Ne güzel memleket Ordu öyle değil mi? Önü Deniz, arkası orman, içi vurdumduymaz insan deposu. Yaşını almış ihtiyarlarımız ve kronik hastalığı olanlarımız avucumuzdan birer ikişer toprağa dökülüyor farkında mısınız? Ne için, kim için?
Bir grup kendini bilmez, sokakta özgürce gezebilsin, köyüne çıkabilsin, şehrin yoğun caddelerini, elini cebine atıp, rahat rahat gezebilsin, o market senin, bu market benim, rahat rahat alışverişini yapabilsin diye. Elbette hayati bir meselesi, çok önemli işleri olanları tenzih ederek yapıyorum bu eleştirimi. Ama bir bakın sokağa çıktığınızda kaçımız gerçekten mecburiyetten, kaçımız sıkıntıdan çıkıyoruz sokağa, köylere her hafta sonu kaç kişi mecburiyetten iniyor, kaç kişi trafiği mecburiyetten işgal ediyor. Karadeniz de vaka sayısı olarak birinci sıradayız ve buna rağmen sokaklardaki insan trafiği bitmek bilmiyor. Güdülmek mi gerekiyor illa ki?, birilerinin maddi manevi canının yanması mı gerekiyor.? İlkokul öğrencisi gibi sokağa çıkmak yasak yersin cezayı diye uyarması mı gerekiyor birilerinin.?
Kendi kendimizi yönetemediğimiz gibi, birilerinin ölümüne vesile oluyoruz farkında mısınız? Yasak geldiğinde yiyeceğiniz üç beş bin liradan daha mı kıymetsiz insan hayatı. Çıkmayın arkadaş çıkmayın sokağa. Birkaç sene daha yaşayabilecek insanlarımızın hayatından çalmayın.