ile paylaştıkları, bu paylaşımlarını kararlı, güvenli ve devamlı bir şekilde uygulamaları ile başarının zirvesinde olabilirler.
En verimli sonuç ilk deneyimde sağlanmaz, biri birimizi ve yaşadığımız çevreyi tanımak için kurul yapmaya, kurullarda konuşmaya ve doğrularda buluşmaya mecburuz. Aksi halde bittiğimiz, tükendiğimizi bile anlama fırsatımız olmayacaktır.