Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 60. Madde ‘ Herkes sosyal güvenlik hakkında sahiptir.Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.’ düzenlemesini getirmiştir.Bu haliyle sosyal güvenlik hakkı Anayasa’dan kaynaklanan bir hak olur maddede belirtildiği gibi bu konuda devletin tedbir alması ve bu hakkın kullanılması hakkında düzenlemeler bulunmaktadır.
Günümüzde sosyal güvenlik hakkının kullanımı günümüzde meslek icrası sırasında meydana gelebilecek riskler nedeni ile kazancı kesintiye uğramış kimselerin yaşam ihtiyaçlarının karşılanması bakımından kimseye ihtiyaç duymaksızın uygulanan sistem içeriğidir. Buna ilişkin mevcut risklerin sonucunda kamusal manada alınacak tedbirler ile hastalık , hamilelik , işsizlik , iş kazası , yaşlılık ve ölüm hallerinden kaynaklı bir takım sosyo ekonomik hallerde koruma sağlamaktadır.
Ülkemizde sosyal güvenliğin kapsamı sigorta esası ile belirlenmiştir.Bu haliyle bireylerin bu güvencelerden faydalanmasına dair yasal düzenlemeler yapılmıştır.Sigortalılara verilecek sosyal yardımların hangi hallerde ve hangi koşullarla yerine getirileceği yasada belirlenmiştir.Bu yardımlar bir finansman gerektirdiği gerekçesi ile de prim ödeme temelindedir.Bireyler prim ödenmesi ve prim oranı kapsamında bu desteklerden faydalanabilecektir.
Bu yasal kapsamın getirdiği primler , ülkemizde sosyal güvencesi bulunmayan çalışanların yer aldığı hallerle karşılaşılmaktadır.Esas olan yasal korumadan ve zorunluluk olan düzenlemeden bireylerin faydalanmasıdır.Ancak primlerin ve ekonomik hayatın getirdiği olumsuzluklar ve özellikle ülkemizde ve Dünya’da hayatı ziyadesiyle etkileyen pandemi koşullarında sosyal güvenceden yoksun ancak ücret karşılığı çalışma ne yazık ki vücut bulmaktadır.
Sosyal güvence olmaksızın işçi çalıştırılması hali yasal olarak ciddi yaptırımlarla karşılaşılması , çalışanlarca hizmet tespiti davaları ile karşı karşıya kalınması halini doğuracaktır.Bu manada yasal hak ve yükümlülükleri Anayasal çerçevede gözetmek oldukça önemlidir